Fecir | Konular | Kitaplar

İslâm'ın Zıddı; Câhiliyye.

İslâm




İslâm'ın Zıddı;
Câhiliyye 

 
İslâm'ın zıddı, câhiliyyedir.
Câhiliyye, bir inanç ve yaşama biçimi olarak, İslâm'ın dışındaki her türlü
küfrün  ortak adıdır. Câhiliyye, küfür demektir. İslâm'ın her parçasının
karşısında mutlaka câhiliyye vardır. Hz.  Ömer'in   dediği gibi, "İslâm'la,
câhiliyyeyi bilmeyenler türeyince, İslâm'ın düğümleri teker teker çözülür."
İslâm tüm ayrıntılarıyla câhiliyyenin karşıtıdır. Çünkü İslâm'dan her bir cüz,
Allah'ın her şeyi içine alan ilminin eseridir. Ona karşı olan her düşünce ve
hareket de, mutlaka câhiliyyedir. Çünkü o, sınırlı insan ilminin eseridir. 
Üstelik  insanın  hevâ ve arzuları  kendisine  gâlip  gelebilir; güzeli çirkin,
çirkini de güzel görebilir.
"Yoksa onlar câhiliyye
idaresini mi istiyorlar? İyi anlayışlı bir toplum için, hüküm koyma yönünden
Allah'tan daha güzel kim vardır?" (Mâide: 5/50) 
Bazı insanlar, câhiliyye
yolunda gidenlerin bir kısmının hareket, yaşayış veya bazı sistemlerinde ortaya
çıkan güzel ve olgunluğu görünce, şüpheye düşerler. Bunun sebebi, İslâmiyet'ten
olan bir şey, bazen câhiliyye ile karışır. İslâm'dan olan o şey, orada da güzel
görünür. Câhil kişi, İslâm'ın hakikatini bilmediği için bu düzene bağlanır.
Şayet bu insan hakkı bilseydi, o câhiliyye düzeninde gördüğü kısmî iyiliklerin
İslâm'a ait olduğunu anlayacak, kaynağa ve asla yönelecekti.
İnançlarda İslâm veya câhiliyye
vardır. İbâdetlerde İslâm veya câhiliyye vardır. Ahlâkta, siyasette, öğretimde,
savaş, barış ve sosyal meselelerde İslâm ya da câhiliyye vardır. İnsanla ilgili
bütün meselelerde, bütün kanun ve kurallarda İslâm veya câhiliyye vardır. İnanç
ve ibâdetlerdeki câhiliyye, câhiliyyelerin en tehlikelisidir. Onun için Allah
Teâlâ, sağlam itikatla beraber bazı câhiliyye hareketlerinde bulunanları affeder
ama, inanç ve ibâdetleri câhiliyye inanç ve ibâdetleri olan kimseyi, İslâm'ın
tüm ahlâkıyla ahlâklansa dahi kesinlikle affetmez. "Allah kendisine şirk
koşulmasını affetmez. Ama bunun dışında dilediğini affeder." (Nisâ: 4/48)
Allah Teâlâ İslâm'ı bir bütün
olarak göndermiştir. Kim tümünü alırsa, işte o müslümandır. Kim onun bir kısmını
alır ve bir kısmını almazsa, İslâm'la câhiliyyeyi birbirine karıştırmış olur.

"Yoksa siz Kitab'ın bir
kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden bunu yapanların cezası
dünyada rezil ve rüsvay olmaktan başka bir şey değildir. Kıyâmet gününde ise
onlar azâbın en şiddetlisine atılacaklardır. Allah sizin yaptıklarınızdan gâfil
değildir." (Bakara: 2/85). 
Her müslümanın, câhiliyyenin
bütün âdet ve kurallarından arınmış olması ve İslâm'ın bütününü alması gerekir.
İslâm ümmeti de, İslâm devleti için mükemmel bir örnek olmalı ve yeryüzünden
câhiliyye düzenini silmeye çalışmalıdır.
İslâm devlet düzeninden sapma
ve giderek İslâm'ın hukuka, muâmelâta dair ahkâmının kaldırılması, müslümanlar
arasında câhiliyye düzeninin yayılmasına vesile oldu. Bir hadis-i şerifte şöyle
buyrulur:
"İslâm'ın halkaları teker
teker çözülecek (Şeriatın emirleri tek tek terkedilecek). İlk olarak yönetim
halkası çözülecek ve en sonunda da namaz halkası sökülecektir."[1]

Câhiliyye düzenini tüm
yeryüzünden söküp atmak, fitneyi kaldırmak için hücum edenin İslâm olması
gerekirken, hücuma uğrayan kendisi oldu. Câhiliyye düzeni onu tamamen söküp atma
çabasındadır. Bu gün İslâm topraklarında ne kadar çok câhiliyye idareleri vardır
ve  bu  câhiliyyelere  uyan  ne kadar çok müslüman vardır!? Câhiliyye
düzenlerinin (bâtıl dinlerin) ortak özellikleri, İslâm'a, tevhide düşman
olmalarıdır.

[2] 




 



[1]
Ahmed bin Hanbel, 5/251.



[2]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.