Fecir | Konular | Kitaplar

2- Cezanın Usûl Ve Miktarı

2

2- Cezanın Usûl Ve
Miktarı:

Kadın meşru bir sebeple
dövülebilirse de bu, en son baş vurulacak yoldur. İlk önce, serkeşliği sebebiyle
nasihat edip, tatlılıkla ondan vaz geçirme yolu aranacak. Bu müessir olmazsa
yatağı ayrılacak. Bu iş, arkasını dönmek ve konuşmamak suretiyle
gerçekleştirilir. Ayrı bir yatakta yatılır da denmiştir. Bu ceza da müessir
olmazsa dayak meşru hâle gelmektedir. İslâm burada da yenilik getirerek dayağın
derecesini belirtmiş "çok acı verici olmaması"nı emretmiştir.
Şu halde, İslâm, her devirde
mevcudiyetini fiilen dünyanın her köşesinde muhafaza etmiş beşerî bir realiteyi
ciddî kayıtlara bağlayarak kadınlar lehine ıslah etmiş, asgarî seviyeye, en az
zararlı bir hâle getirmiştir.
Elmalılı Hamdi Efendi, dayakla
ilgili yukarıda temas ettiğimiz ayet-i kerîmenin açıklamasını yaparken bir
dipnot düşüyor. Buraya aynen kaydını uygun buluyoruz:
"Burada, kadın dövülür mü, diye
bir soru vârid olabilir. Evet dövülmez, fakat bu ifadede kadın demek nâşize
(serkeş), âsiye (isyankâr) karı demek olmadığı da unutulmamak lâzım gelir.
Sırasına göre insanca olmak üzere bir kaç tokat, hissi isyan ile sukuta doğru
giden hırçın bir kadına kadınlık şeref ü terbiyesini bahşetmek için güzel bir
ders olabilir. Şair Ziya Paşa merhum:
"Nush ile yola gelmiyeni etmeli
tekdir,
Tekdir ile uslanmayanın hakkı
kötektir."
demiştir. Zamanımızda Kur'ân'ın
işbu "onları dövün" emrini sui tefsir ederek dillerine dolamak isteyen
Avrupalılar görüyoruz. Fakat ne garib bir tesadüftür ki, biz bu âyetin
tefsîriyle meşgul olduğumuz sırada bir Fransız mahkemesinin, kocası tarafından
dövülmüş olan bir Fransız karısına ikame ettiği davaya karşı "hırçınlık edip
kocasını tehevvüre getiren bir kadının yediği dayaktan dolayı talâk (boşanma)
dâvâsı ikamesine hakkı olmadığına" hükmettiğini gazeteler ilan ediyordu" (Cilt
2, s. 1351).

[1]


[1]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/308-309.