Fecir | Konular | Kitaplar

3) Genel Olarak Tokalaşmaktan Kaçınma

3

3) Genel Olarak
Tokalaşmaktan Kaçınma:

Allah, kadın ve erkek olarak
gözleri harama bakmaktan çevirmemizi emretmiştir (24/Nûr, 30, 31). Çünkü harama
bakma insanı şehvete götürür. Tokalaşma ise bakmaktan daha fazla insanı şehvete
götürür. İbn Mes'ud (r.a.)'dan: "Rasûlullah (s.a.s.)'a bir adam gelerek bir
kadını öptüğünü ya da eliyle dokunduğunu (onu okşadığını) söyledi. Sanki
bağışlanması için gereken keffâreti soruyordu. Bunun üzerine şu âyet nâzil oldu:
"Gündüzün iki tarafında (sabah, akşam) ve geceye yakın saatlerde namaz kıl;
çünkü hasenât/iyilikler, seyyiâtı/kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir
öğüttür." (11/Hûd, 14) (Müslim, 8/102). Ma'kul bin Yesâr'dan rivâyetle
Rasûlullah şöyle buyurdu: "Sizden birinin başına demirden büyük bir iğnenin
batırılması, kendisine helâl olmayan bir kadına dokunmasından daha hayırlıdır."
(Câmiu's-Sağîr, hadis no: 4921). Hz. Âişe (r.a.) "Andolsun ki Rasûlullah
kadınlardan bey'at alırken kesinlikle elini bir kadına dokundurmadı" diyor (Buhârî,
10/261; Müslim, 6/29).
Enes bin Mâlik'den: "Rasûlullah
(s.a.s.) Ümmü Haram binti Milhan'ın yanına giriyordu. O Rasûlullah'a ikram
ediyordu. Ümmü Haram, Ubâde bin Sâmit'in nikâhı altındaydı. Rasûlullah'a yemek
yediriyor ve başını temizliyordu." (Buhârî, 6/350; Müslim, 6/49). Yine Enes bin
Mâlik'den: "Medine'li câriyelerden biri, Rasûlullah'ın elinden tutarak istediği
yere onu götürünceye kadar elini bırakmıyordu." (Buhârî, 13/102; İbn Mâce). Ebû
Râfi'nin hanımı Selmâ'dan rivâyetle: "Rasûlullah'a hizmet ediyordum. Onun bir
yarası olduğu zaman, bana üzerine kına koymamı emredinceye kadar yarası iyi
olmazdı." (Mecmeu'z-Zevâid 5/95). Abdullah bin Muhammed bin Abdullah bin
Abdullah bin Zeyd, kadınlarından birinin şöyle dediğini rivâyet ediyor:
"Rasûlullah yanıma geldiğinde, sol elimle yiyordum. Ben fakir bir kadındım.
Rasûlullah elime vurarak lokmamı düşürdü ve bana: "Sol elinle yeme, Allah
sana sağ elini vermiştir" buyurdu. Böylece sağ elimle yemeğe başladım.
Bundan sonra asla sol elimle yemedim." (Mecmeu'z-Zevâid 5/26).
Rasûlulullah'ın bey'at
esnâsında kadınlarla musâfaha etmemesiyle, bazı zamanlarda herhangi bir kadına
dokunması olaylarını birleştirebiliriz. Şöyle ki: Rasûlullah (s.a.s.) birinci
durumda, dokunma biçimlerinden biri olan ve özel bir anlam ifâde eden
tokalaşmadan kaçınmıştır. Gerek kadın veya erkeklerle karşılaştığında, gerek
selâmlaşma, duâ ve yakınlaşma için onun mübârek vücuduna dokunma isteği ve İslâm
üzere bey'at etme durumlarında Rasûlullah kadınlarla tokalaşmaktan kaçınmıştır.
Bu durumlarda Rasûlullah'ın tokalaşmaktan kaçınması, başka durumlardaki dokunma
biçimlerinden uzak kaldığı anlamına gelmez. Çünkü diğer durumlarda Rasûlullah
(s.a.s.) bir yönden pek nâdir olan fıtrî ihtiyaçlarını gidermek için bunu
yapıyordu, diğer bir yönden ise o, kadınların fitnesinden emindi. Yani
Rasûlullah (s.a.s.) birinci durumda, genel olarak kadınların fitnesinden emin
olmadığı gibi tokalaşmak için de ciddî bir gerekçe görmüyordu. İkinci durumda
ise, gerekli sebeplerden dolayı bunu uygun görüyordu. Buna şu da eklenebilir:
Rasûlullah'ın biat alırken kadınlarla tokalaşmaktan kaçınması, bu meselenin
kesin olarak haram olduğu anlamına gelmez. Nitekim, vârid olan deliller bu
durumun Rasûlullah'a özel olduğunu ifâde ediyor: "Ben kadınlarla tokalaşmam!"
(Mecmeu'z-Zevâid 8/266) hadisinde kullanılan zamir, sadece Rasûlullah'a âittir.

Özet olarak: Rasûlullah
(s.a.s.)'ın kadınlarla tokalaşmaktan kaçınması; ümmetine öğretmek ve kanun
olarak koymak için sedd-i zerâi bâbında çoğu durumlarda bunu kerih görmesi
anlamındadır. "Sedd-i zerâi kesin değil; daha evlâdır" diyen usûlcülerin görüşü
de bunu te'kid etmektedir. Biz de çoğu zaman tokalaşma ve dokunmadan
kaçındığımızda; fitne ortadan kalkıp uygun bir gerekçe olduğu zaman da buna
müsâmaha gösterdiğimizde Rasûlullah'a en güzel şekilde uyanlardan olacağımız
kanısındayız. Böyle olduğu takdirde tokalaşma müslümanlar arasında karşılıklı
iyi duygu alışverişine ve ilişki kurulmasına vesile olur. Nitekim akrabalar,
yakın arkadaşlar arasındaki tâziyelerde, yolculuklarda, misâfirliklerde ve güzel
bir işe teşvik etme durumları gibi özel münâsebetlerde yapılan tokalaşmalar bu
türdendir. Fakat biz, günümüz toplumunda karşılıklı münâsebetlerde kadın ve
erkek arasında tokalaşma yaygın olduğundan, bir açıdan zorluğu kaldırmak, diğer
bir açıdan ise haram oluşuna dair kesin bir hükmün bulunmayışını göz önünde
bulundurarak hükmü kolaylaştırmak zorunda kalıyoruz. Buna rağmen, gerekmediği
müddetçe kadın erkek birbiriyle tokalaşmaktan kaçınırsa daha ihtiyatlı ve
takvâya daha uygun olur.