Fecir | Konular | Kitaplar

DOKUZUNCU BÖLÜM EVLİLİĞE VE EVLİLİĞİN SONA ERDİRİLMESİNE DAİR BAZI HÜKÜMLER..

DOKUZUNCU BÖLÜM EVLİLİĞE VE EVLİLİĞİN SONA ERDİRİLMESİNE DAİR BAZI
HÜKÜMLER

DOKUZUNCU BÖLÜM
EVLİLİĞE VE EVLİLİĞİN SONA ERDİRİLMESİNE DAİR BAZI HÜKÜMLER

Yüce Allah şöyle
buyurmaktadır:

"Sizin için
nefislerinizden kendileri ile sükûn bulacağınız ve aranızda muhabbet ve merhamet
kıldığı eşler yaratmış olması da O'nun âyetlerindendir. Muhakkak bunlarda
düşünen bir topluluk için âyetler vardır."
(er-Rum, 30/21)

"İçinizden evli
olmayanları, köle ve cariyelerenizden de salih olanları evlendirin. Eğer onlar
fakir iseler, Allah onları lütfu ile zengin kılar. Allah rızık ve lutfu bol
olandır. Her şeyi çok iyi bilendir."
(en-Nur, 24/32)

İmam İbn Kesir
-Allah'ın rahmeti üzerine olsun- şöyle demektedir: "Bu evlenmeye dair bir
emirdir. İlim adamlarından bir grup güç yetiren herkesin evlenmesinin farz
olduğu kanaatindedir. Onlar bu görüşlerine Peygamber sallallahu aleyhi
vesellem efendimizin şu hadisini delil göstermişlerdir:

"Ey gençler
topluluğu, aranızdan evlenmeye gücü yeten kimseler evleniversin. Çünkü böylesi
gözü haramdan korur ve insanın iffetini daha iyi muhafaza eder. Güç yetiremeyen
kimse oruç tutsun. Çünkü o insanın arzusunu keser."[1]

Daha sonra
evliliğin zengin olmaya sebep teşkil edeceğini yüce Allah'ın: "Eğer fakir
iseler, Allah lütfuyla onları zenginleştirecektir" (en-Nur, 24/32) buyruğunu
delil göstermektedir. Ebu Bekir Es-sıddîk radıyallahu anh'dan da şöyle
dediğini nakletmektedir: "Sizler Allah'ın evlenmek hususunda size vermiş olduğu
emre itaat ediniz. O da size va'd ettiği zenginlik sözünü yerine getirecektir.
Çünkü o şöyle buyurmuştur:

"Eğer fakir iseler
Allah onları lütfu ile zenginleştirecektir. Allah rızık ve lütfu bol olandır.
Herşeyi çok iyi bilendir".

İbn Mesud'dan
şöyle dediği nakledilmiştir: "Siz evlilikte zengin olmanın yollarını arayınız.
Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Eğer onlar fakir iseler Allah onları
lütfu ile zenginleştirecektir. Allah rızık ve lütfu geniş olandır. Herşeyi çok
iyi bilendir." Bunu İbn Cerir rivayet etmiş olup ayrıca el-Bağavi bunun bir
benzerini Ömer radıyallahu anh da zikretmiş bulunmaktadır…"[2]

Şeyhu'l-İslam İbn
Teymiyye, Fetvalarında[3]
şunları söylemektedir: "Yüce Allah müminlere nikahlanmalarını mübah kıldığı
gibi, boşamış oldukları hanımlarını ilk kocalarından başkasıyla evlendikten
sonra tekrar onlarla evlenmeyi mübah kılmıştır. Hıristiyanlar -kimileri de nikah
yapmasını haram kılarlar- nikahlanmasını mübah kabul ettikleri kimselerin
boşanmalarını kabul etmezler. Yahudiler boşanmayı mübah kılmakla birlikte
boşanmış bir kadın kocasından başkası ile evlenecek olursa ilk kocasına haram
olduğunu kabul ederler. Hıristiyanlarda boşanma yoktur. Yahudilerde ise ilk
kocasından başkası ile evlendikten sonra tekrar ilk kocasına dönüş söz konusu
değildir. Yüce Allah ise müminlere bunu da ötekini de mübah kılmıştır…"

İbnu'l-Kayyım da
Zâdu'l-meâd'de[4]
evliliğin maksatlarından birisi olan cimanın faydalarını açıklarken şunları
söylemektedir: "Cima aslında onun aslî maksatlarını da teşkil eden üç husus
sebebiyle söz konusudur:

1-
Neslin korunması ve insan türünün devamının sağlanması. Ta ki Yüce Allah'ın bu
dünyaya gelmesini takdir etmiş olduğu sayı tamamlanıncaya kadar.

2-
Hapsolması ve alıkonulması genel olarak vücuda zarar veren suyun çıkarılması.

3-
Arzunun gerçekleştirilmesi, lezzetin alınması ve bu nimet ile fayda
sağlanılması…"

O halde evlenmekte
pek büyük faydalar vardır. Bunların en büyüğü de kişinin zinadan korunması ve
harama bakmaktan kurtulmaktır. Nesil sahibi olmak neseblerin korunması da bu
faydalar arasındadır. Eşlerin birbirleriyle sükûn bulup ruhî dengelerinin
sağlanması, eşler arasında müslüman toplumun temel yapı taşlarından birisi olan
iyi ailenin oluşturulması noktasında gerekli yardımlaşmanın sağlanması, erkeğin,
kadının bakımını onu korumayı üstlenmesi, kadının da ev işlerini eksiksiz yerine
getirmesi de bu faydalar arasındadır. Kadının doğru görevi budur. Yoksa kadının,
toplumun düşmanlarının iddia ettikleri gibi, kadın evin dışında çalışmak
hususunda erkeklere ortak değildir. Onlar bu iddia ile kadını evinden dışarı
çıkardılar. Onu doğru ve sağlıklı görevinden uzaklaştırdılar. Başkasının yanında
çalışmaya teslim ettiler. Onun çalışmasını da başkasının eline verdiler.
Böylelikle aile düzeni bozuldu. Eşler arasında anlayış kötüye gitti. Bu ise çoğu
zaman onların birbirlerinden ayrılmalarına yahut da istemeyerek ve
hoşlanmayarak, tatsız bir hayata katlanarak birlikte kalmalarına sebep teşkil
etmiştir.

Hocamız Muhammed
Emin eş-Şankitî, Edvâu'l-Beyân adlı tefsirinde[5]
şunları söylemektedir: "Allah bize de size de sevip razı olduğu şeylere erişme
başarısını ihsan etsin. Şu duyulara, akla, semavi vahye, yaratıcı olan Allah'ın
koyduğu şer'i hükümlere aykırı uğursuz ve yanlış olan; bütün hükümlerde ve
alanlarda erkek ve kadının eşitliği düşüncesi, Allah'ın basiretini körelttiği
kişiler dışında kimse için gizli kalmayacak kadar, açık bir şekilde insanlığın
toplumsal düzenini alabildiğine sarsar, bozar ve fesada uğratır. Öyleki yüce
Allah özel nitelikleri ile dişiyi insanın toplumsal yapısının gerçekleşmesinde
çeşitli alanlarda katılmaya elverişli olarak yaratmıştır. Bu katılım özellikleri
ondan başkası için söz konusu değildir. Gebe kalmak, doğum yapmak, süt vermek,
çocukları eğitmek, ev işlerini görmek, yemek pişirmek, hamur yoğurmak,
temizlemek ve buna benzer işlerini görmek gibi insan toplumu için evinin
içerisinde başkalarının gözlerinden uzak, tam bir koruma ve iffet çerçevesinde,
şeref, fazilet ve insani değerleri koruyarak ifâ ettiği bu hizmetler, hiç bir
zaman erkeğin para kazanmak için yerine getirdiği hizmetlerden daha az değildir.
Şu bildik aşağılık ve cahil kafirlerin ve onların izinden gidenlerin iddiasına
göre evinin dışında çalışmak hususunda kadının sahip olduğu haklar, tıpkı
erkeğin sahip olduğu haklar gibidir. Oysa kadın hamileliği, süt emzirmesi ve
loğusalığı döneminde görülüp bilindiği gibi zor olan herhangi bir işi
yapabilecek durumda değildir. Kadın, kocası ile birlikte evin dışında çalışacak
olursa, bu sefer evin bütün hizmetleri yüz üstü kalır. Küçük çocukların
korunması, süt emme çağında bulunanların emzirilmesi, işinden geri dönünce
erkeğe yiyecek ve içeceğin hazırlanması gibi... Eğer onun yerini tutacak şekilde
birisi ücretle tutulacak olursa bu sefer o kişiden kadının kaçıp kurtulmak
maksadıyla evin dışına çıktığı o işlere kendisini vermiş olur. Bu sefer yine
netice değişmez; üstelik kadının dışarıya çıkıp onun açılıp saçılmak durumunda
kalması halinde ise haysiyetin ve dinin zayi olması söz konusudur…"

O halde müslüman
kız kardeşim, Allah'dan kork ve bu garezkâr propagandaya aldanma! Bu
propagandaya aldanan kadınların karşı karşıya bulundukları durum, bu iddianın
tutarsız ve başarısız olduğunun en iyi bir belgesidir. Deney elbetteki en güzel
delildir. O halde müslüman kız kardeşim, gençken, beğenilecek bir haldeyken
evlenmek için elini çabuk tut. Öğrenimini devam ettirmek yahut da bir görevde
çalışmak gibi bir sebeple evliliğini geciktirme! Çünkü başarılı bir evlilik
senin mutluluğun ve huzura kavuşman demektir. Bu her türlü öğrenim ve her türlü
görevin yerini tutacak kadar önemlidir. Fakat hiç bir öğrenim ve hiç bir vazife
hangi duruma ulaşırsa ulaşsın, onun yerini tutamaz. Sen evinin işlerini gör,
çocuklarını eğit, Şüphesiz senin hayatta verimli ve temel görevin budur. Bunun
yerine başka bir görev arama. Çünkü hiç birşey ona denk olamaz. Salih bir
erkekle evlenme fırsatını kaybetme. Çünkü Resulullah sallallahu aleyhi
vesellem şöyle buyurmaktadır:

"Size dininden ve
ahlakından hoşnut olduğunuz bir kimse gelirse onu evlendiriniz. Böyle yapmayacak
olursanız yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat baş gösterir."[6]



[1]
Bu
hadisi, Buhari ve Müslim, İbn Mesud radıyallahu anh'dan rivayet
etmişlerdir.

[2]
İbn
Kesir Tefsiri, V, 94-95, Darü'l-endelüs baskısı.

[3]
XXXII,
90.

[4]
III,
149.

[5]
III,
422.

[6]
Hadisi, Tirmizi rivayet etmiş olup hasen olduğunu belirtmiştir. Hadisin
başka tanıkları da vardır.