Fecir | Konular | Kitaplar

Esirler

Esirler




Esirler:

 
"Onlar Allah sevgisinden
dolayı yoksulu, yetimi, esiri doyururlar." (76/İnsan, 8).
Savaşta bile insan onuruna
saygıyı gösteren İslâm, müslümanları esirlere karşı da merhametli olmaya
çağırır. Çünkü İslâm'ın savaştan anladığı şey, saldırıyı geri püskürtmektir.
Tarih, tutsaklara en merhametli davranan savaşçılar olarak, dinlerinin
hükümlerine göre kendilerini ayarlamış olan ilk dönem müslümanlarını görmüş ve
tanımıştır.
Esirlere karşı merhametli
davranma konusundaki direktiflere, dinî metinlerde çok sık rastlanır. Çünkü
çarpıqşmanın iyice hızlandığı, savaşçıların kalplerini savaş alevlerinin
tutuşturduğu ve başlarının döndüğü zamanlarda düşmandan esir alınır. Savaş
ânında, savaşanlara kızgınlık ve şiddet hâkim olduğu için ellerine düşen
kimselerden intikam almaya girişebilirler. Bunun için, Yüce Rasûl, mü'minleri,
esirlere karşı merhametli davranmaya çağırmış ve şöyle buyurmuştur:
"Esirlerinize iyilikle davranmanız tavsiye edilmiştir."
Bedir savaşında, ayrıca,
sahâbîlerine aldıkları esirlere saygılı davranmalarını emretmişti. Onlar da, bu
emre uyarak, yiyecek konusunda tutsaklarına öncelik tanımışlardı. Böyle bir
davranış göz önüne getirilirse, ancak müslümanların yiğitliği sâyesinde esir
düşen ve biraz önce ellerindeki silâhları terketmiş bulunan bu esirlerin düşman
askerleri olduklarını kimse söyleyemezdi. Evet! Müsâmahanın ve insan onuruna
saygının gerçek delili işte böyle gösterilir. Bu yüce duygu, insana zarar vermek
ve kan dökmek zorunluluğunu ancak saldırıyı püskürtmek için hoşgörür. Ulvî
dinimiz İslâm savaşçılarına bu yönlendirmelerle iki çeşit cihadı öğretmiş
oluyordu: Birincisi; savaş alanında Allah için kendilerini fedâ etmeyi göze alıp
harp etmek. İkincisi; insanın öfkesini dizginleyen ve düşmanlarıyla orman
kanunlarına göre değil; merhametle savaş imkânını veren ruh/nefis cihâdıdır.