Fecir | Konular | Kitaplar

2) İlahi Vahiy

2




2) İlahi
Vahiy:



 

İlahî vahy anlamında kullanılan vahy
kelimesinin 71 tanesi Hz. Peygamber (s.a.s)'e yapılan vahy ile ilgilidir. Geriye
kalanları ise cansız olan "arz"a yapılan vahy[1],
semaya yapılan vahy[2],
bal arısına yapılan vahy[3],
meleklere yapılan vahy[4],
Hz. İsa'nın Havarîlerine yapılan vahy[5],
Hz. Musa'nın anasına yapılan vahy

[6]'dir.

[7]

İlahi vahiy, Allah tarafından gelen
vahiydir. Kur'an'da 5 çeşidine rastlamaktayız:

a)
Yere ve göğe hitaben gelen vahiyler. Allah'ın emretmesi anlamındadır.



"O gün haberlerini anlatacaktır. Çünkü
senin Rabbin, ona vahyetmiştir." (Zilzal: 99/4-5) "Böylece onları iki gün içinde
yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti."
(Fussilet: 41/12)

b)
Hayvanlardan bal arısına gelen vahiy. İç güdü, ilham anlamındadır.

"Rabbin arıya: "Dağlardan, ağaçlardan
ve çardaklardan evler edin." diye vahyetti."
(Nahl: 16/68)

c)
Meleklere hitaben gelen vahiy. Allah'ın emretmesi anlamındadır.

"Rabbin meleklere: "Ben sizinle
beraberim." diye vahyediyor."
(Enfal: 8/12)

d)
İnsanlardan İsa'nın (a.s.) havarilerine ve Musa'nın (a.s.) annesine hitaben
gelen vahiyler. İma, emir, rüya ve ilham manasındadır.

"Hani Havarilere: "Bana ve rasullerime
iman edin." diye vahyetmiştim." (Maide: 5/111) "Musa'nın annesine: "Onu emzir."
diye vahyettik." (Kasas:
28/7)

e)
Hakiki Vahiy: Allah tarafından nebi ve rasullerine özellikle Muhammed'e (s.a.v.)
ulaştırılan vahiydir. Vahyin dini terim olarak da anlamı budur. Kur'an-ı
Kerim'de çeşitli ayetlerde ilahi vahye mazhar olan nebi ve rasullerden ve
Rasulullah'ın vahye mazhar oluşundan bahsedilmektedir.

"Nuh'a ve ondan sonraki nebilere
vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a,
torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik.
Davud'a da Zebur'u verdik." (Nisa: 4/163) "Biz de Musa'ya: "Asanı fırlatıver."
diye vahyettik." (A'raf:
7/117)

"Kavmi kendisinden su istediğinde
Musa'ya: "Asan'la taşa vur." diye vahyettik." (A'raf: 7/160) "Andolsun biz
Musa'ya vahyetmiştik." (Taha:
20/77)

"Musa'ya: "Kullarımı gece yürüyüşe
geçir, çünkü izleneceksiniz." diye vahyettik."
(Şuara: 26/52)

"Kendinden öncekini doğrulayıcı olarak
sana Kitap'tan vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir."
(Fatır: 35/31)

"Sana ve senden öncekilere vahyolundu
ki..." (Zümer: 39/65)



"Ve sizi onunla korkutup-uyarmam için
bu Kur'an bana vahyolundu."
(En'am: 6/19)

"O hevasından konuşmaz. Onun söylediği
kendisine vahyedilenden başkası değildir."
(Necm: 53/3-4)

"Ben ancak bana vahyolunana tabi
olurum." (Yunus: 10/15)



"Rabbinin Kitab'ından sana vahyolunanı
oku!" (Kehf: 18/27)

 





[1]
ez-Zilzâl, 99/4, 5.





[2]
Fussilet, 41/12.





[3]
en-Nahl, 16/68, 69.





[4]
el Enfâl, 8/12.





[5]
el-Mâide 5/111.





[6]
el-Kasas, 28/7.





[7]
Cengiz Yağcı, Şamil İslam
Ansiklopedisi: 290.