Fecir | Konular | Kitaplar

İddet Bekleyen Kadın İçin Haram Olanlar

İddet Bekleyen Kadın İçin Haram Olanlar




İddet Bekleyen
Kadın İçin Haram Olanlar:

 

1-
Ona evlenme teklifi yapmanın hükmü:

a-
Ric'î talak dolayısıyla iddet bekleyen kadına açık ya da üstü kapalı ifadelerle
evlenme teklifinde bulunmak haramdır. Çünkü böyle bir kadın evli kadın
hükmündedir. Herhangi bir kimsenin ona evlenme teklifinde bulunması caiz
değildir. Çünkü hala kocasının nikahı altında gibidir.

b-
Ric'î olmayan talak dolayısıyla iddet bekleyen kadına üstü kapalı ifadelerle
değil de açıktan evlenme teklifinde bulunmak haramdır.

Yüce Allah şöyle
buyurmaktadır:

"İddet bekleyen
kadınlara üstü kapalı talip olmanızda veya içinizde (onlarla evlenme isteğini)
saklamanızda  size bir günah yoktur"
(el-Bakara, 2/235)

Açıktan evlenme
teklifi, onunla evlenme arzusunu açıkça ifade etmektir. Seninle evlenmek
istiyorum demek gibi. Çünkü böyle bir teklif sebebiyle kadının evlenme isteği
kendisini fiilen iddeti sona ermeden önce iddetinin sona erdiğini bildirmesine
sebep olabilir. Üstü kapalı ifade ise onunla evlenmek hususunda açık bir ifade
değildir. Bundan hem bir mahzur ortaya çıkmaz; hem de ayet-i kerime bunu böyle
ifade etmektedir

Üstü kapalı
ifadeye örnek: Ben senin gibi birisini beğenebilirim, türünden sözler
söylemektir. Ric'î olmayan talak dolayısıyla iddet bekleyen kadının yine bu üstü
kapalı ifadeye üstü kapalı şekilde cevap vermesi de mübahtır. Ancak açıkça
yapılan teklife cevap vermesi helal olmaz. Ric'î talak dolayısıyla iddet
bekleyen bir kadının ise kendisine evlenme teklifinde bulunan kimseye ne açık ne
de üstü kapalı bir şekilde cevap vermesi mübah değildir.

2-
Başka bir kocadan iddet bekleyen kadına akit yapmak haramdır

Çünkü yüce Allah:
"İddet sona erinceye kadar nikâh akdini bağlamaya azmetmeyin" (el-Bakara,
2/235) buyurmaktadır. İbn Kesir, Tefsir'inde[1]
şöyle demektedir: "Yani sizler iddet sona erinceye kadar nikâh akdi yapmayınız.
İddet süresi içerisinde yapılacak akdin sahih olmayacağını ilim adamları icma
halinde ifade etmişlerdir."

 

 



[1]
I, 509.