Fecir | Konular | Kitaplar

İSLÂM... İslâm ve Türevleri

İSLÂM



İSLÂM
 



İslâm ve Türevleri:
         
Varlığa ve insan hayatına ait
en önemli kavramlardan biridir. Yüce Allah'ın ilk insandan son insana kadar,
insanla başlayan beşerí (insansal) hayatın başından kıyamete kadar gelecek bütün
kişilere, bütün toplumlara ve bütün çağlara gönderdiği dinin adı.
İnsanoğlunun, âlemlerin Rabbi
Allah'a teslim olmasının yolu.
Dünya hayatını düzene koyan
ilahí sistemin özel ismi.
İnsanla Allah'ın arasındaki
ilâhí bağ.
Mutluluğun, barışın, şeref ve
izzetin sağlandığı yaşama biçimi.
Allah'ın insanlara, onları
mutluluğa ve yüceliklere yükseltmek için gönderdiği ilahí kanun, ilahí ilkeler
bütünü.
‘İslâm', Allah'ın insanlar için
seçtiği dinin özel adı.
İslâm kelimesinin kökü
‘selime-silm' fiilidir. ‘Selime'; sulh (barış) anlamına gelir. Aynı kökten
türeyen, ‘selm, silm-selâm' gibi kelimeler de barış anlamını verirler.
Aynı kökten gelen ‘selem',
barış yapmak, anlaşmak, peşin para ile veresiye mal almak demektir.
‘Esleme', barış yaptı, sulha
girdi ve barışın şartlarına uydu anlamlarına gelir.
‘Selime' fiili aynı zamanda;
boyun eğmek, itaat etmek anlamlarına da gelir. Boyun eğme biraz da saygı duyarak
olmaktadır.
‘Selime', selamet-kurtuluş ve
güvenlik manasını da taşır. Bundan türeyen ‘selâm', emin olmak, güvenlik içinde
olmak, barış ve esenlik içerisinde olmak demektir.
‘Esleme' ayrıca, hayır ve
iyilik anlamını da ifade eder.
Aynı kökten türeyen daha başka
kelimeler, aşağı yukarı benzer anlamlara gelir. Barışı, selameti, kurtuluşu,
barış yapmayı, emin olmayı, teslim olmayı, güvenlik içinde bulunmayı ifade
ederler.
Kısaca ‘selime' fiili; barış
isteyen bir otoriteye boyun eğerek, ondan razı olup ona saygı duyarak itaat
etmek, boyun bükmek ve böylece barış ortamında ve güvenlik içinde yaşamayı
istemek ve bu durumun devam etmesi için gerekli etkinlikleri yapmak demektir.
Bu da İslâm kelimesinin genel
anlamını kapsamaktadır.
Cennetin diğer adı ‘Darü's
Selam'dır. Yani barış yurdu, güven yeri ve her türlü kusurdan selamette (uzakta)
olan bir yer.[1]

Allah'ın isimlerinden biri de
‘Selâm'dır. Bunun anlamı da yaratılmışlara ait eksik ve noksanlıklardan,
ayıplardan uzak demektir.[2]

İslâm kelimesi sözlükte; teslim
olmak, boyun eğmek, itaat etmek anlamlarına gelir. Allah Teâlâ'nın
emirlerine teslim olup itaat etmeğe dayanan bir din olması sebebiyle bu dine
İslâm denilmiştir. Terim Anlamı: İslâm, Allah tarafından peygamberler
aracılığıyla insanlara bildirilen, dünyada ve âhirette insanları mutluluğa
ulaştıracak hayat şekli, itikadî ve amelî bir nizamdır. İslâm, akıl sahibi
insanları kendi tercihleriyle bizzat hayırlı olan şeylere götüren ilahî bir
kanundur.[3]
Teslim olmak, müslüman olmak,
İslâm dinine girmek, sulh
yapmak, para peşin mal veresiye selem akdi yapmak. Yedinci Milâdî yüzyılın
başlarında, Mekke'de Hz. Muhammed'in kendisine davet ettiği semâvî tevhîd
dininin adı. "Silm" kökünden "esleme"nin mastarı. Sonuna şeddeli "yâ" ve
yuvarlak "te" harfleri getirilerek elde edilen "İslâmiyyet" şeklindeki yapma
mastarı (mastar-ı ca'lî), tek başına kullanılınca son tevhîd dini olan "İslâm
Dini"ni ifade eder.
İslâm; sulh, selâmet ve huzur
bulma, Allah ve Resulu'nun bildirdiklerine tabi ve teslim olma anlamı sebebiyle
bu adı almıştır. İslâm'ı kabul eden, kendi iradesini Allah ve Resulu'nun
iradesine tabi kıları kimseye "müslim" veya Arapça-Farsça karışımı bir ifade ile
"müslüman" denir.
Arap dilinde bir kökteki semâî
masdarlar kökün taşıdığı temel özellikleri veren S-L-M kökünün semâî masdarları
"selm, silm, selâm, selâmet, silâm"dır.
Bunlardan inkişaf etmiş bulunan
fiillerle birlikte bu masdarlar sistemli bir bütünlük arz ederler.
S-L-M kökü tahlil edildiğinde
şu umûmî manalar tesbit edilmektedir:
1. Sulh.
"Selm, silm, selâm": sulh ve sulh yapmak. "Selem": sulh
ve müdâhane etmek. "Silâm": müsâlemet, karşılıklı sulh ortamında bulunmak.
Bunlardan silm, zamanla sıfatlaşmış ve sulh eden kişi "musâlim" karşılığı olarak
kullanılmıştır.
Fiiller ise, "tesâleme":
tesâleha, sulh yapmak. "Sellemehû" ve "selleme aleyhi": kâle lehû selâmun
aleykum, birine sulh ve selâmet dileyerek selâm vermek. "Esleme fulân": dehale
fi's-silm ve huve'l-istislâm, sulhe girmek, sulh ortamında bulunmak, inkıyâd
etmek, sulh bir otoritenin varlığında hasıl olur ve inkıyâd ile sonuçlanır.
2. İnkıyâd etmek,
itaat etmek, boyun eğmek.
"Silm, selâm, selem": inkıyâd
etmek.
"Selleme ileyh": inkâde ileyh,
inkıyâd etmek. "Esleme emrehû ilallâh: "sellemehû", inkıyâd etmek, teslim olmak.
"İstesleme'r-raculu": inkâde ve ezane, itaat etmek anlamlarını taşır.
Ayrıca İnkıyâd, râzı olma saygı
duyma anlamında da kullanılmaktadır.
3. Selâmet.
"Selâmet": necât, tehlikelerden
uzak olmak. "Selâm, selâmet": el-berâ'eh mine'l-uyûb, yeni ayıplardan,
eksikliklerden beri olmak. "Silm, selem": selâm vermek. Buradan da "selâm"
kelimesi, ıstılah olarak, verilen kişiyle sulhu belirtmek ve onu tehlikelerden
uzak olması için duâ etmek anlamındadır.
"Sellemehullâhu mine'l-âfeh":
Allah onu âfetten korudu. "Selleme'ş-şey'e lehû": kurtarmak. "Eslemehullâhu":
hafizahû sâlimen, Allah, sağlam ve sahih olarak korudu. "Teselleme minh":
teberre'e minh, kurtulmak anlamlarına gelir.
4. Güvenlik
"Selâm: emân, güvenlik. Sulhle ortaya çıkan bir ortam.
5. Hayır, iyilik
"Selâm": hayr, rahatlık ve
iyilik sağlamak. Bu ise yine sulh ve selâmet ortamında mümkündür. Canlılar için
kaçınılmaz olan suyun elde edilmesini sağlayan "kova"nın, 'imâl, islâh, tamir ve
ihkâmı yani sağlamlaştırılması' anlamlarında kullanılan "selm" kelimesi,
selâmeti sağlayan aletlerin tedârikini ifade eder.
Buraya ilâve edilmesi gereken
mühim iki husus da vardır. Birincisi: Bu kökten gelen mübâlağa sıfatlarından
olan ve sâlimun mine'l-afat yani tehlike, afat ve belâlardan uzak olan kimse
anlamındaki "selîm" kelimesi "selâmet" anlamındadır.
İkincisi ise yine mübalağa
sıfatlarından "sellâm", 'selâm' kelimesinin daha kuvvetli ifadesi karşılığıdır.
"Selâm" ise Allah'ın esmâ-ı
hüsnasından (güzel isimlerinden) biri olup, bu kelime masdar vezniyle gelmiştir
ve böyle kullanılır. Selâm isminin menşei ise iki asıl hususu ihtiva eder. Biri,
Allah'ın "noksan sıfatlardan münezzeh oluşu", diğeri "kâinatı ve eşyayı bir
nizam ve intizam dahilinde tutarak bir sulh ortamında idare ediciliği"dir. Yani
Allah münezzehtir ve sulhun sahibidir.
Bütün bunların ışığında şöyle
denilebilir: S-L-M kökü, "sulh isteyen bir otoriteye, razı olarak ve saygı
duyarak itaat edip, boyun eğip, inkıyâd ederek sağlanan bir ortamda, selâmet,
güvenlik ve iyilik içerisinde yaşamayı ve bu halin devamı için gerekli
faaliyetlere ve metodlara baş vurmayı ve kullanmayı" ifade eder.[4]
 

 



[1]
Yunus: 10/25.



[2]
Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: 307-308.



[3]
Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 233-234. Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.



[4]
Şamil İslam Ansiklopedisi: 3/179-180.