Fecir | Konular | Kitaplar

A- Tabiiyyun (Natüralistler-Doğa felsefecileri)

A




A- Tabiiyyun
(Natüralistler-Doğa felsefecileri):
 
Bu ekol mensupları deney ve
tümevarım (istikra) metodunu İslâm düşünce dünyasında ilk defa kullanan ve
bilginin kaynağı olarak daha çok duyumları kabul eden ilk felsefe akımıdır.
İslâm felsefesi ve ilim tarihinin büyük simalarından biri olan Ebû Bekr Zekeriya
Râzi (841?-925?) tarafından kurulmuştur. Râzi Batı ortaçağında Rhazes, el-Razes
ya da Albubator adıyla ün yapmış ve eserleri batıya çevrildiği gibi, İslâm
dünyasında da kalıcı etkiler göstermiştir. Felsefeye dair görüşlerinden çok, bir
tabip olarak ün kazanmış olan Râzi; tıp, matematik ve diğer tabiat ilimlerine
dair eserler vermiştir. Fizikte ışığın kırılması olayını ilk defa onun
gösterdiği bilinir. Boşlukta çekimin varlığını ispatlamaya çalışmış, simya
araştırmaları yapmıştır.[1]

Aristo'nun (M.Ö. 384-322)
ortaçağa hakim olan formal mantığına ve bu mantığın esası olan kıyas teorisine
tenkitler yöneltmiş, onun yerine endüktif (tümevarım) metodunu savunmuştur.
Buradan hareketle de deneyi ve gözlemi akıl yürütmeden üstün tutarak, Batıda
Rönesans ve yeniçağdaki metod anlayışlarından çok önce bilimsel anlayışı
savunmuştur. Sisteminde fizikten metafiziğe ulaşmak isteyen bir metod takip
etmiştir. Râzi'ye göre nefs (ruh) bedenden önce gelir; beden nefse tabidir.
Tıbbı ruh-beden bütünlüğü içinde görmeye çalışarak, hekimlerin beden kadar ruhu
da tedâvî etmesinin gerekliliğine işaret etmiştir.
Râzi, felsefesinde beş tane
kozmogonik prensibe dayanır.
a- Allah,
b- Boşluk (halâ') yani
mutlak mekân,
c- Müddet (süre) yani
mutlak zaman,
d- Ruh (nefs),
e- Madde.
Râzi'ye göre alemin (evren) var
olması için bu beş prensip gereklidir.
Kendisi, bütün inanç ve dinlere
karşı büyük bir hoşgörü ile bakmıştır. Düşüncesi tarihinde dinleri birleştirmek
fikrini ileri sürenlerin ilkidir. Felsefî sisteminde ruhun ölmezliğine inanan
Râzi, bu görüşüyle maddecilerden (materyalistler) uzaklaşır. Fakat, ruhların
bedenden bedene göçünü (tenasüh) kabul ettiği için de İslâm kelâmcılarına ve
İslâm inançlarına ters düşer. Din felsefesinde, felsefe ve dinin
uzlaştırılamayacağı kanaatini ileri sürmüştür. Razi, Ortaçağa hakim görüşlere
sahip olan Aristo'nun otoritesini kabul etmediği için de, İslâm felsefesinde
yaygın felsefe okulu olan Meşşailiğe ters düşmüştür. Sözü edilen bu sebeplerden
dolayı Râzi ve tabiatçı felsefe ekolü, İslâmî düşünce hayatında derin etkiye
sahip olamamıştır.[2]




 




[1]
İbn Nedim, Fihrist, s. 415-416; İbn Cülcül, Tabakatü'l-Etıbba ve'l Hukemâ,
77 vd, Kahire 1955.




[2]
İ. Hakkı İzmirî, Şeyhu'l-Etıbba Ebu Bekr Muhammed b. Zekeriya Râzi, Daru'l
Fünûn İlah. Fak. mec. sayı, I. s. 151-165 İstanbul 1986.

Necip Taylan, Şamil İslam Ansiklopedisi:
3/194.