Fecir | Konular | Kitaplar

Aile Hayatında Kadın.

Aile Hayatında Kadın

Aile Hayatında
Kadın

Aile, kişinin kendilerinden
sorumlu olduğu eşi, varsa çocukları, ev halkı, yani yakın akrabalardan oluşan
insan toplumudur. Müslüman için aile, bir sosyal müessese olduğu gibi, aynı
zamanda İslâmî bir kurumdur. Nikâh, iki müslümanın İslâmî kurallar çerçevesinde
bir araya gelmesidir. Aile, erkeğin eksiklerinin kadınla; kadının eksiklerinin
de erkekle tamamlandığı, birbirlerinin ihtiyaçlarının temin edildiği, iki cinsi
kaynaştıran bir kurumdur. Aile, erkek ve kadını asil bir duygu ve heyecanla
birleştiren, bedeni sükûna, ruhu huzura erdiren bir müessesedir. Aile, toplum
eğitimi yaptırarak, kişiyi toplum hayatına hazırlayan sevgi, saygı, şefkat,
fedakârlık ve birlik ocağıdır. Aile yuvası okuldur, mesciddir; huzur evi ve
çocuk yuvasıdır. Hammadde halindeki küçük yavruların her yönden büyümesini
sağlayan, onların şahsiyet sahibi bir insan, Allah'a kulluk bilincine ulaşan bir
müslüman ve İslâm toplumunun sağlıklı bir üyesi olmaları için yetiştirip
geliştiren bir fabrikadır.
Evlilik, insan hayatını
derinden etkileyen bir inkılâptır, devrimdir. Bireysel yaşayıştan
toplumsallaşmaya, cemaatleşmeye ve devletleşmeye geçiştir. Düzensizlikten sistem
ve nizama tırmanmadır. Ailelerinde İslâm'ı hâkim kılamayanların; sokaklarına,
işyerlerine, toplum ve devletlerine şeriatı hâkim kılmaları beklenemez. Toplumu
İslâmlaştırmanın, İslâmî toplum oluşturmanın küçük örneği ve aşaması evliliktir.
Aile, erkek için yöneticilik okuludur; Erkek; liderliği, otoriteyi, disiplini,
mes'ûliyeti, emânete riâyeti, haklara saygıyı, cemaate imamlığı en iyi şekilde
uygulamalı olarak ailede öğrenir. Kadınıyla erkeğiyle fedâkârlığın, karşılık
beklemeden vermenin, merhametin, sabrın, ahlâk güzelliğinin öğrenildiği bir
okuldur aile. Anne-baba, bir taraftan öğretmeni, diğer yönden öğrencisidir bu
okulun. Çocuk, hatta bebek, sanıldığı gibi sadece öğrenci değildir; minicik
yapısına bakmadan ana-babasına çok, ama çok şeyler öğretir.
İslâm, akıllı ve büluğ yaşını
aşmış bütün müslümanları aile yuvası kurmaya çağırdığı gibi, evliliği ve aile
hayatını da bir ibâdet olarak değerlendirir. Kur'ân-ı Kerim, sosyal birliğin en
üstün ve sağlam şekliyle sevgi, bağlılık, merhamet, iyilik, müsâmaha,
yardımlaşma, doğruluk, insaf ve Allah korkusunu gözeterek aile kurumuyla ayakta
tutulmasını hedef alır. Huzur, barış, sevgi ve mutluluk evde yaşanmayınca,
toplumda hiç yaşanmaz.
Güçlü ve sağlam toplumlar,
ancak fertleri inanç, fikir ve gâye birliği içinde kaynaşmış mutlu ailelerden
oluşabilir. Bunun içindir ki, İslâm nizamı, aile kurumunu kutsal bir kuruluş
şeklinde sunarak yüceltmiş ve dokunulmazlığını hükme bağlamıştır.
"İçinizden, kendileriyle
huzura kavuşacağınız eşler yaratıp, aranızda sevgi ve rahmet var etmesi,
Allah'ın varlığının belgelerindendir. Bunlarda düşünen topluluk için ibretler
vardır." (30/Rûm, 21).
"Nikâh, benim sünnetimdir.
Sünnetimi yapmayan benden değildir. Evlenin, çocuk sahibi olun; ben kıyâmet
gününde ümmetimin çokluğu ile iftihar edeceğim." (İbn Mâce, Nikâh 1; Ahmed
bin Hanbel, II/72)