Fecir | Konular | Kitaplar

Kur'ân-ı Kerim'de İncil Kavramı

Kur

Kur'ân-ı Kerim'de İncil Kavramı

"İncîl" kelimesi, Kur'ân-ı Kerim'de 12 yerde
geçer. Hıristiyan demek olan "Nasrânî" kelimesi bir yerde (3/Âl-i İmrân, 67), bu
kelimenin çoğulu olan "nasârâ" kelimesi, 14 yerde kullanılır. Hıristiyanların
çoğunluğunu teşkil ettiği "ehl-i kitab" 32 yerde, yine aynı anlamda,
"ûtü'l-kitab" (kendilerine Kitap verilenler) 21 yerde geçer. "İsâ" 25 yerde, Hz.
İsa'nın lakabı olan "Mesîh" de 11 yerde kullanılır. Hz. İsa'nın annesi "Meryem"
34 yerde geçer.

"O, sana Kitabı Hak ve kendinden öncekileri
doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti."
(3/Âl-i İmrân, 3)

"Ona kitabı, hikmeti, Tevratı ve İncili
öğretecek." (3/Âl-i İmrân, 48)

"Ey Kitap ehli, İbrahim konusunda ne diye
çekişip tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir.
Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?"
(3/Âl-i İmrân, 65)

"Ey kendilerine kitap verilenler birtakım
yüzleri silip de arkalarına çevirmeden ya da cumartesi adamlarını (o gün yasağı
çiğneyenleri) lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden evvel, yanınızdakini
(Tevrat ve İncil'i) doğrulayıcı olarak indirdiğimize (Kur'an'a) iman edin.
Allah'ın emri yapılagelmiştir."
(4/Nisâ, 47)

"Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki
Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet
ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve
öğüt olan İncil'i verdik." (5/Mâide,
46)

"İncil sahipleri Allah'ın onda indirdikleriyle
hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık
olanlardır." (5/Mâide, 47)

"Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine
Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve
ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan
(mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür!"
(5/Mâide, 66)

"De ki: "Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve
size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiçbir şey üzerinde değilsiniz."
Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını
arttıracaktır. Sen de kâfirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma."
(5/Mâide, 68)

"Allah şöyle diyecek: "Ey Meryemoğlu İsa, sana
ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim, beşikte
iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti,
Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi)
oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan
kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) benim iznimle ölüleri
(hayata) çıkarıyordun. İsrailoğullarına apaçık belgelerle geldiğinde onlardan
inkâra sapanlar, "Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir" demişlerdi (de)
İsrailoğullarını senden geri püskürtmüştüm." (5/Mâide, 110)

"Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de
(geleceği) yazılı bulacakları ümmî haber getirici (Nebî) olan elçiye (Rasûl)
uyarlar; o, onlara mârufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor,
temiz şeyleri helâl, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini,
üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar,
yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa
erenler bunlardır." (7/A'râf, 157)

"Hiç şüphesiz Allah, mü'minlerden -karşılığında
onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır.
Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu,) Tevrat'ta,
İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah'tan daha çok
ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı
sevinip-müjdeleşiniz. İşte ‘büyük kurtuluş ve mutluluk' budur."
(9/Tevbe, 111)

"Muhammed, Allah'ın elçisidir. Ve onunla
birlikte olanlar da kâfirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise
merhametlidirler. Onları, rükû edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar,
Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp isterler. Belirtileri,
secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur.
İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu
kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup boy atmış
(ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kâfirleri öfkelendirmek
içindir. Allah, içlerinden iman edip sâlih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve
büyük bir ecir vaad etmiştir."
(48/Fetih, 29)

"Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi
birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona
İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık.
(Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık
(emretmedik). Ancak Allah'ın rızâsını aramak için (türettiler), ama buna da
gereği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini
verdik, onlardan birçoğu da fâsık olanlardır."
(57/Hadîd, 27)

"(İsa a.s:) Ben, benden önce gelen Tevrat'ı
tasdik etmek, size haram kılınan bazı şeyleri de helâl kılmak üzere gönderildim.
Size Rabbinizden bir âyet/mûcize getirdim. Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
Çünkü Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na ibâdet/kulluk
edin. İşte bu, dosdoğru yoldur."
(3/Âl-i İmrân, 50-51)

"De ki: ‘Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda
müsâvi/anlamı eşit (ve âdil) bir kelimeye gelin, (şöyle diyerek): ‘Allah'tan
başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da
kimimiz, kimimizi rabler edinip ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz
çevirirlerse işte o zaman deyin ki: ‘Şâhid olun, biz muhakkak müslümanlarız."
(3/Âl-i İmrân, 64)

"Hiçbir beşerin, Allah'ın kendisine Kitap,
hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: ‘Allah'ı bırakıp da
(gelin) bana kul olun' demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle der:) ‘Okumakta ve
öğrenmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe hâlis kullar olun.' Ve size ‘melekleri
ve peygamberleri ilâhlar/tanrılar edinin' diye de emretmez. Siz müslüman
olduktan sonra, hiç size kâfirliği emreder mi?"
(3/Âl-i İmrân, 79-80)

"Ey ehl-i kitab! Dininizde aşırı gitmeyin ve
Allah hakkında, hak/gerçek olandan başkasını söylemeyin. Mesih, ancak Meryem'in
oğlu İsa'dır, (o) Allah'ın rasûlüdür; Meryem'e ulaştırdığı (‘kün=ol') kelimesi
(nin eseri)dir. Allah tarafından (gelen) bir ruhtur. Artık Allah'a ve
peygamberlerine iman edin de ‘(İlâh) üçtür' demeyin. Kendiniz için hayırlı olmak
üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek ilâhtır. O, çocuğu olmaktan
münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah
yeter. Ne Mesih ve ne de Allah'a yakın melekler, Allah'ın kulu olmaktan
çekinirler. O'na kulluktan çekinip büyüklenen kimselerin hepsini (Allah) yakında
huzuruna toplayacaktır." (4/Nisâ,
171-172)

"Gerçekten ‘Allah, Meryem oğlu Mesih'in
kendisidir' diyenler, andolsun ki kâfir olmuşlardır. De ki: ‘O halde, Allah,
Meryem oğlu Mesih'i, anası (Meryem'i) ve yeryüzünde bulunanların hepsini
öldürmek isterse, Allah'a karşı kimin elinden bir şey gelir?"
(5/Mâide, 17)

"Meryem oğlu Mesih (İsa) gerçekten Allah'tır'
diyenler, andolsun kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesih (şöyle) demişti: ‘Ey
İsrâiloğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.
Bilin ki kim Allah'a şirk/ortak koşarsa, hiç şüphesiz Allah ona cenneti haram
kılar; artık onun yeri ateştir ve zâlimler için yardımcılar da yoktur."
(5/Mâide, 72)

"Andolsun ‘Allah üçün üçüncüsüdür (üç tanrının
biridir)' diyenler kâfir olmuştur. Halbuki bir tek ilâhtan başka hiçbir
ilâh/tanrı yoktur. Eğer diyegeldikleri (bu sözden) vazgeçmezlerse içlerinden o
kâfir olanlara çok acıklı bir azap vardır."
(5/Mâide, 73)

"Meryem oğlu Mesih (İsa), ancak bir
rasûldür/peygamberdir (başka bir şey değildir). Ondan önce de (birçok)
peygamberler gelip geçmiştir. Anası da çok doğru bir kadındır. Her ikisi de
yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl
(haktan) yüz çeviriyorlar." (5/Mâide,
75)

"De ki: ‘Ey ehl-i Kitap, dininizde haksız yere
haddi aşmayın. Bundan evvel gerçekten hem kendileri sapmış, hem de bir çoğunu
saptırmış ve (hâlâ da) dümdüz yoldan sapagelmiş bir kavmin hevâsına (ve
hevesine) uymayın." (5/Mâide, 77)

"Allah: ‘Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara: ‘beni ve
anamı, Allah'tan başka iki ilâh/tanrı edinin' diye sen mi dedin?' diye buyurduğu
zaman o, şöyle dedi: ‘Hâşâ! Seni tenzih ederim, Sen yücesin; Hakkım olmayan,
benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemek bana yakışmaz. Eğer demiş olsam,
şüphesiz Sen bunu bilirsin. Benim içimdekini Sen bilirsin; ben Senin zâtında
olanı bilmem. Gaybları/gizlilikleri eksiksiz bilen yalnız Sensin, Sen! Ben
onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: ‘Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz
olan Allah'a ibâdet/kulluk edin' dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar
üzerine şâhid/kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine
gözetleyici yalnız Sen oldun. Sen her şeyi hakkıyla görensin, şâhidsin."
(5/Mâide, 116-117)

"Yahudiler, ‘Uzeyir Allah'ın oğludur' dediler!
Hıristiyanlar da, ‘Mesih (İsa) Allah'ın oğludur' dediler. Bu onların ağızlarıyla
geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) önceden kâfir olmuş kimselerin sözlerine
benzetiyorlar. Allah onları kahretsin. Nasıl da (haktan bâtıla)
döndürülüyorlar!" (9/Tevbe, 30)

"Onlar Allah'ı bırakıp bilginlerini
(hahamlarını), râhiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i (İsa'yı) rabler edindiler.
Halbuki hepsine de tek ilâh'a ibâdet/kulluk etmekten başka bir şey
emrolunmadı. Ondan başka hiçbir tanrı yoktur. O, bunların şirk/ortak koştukları
şeylerden uzaktır." (9/Tevbe, 31)

"İsa açık delillerle gelince, şöyle dedi: ‘Ben
size hikmet getirdim ve ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak
için geldim. Allah'tan korkun ve bana itaat edin. Çünkü Allah, benim de Rabbim,
sizin de Rabbinizdir. O'na ibâdet edin. İşte bu, doğru yoldur.' Ama aralarından
çıkan gruplar, birbirleriyle ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azâbı karşısında
vay o zulmedenlerin haline!"
(43/Zuhruf, 63-65)

"Hani Meryem oğlu İsâ, ‘Ey İsrâil oğulları! Ben
size Allah'ın peygamberiyim, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden
sonra gelecek Ahmed adında bir peygamber'i de müjdeleyici olarak geldim'
demişti." (61/Saf, 6)

"De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir (Hiçbir
şeye muhtaç olmayan, aksine her şey kendine muhtaç olandır). O, baba değildir ve
babası yoktur. Hiçbir şey O'na eş ya da denk değildir."
(112/İhlâs, 1-4)

"Allah katında hak din İslâm'dır. Kitap
verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden
ayrılığa düştüler. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın
hesabı çok çabuktur." (3/Âl-i İmrân,
19)

Ve bir hadis-i Şerif: "Hıristiyanların Meryem
oğlu İsa'yı övdükleri gibi beni övmeyin. Yalnız, ‘Allah'ın kulu ve rasûlüdür'
deyin." (Buhârî, Enbiyâ 48; Ahmed bin Hanbel, Müsned, I/23, 24, 47, 55)