Fecir | Konular | Kitaplar

İncillere ve Hıristiyanlara Göre Hz. İsa.

İncillere ve Hıristiyanlara Göre Hz



İncillere ve Hıristiyanlara Göre Hz. İsa

 

Hıristiyan kaynaklarına göre Hz. İsa, yaklaşık
30 yaşına geldiği zaman, Vaftizci Yahya insanları şu tarzda uyarmaya başlamıştı:
"Tevbe edin, çünkü göklerin saltanatı yakındır." (Matta, 3/1). Vaftizci
Yahya'nın Yahûdiye çölündeki bu irşad hareketine Hz. İsa da katılmış ve diğer
insanlarla beraber o da vaftiz edilmişti. Bir gün duâ ederken gökler açılmış ve
kendisine "Rûhu'l-Kuds" aracılığı ile ilk "ses" gelmiştir (Luka, 3/21). Hz.
İsa'nın söyledikleri halkı sevindirmiş ve onun etrafında kümelenmelerine yol
açmıştır. Ancak yahûdilerin önderleriyle okumuşları onu devrimci bulmuş ve
öğrettiklerini tehlikeli saymışlardır. Önceleri ses çıkarmamışlarken, sonraları
amansız düşman kesilmişlerdir. Bundan sonra Hz. İsa "şâkirtler" (Kur'an'da
"Havârîler") diye anılan 12 öğrenci ile daha çok meşgul olmuş ve onları
eğitmiştir. Baştan kendisinden hoşlanan halk, karşı telkinlerin de etkisiyle onu
reddetmiş, hatta ailesi bile bu harekete sıcak bakmaz olmuştur. Kudüs'teki dinî
otoritelerin İsa (a.s.)'yı tutuklatmalarından önce onun aktif bir çalışma içinde
olduğu anlaşılmaktadır (bkz. Rasullerin İşleri, 10/37-38; İşaya, 61/1-2; Luka,
4/16-19). Tutuklanan Hz. İsa, yahûdi yüksek mahkemesince ölüme mahkûm edilmiş,
bu mahkûmiyet Roma valisince çarmıha germe şekline dönüştürülmüştür.

İsa (a.s.)'nın askerlerce götürülmesi ve
tutuklanması üzerine bütün öğrencileri ve sevenleri kendisini yalnız
bırakmışlardır. Belki de pek çoğu ümitleri tamamen sönmüş vaziyette evlerine
çekilmişlerdir. Haçta ölen ve mezarı kapatılan Hz. İsa'nın kabrinin iki gün
sonra boş bulunduğu söylenmektedir (Markos, 16/2-6; Rasullerin İşleri, 2/23-24;
Luka, 24/44-51). Hz. İsa'nın mezarından kıyam etmiş olduğuna kendi öğrencileri
(Havâriler) bile önceden güçlükle inanmışken, sonradan, onun yaşadığı kanaatini
benimsemişlerdir (Bkz. Luka, 24/44-51).

Hıristiyanların temel inançlarından biri, Hz.
İsa'nın çarmıha gerilmesiyle ilgilidir.
Hz. Âdem, yasak meyveyi yiyerek Allah'a âsi olunca onun bu günahı soyunda devam
edegeldi. Âdem soyundan gelen bütün insanlar, atalarının işlediği, kendilerine
miras kalan bu günah yüküyle doğarlar. İnsanlar, hem kendi işledikleri
günahlarından ve hem de babaları Âdem'in günahından ötürü cezaya müstahak
oldular. Adâlet ve merhamet sahibi Allah için, Âdem ve soyunda ortaya çıkan bu
günah yüzünden bir problem ortaya çıktı: Âdemoğullarını cezalandırması rahmetine
aykırı olacak, cezalandırmaması da adâletine aykırı düşecekti. İşte Allah,
düşündü; nihayet günümüzden yaklaşık iki bin sene önce, bu iki sıfatını
bağdaştırmanın yolunu buldu: Kendi nefsi olan oğlunu, çocuk şeklinde bir kadının
karnına koyacak, tam bir insan olarak dünyaya gelecek, insanlar gibi yiyip
içecek, yaşayacak ve sonunda düşmanların zulmüne uğrayarak asılacak, böylece
kendi nefsi olan oğlunu fedâ ederek insanlığı ezelî günahından kurtaracaktı.
Öyle yaptı. İşte İsa'nın asılması, Allah'ın oğlunun, insanları ezelî günahtan
kurtarmak için kendini fedâ etmesidir.

Eldeki 4 İncillerin hepsinde Hz. İsa'nın haça
gerildiği belirtilirken, aynı zamanda haça gerilen kimsenin lânetli olduğu da
belirtilir. Güya Hz. İsa, tüm insanlık uğruna kendini feda ederken, lânete
müstahak da olmuş, ödül yerine ceza almıştır. Kitab-ı Mukaddes'te bu konu şöyle
ifade edilir: "Mesih, bizim uğrumuza lânet olmuş olarak bizi şeriatın lânetinden
kurtardı; çünkü yazılmıştır: ‘Ağaç üzerine her asılan lânetlidir." (Pavlus'un
Galatyalılara Mektubu, 3/14). Bu konu, Ahd-i Atik'te (Tevrat'ta) şöyle yer alır:
"...Asılmış olan adam Allah tarafından lânetlidir." (Tesniye, 21/23). Hem tanrı
ve hem de lânetli olmak! Tam dalâlet ehlinin/sapıkların, aklını kullanmayan,
kitaplarını tahrif ve dinlerini oyuncak edenlerin anlayışı... 

Allah'ın Hz. İsa'nın doğumuna dek bu kadar yıl
-hâşâ- kullarını kurtaracak bir yol bulamaması, Hz. Âdem'den binlerce yıl sonra
ancak çare bulabilmesi, -hâşâ- bu uzun süre içinde câhil ve âciz kalması, Hz.
İsa'dan önce yaşamış insanların günahkâr ve cehennemlik olarak ölmesi, içlerinde
peygamberlerin de bulunduğu bu insanların kendi işlemedikleri suçtan mahkûm
olmalarının adâletle nasıl bağdaşacağı, Allah'ın bir günahı direkt bağışlamaya
gücünün yetip yetmemesi, İsa'nın asılmasından başka çarenin niçin olmadığı,
kendi oğlunun haça gerilmesinin ayrıca bir suç teşkil edip edilmemesi, Allah'ın
âciz ve zayıf bir çocuk şekline girip anne karnında kalan zavallı biri olarak
görülmesinin ilâhî azametle/yücelikle nasıl bağdaşacağı, haça gerilenin
İncillere göre mel'ûn kabul edilmesiyle (bkz. Pavlus'un Galatyalılara Mektubu,
3/14; Tesniye, 21/23)  bu olayın bağdaştırılması gibi nice sorular sorulabilir;
ama hıristiyanlardan pek mantıklı cevap alınamaz. Çünkü, aklı bırakmadan
hıristiyan olunamayacağı belirtilir.  

Hemen tüm hıristiyanlara göre İsa, Tanrı'dır,
Tanrı'nın oğludur. Tanrı, hem birdir, hem üçtür; üçlü koalisyon olarak insanları
gökten yönetmektedirler. Hz. İsa, insanların doğuştan sahip oldukları aslî
günahın keffâreti olarak kendini insanlık için fedâ etmiştir.