Fecir | Konular | Kitaplar

2) Tefsir, Kelâm ve Dil Alimlerinin, Asıl Lügavî Mânâlara Verdikleri Şer'î anlamlar

2




2) Tefsir, Kelâm
ve Dil Alimlerinin, Asıl Lügavî Mânâlara Verdikleri Şer'î anlamlar:
 
a) et-Taat: tâat itaat,
ibadet, kulluk etmek. Bu anlamıyla "Din" karşılığıdır. Çünkü din taattır.
b) el-İzân: İzân, boyun
eğmek, itaat etmek. Bu kelime Kur'an'da zâlim kişilerin, zulmü bırakıp itaat
etmesi anlamında kullanılır. Zulümden dönüşü ifade eder.[1]

c) el-Hudû: Hudû, boyun
eğmek itaat etmek. Bu kelime Kur'an'da kâfirler için kullanılır. Kâfirin küfrü
bırakıp imana gelmesi ve İslâm'ı yaşaması, ibadet etmesi anlamındadır. Küfürden
İslâm'a dönüştür.[2]

d) es-Sulh: Sulh. Bu
anlamıyla, kişinin, Allah, cemiyet ve idare ile karşılıklı rıza ile barış
içerisinde olması ifade edilir.
e) el-Emân:
Emân, güvenlik. İslâm, fert ve cemiyete güvenlik sağlar.
f) el-Hulûs:
Hulûs. Bu kelime iki anlamda kullanılır: Biri tehlikelerden beri olmak, diğeri
ise saf, temiz ve halis olmaktır. İslâm, bir kurtuluştur, kalb dil ve tavırların
tutarlı ve samimi olmasıdır.
g)
el-Berâ'etu mine'ş-şevâibi'z zahire ve'l-bâtıne: Açık
ve gizli lekelerden uzak olmaktır. Bu anlamıyla, ibadeti, taati ve inançları
sadece Allâh'a ait tutmak, ihlaslı olmaktır,
h)
el-Müslimûn, ehlu'l-İslâm: Müslümanlar. Bu anlamıyla
kullanılması İslâm'dan mecazdır.
i)
Ahdu'l-İslâm, el-Asru'l-İslâmî: İslâm dönemi, İslâmî
asır.
j) el-İmân: İman. İman, İslâm'ın inanılması
gereken umdelerine itikattır. İman, İslam'la aynı anlamda kullanılır,
Mâturîdîlerde olduğu gibi biri diğerinin aynıdır.
İman ve İslâm terim olarak
ayrıdır, fakat biri diğersiz olmaz. İmansız İslâm olmadığı gibi, İslâmiyetsiz
iman olamaz. Eş'ârîlerin kanaati budur.
İman ve İslâm ayrı ayrı şeylerdir. İmân bir inanmadır.
İslâm bir otoriteye zorunlu itaattir. Bu durumda imânda kişi zorlanamaz.
İslâm'da şekil olarak zorlanır. Hanbelîlerin kanaati budur. Fiiliyatta bu
zorunluluğa "istislâm" derler.
k) el-İstislâm: İstislâm,
zorunlu olarak itaat. İslâmda "istislâm" fikrinde olanlar, fiiliyatta zorlama
olacağını kabul ettikleri gibi, bunların bazısı iman rükünleri içindeki kadere
imanın yani hayır ve şerrin Allah'tan olduğunu kabulde, ferdin başına gelen
imtihan yollu belâ, sıkıntı, darlık ve âfete itirazsız kabülünü de kasdederler.
l) el-mâlul-meşrûah:
Dinin cevaz verdiği ameller, işler anlamında bazan kullanılır.

[3]
 

 



[1]
en-Nûr: 24/49.



[2]
eş-Şuarâ': 26/4.



[3]
Şamil İslam Ansiklopedisi: 3/183-184.