Fecir | Konular | Kitaplar

1) İslam'a Yönelişten Önceki Aşama.

1




1) İslam'a
Yönelişten Önceki Aşama

 

Seyyid Kutub'un bu dönemde yazmış olduğu
eserlere göz atanlar, bunları daha sonra İslami olgunluk döneminde yazmış olduğu
eserleri ile karşılaştıracak olurlarsa bu büyük insanın hayatındaki büyük
değişimi daha iyi anlarlar.

Yabancı kültürü tanıması, Akkad'ın düşünceleri,
maddi durumu ve alabildiğine ince ruhluluğu, onun bu dönemini renklendiren ya da
renklenmesinde büyük payı bulunan etkenler olmuştır.

18, 19 ve 20. asır Avrupa edebiyatının belirgin
özelliği: ferdiyetçiliğe doğru yol alışı, fikri ve psikolojik bağımsızlığı
geliştirmesi, özel bir takım değerler icat etmesi, mevcut değerlere karşı
çıkmasıdır. Bu dönem edebiyatı bu nitelikleri ile diğer edebiyatlardan ayrılır.
Bu nedenle elinde değişmez bir ölçü bulunmaksızın bu çağların edebiyatından
yararlanmak isteyen bir kimse onun bilinmez alanlarında kaybolur ve sapık
akımlarında kendisini yitirir.

Seyyid Kutub, bu kültürü yudumlamıştı. O
bakımdan hayatının bu dönemlerinde bu etkiyi görebiliriz. Bir bakarsınız
umutsuz, üzgün ve huzursuz bir adam olarak, hayata değersiz birşeymiş gibi
bakar. Hayatta herhangi bir iyilik veya belirli bir hedef olmadığını hayatın
içinde taşıdığı değer, düşünce , ölçü, duygu ve çabalarla birlikte en sonunda
yok olacağını kabul eder...

Mesela şöyle der:

"Biz veya o, yeryüzünde gölge mi?

Peşpeşe yok olup giden hayaller...

Yok oluş için varlığın girdaplarında,

Kumların üstündeki kayak izleri gibi;

Yok olmak içindir... Herşey  yok olmak için."

Şu beyit de bu duyguları andırıyor:

"Olan ve olacak her ne varsa,

Sessizliğin içinde ses veren bir nağmedir."

Bu beyitler bize Ömer Hayyam'ın yok oluş
düşüncesini hatırlatmaktadır.

Bu anlamların Seyyid Kutub'un ruhunda
kökleşmesine, Akkad'ın düşüncesi, felsefesi, edebiyatı ve Seyyid Kutub'un içinde
bulunduğu büyük maddi sıkıntılar yardımcı olmuştur. Onun hassas ruhu, oldukça
bereketli bir arazi gibiydi. Tohumu alıyor ve bunları geliştirip büyütüyordu.



Seyyid Kutub, bu dönemindeki şaşkınlık ve
kayboluş durumuna ve ateizm düşüncesiyle içiçe olmasına rağmen Yüce Yaratıcı'nın
varlığını inkar anlamında olan bu fikre hiçbir zaman sapmadı. Çünkü ateizm akli
değil, psikolojik bir takım nedenlerden ortaya çıkar; bundan sonra insanı fikri
gerekçeleri araştırmaya iter. Akkad'ın bu konuda kesin bir rolü ve fonksiyonu
vardı. Seyyid Kutub ile materyalist düşünce arasındaki engel oydu. Nitekim
Seyyid Kutub'un kendisi Üstad Ebu'l Hasan en-Nedvi'ye bunun böyle olduğunu
açıklamıştı.

Akkad yalnızca Seyyid Kutub'un materyalizme
kaymasını önlemekle kalmamış, aynı şekilde onun Marksist sosyalizmi kabul
etmesini de önlemiştir. Çünkü Marksist sosyalizmin bütün şekilleri hürriyete
tamamen zıttır.

Seyyid Kutub'un bu aşaması tekdüze bir aşama
değildir. Onda son derece keskin dönemler olduğu gibi, dengeli ve yumuşak
dönemler de vardır. İşte bu dönemde yazmış olduğu "Kur'an'da Kıyamet Sahneleri"
adlı eseri onun bu dengeli dönemlerine rastlar. Söz konusu bu kitap, onun dindar
ailesinde geçirmiş olduğu İslami geçmişine zaman zaman döndüğünün de ayrı bir
delilidir.