Fecir | Konular | Kitaplar

2- Muâmelât ve Ukubât Bakımından

2



2- Muâmelât ve Ukubât Bakımından:

 
Köle mülkiyete ve tasarruflara
konu olması bakımından eşya gibidir. Alınıp satılabilir, hibe edilebilir,
kiralanabilir, ortak mülkiyete konu olabilir. Eksik vücub ehliyeti vardır. Mülk
edinemediği için, kazandıkları efendisine âit olur. Bu yüzden ona karşı
yapılacak haksız fiilden elde edilecek diyet ve erş gibi tazminatları efensidi
alır. Başkasına karşı işleyeceği haksız fiillerde ise köle kendi mülkiyetiyle
sorumludur. Efendisi bu zararı ödemezse, zarar görene kölenin mülkiyetini
devretmek zorunda kalır. Efendisi köleye hukukî tasarruflarda bulunma izni
verebilir. Böyle bir köleye "me'zûn" denir. Me'zûn, borçlardan şahsen sorumlu
sayılır. Efendisi bunları ödemezse, köle satılarak bunlar ödenir. Kazandığı
efendisine ait olur. Ancak efendi köle ile "mükâteb" anlaşması yapmışsa köle
vücub ve edâ ehliyetine de sahip olur. Çünkü bu durumda belli bir bedeli
kazanarak efendisine ödeyince hürriyetine kavuşabilecektir. Bu da onun mülk
edinmesini gerektirir. Efendi, verdiği tasarruf izninden her zaman dönebilirken
"mükâteb" sözleşmesi, dönülemeyen bir tasarruftur.
Köle ve câriyelerin evlenmesi,
efendilerinin iznine bağlıdır. Erkek köle mehri ve evliliğin getireceği bazı
mâlî yükümlülükleri bizzat karşılamak zorunda kalacağı için, onun evlenmesi
efendisini de ilgilendirmektedir. Bu yüzden kölenin evlenmesinde efendisinin
rızâsı aranmaktadır. Efendi köleyi evlenmeye zorladığı takdirde, köle
hürriyetine kavuşunca muhayyerlik hakkına (hıyâru'l-ıtk) sahiptir. Kölelerin
evlenmesinde şu durumlar söz konusu olabilir:
a) Hür bir erkek kendi
câriyesi ile nikâh söz konusu olmaksızın cinsel hayat yaşayabileceği gibi, onu
nikâh akdi ile eş edinmesi de mümkündür. Ancak hür olan eşle câriye bir nikâh
altında toplanamaz. Diğer yandan hür bir erkek, başkasının câriyesi ile, onun
efendisinin izniyle ve mehir de vererek evlenebilir (bkz. 2/Bakara, 221).
b) Hür bir kadın kendi
rızâsıyla, başkasının mülkü olan bir köle ile evlenebilir (2/Bakara, 221).
Ancak, kadının velîsi, böyle bir evliliğe kefâet (denklik) bakımından itiraz
ederek evliliği feshetme hakkına sahiptir. Velîsi bu yetkiyi kullanmazsa akit
kesinleşir. Doğacak çocuklar anneye tâbi olarak hür sayılır. Koca, satın alma,
hibe, miras, vasiyet ve benzeri yollarla karısının mülkiyetine geçerse nikâh
akdi münfesih (bozulmuş) olur. Çünkü nikâh akdi, mülkiyet kadın bakımından aynı
kişide toplanamaz. Böyle bir kadın evliliği sürdürmek isterse, kölesi statüsünde
olan kocasını âzâd eder. Erkek serbest kaldıktan sonra yeni bir akitle
evlenmeleri mümkündür. Ancak serbest kalan kölenin bu ikinci evliliği kabul
etmeme imkânı vardır.
c) Köle ve câriyenin
efendilerinin izniyle evlenmesi mümkündür. Bunların aynı efendinin veya ayrı
ayrı efendilerin kölesi olması sonucu değiştirmez. Doğan çocuklar annenin
efendisine âittir. Çoğunluğa göre, köle ister hür olsun ister câriye, yalnız iki
kadınla, İmam Mâlik'e göre ise dört kadınla evlenebilir. Erkek kölenin,
çocukları üzerinde velâyet, kadın kölenin de hidâne hakkı vardır. Köle, boşama
konusunda efendisinden izin almak zorunda değildir. O, bu konuda tam ehliyetli
sayılır. Ancak câriyenin iki defa boşanması mümkündür. Bununla beynûnet-i kübrâ
meydana gelir. Kocası olan veya boşanan câriyeler, hür kadınların yarısı kadar
iddet beklerler. Doğum halinde iddet doğumla sona erer. Köle ve câriye, miras
veya vasiyet yoluyla mülk edinemez. Aksi halde ona intikal edebilecek mal,
efendisinin sayılacağı için, servet dolaylı yoldan ilgisi olmayana geçmiş
sayılır.
Köle, had cezâsı gerektiren
suçların cezâsını hürlere göre, yarı olarak çeker. Meselâ; zinâda bekâr köleye,
hür kimselere verilen cezânın (24/Nûr, 2) yarısı verilir (4/Nisâ, 2). Köle ve
câriye, evli de olsa muhsan sayılmaz ve onlara zinâda recm cezâsı uygulanmaz.
Zinâ iftirâsı (kazf) suçunda hürlere verilen cezânın yarısı (24/Nûr, 4),
hırsızlık (5/Mâide, 38) ve irtidad suçlarında cezânın yarıya indirilmesi mümkün
olmadığı için tam cezâ uygulanır.
Kısası gerektiren suçlarda
köle, hür veya köle karşılığında kısas olarak öldürülür. Bir köleyi öldüren hür
kimse de kısas yoluyla öldürülür. Hanefîler dışındaki mezheplere göre ise, bu
durumda, aralarında eşitlik olmadığı için kısas uygulanmaz. Yaralamalarda da
kısas yoluna gidilmez. Diyet gereken durumlarda kölenin sahibi dilerse, hak
sahiplerine diyeti öder, dilerse diyet yerine karşı tarafa kölenin mülkiyetini
devreder. Hanefilere göre, kölenin diyeti, hür kimsenin diyetini aşamaz.
Şâfiîlere göre ise, böyle bir sınırlama söz konusu değildir.
Ta'zir cezâları İslâm
Devletinin toplum düzenini sağlamak için serbestçe koyacağı cezâlar olduğu için,
Devlet köle ve câriyelerin had ve kısas cezâları dışında kalan suçları için,
hürlere eşit veya farklı biçimlerde cezâ koyma hakkına sahiptir.