Fecir | Konular | Kitaplar

Kölelikle İlgili Bazı Kelime ve Terimler Kul

Kölelikle İlgili Bazı Kelime ve Terimler



Kölelikle İlgili Bazı Kelime ve Terimler
 

Kul:

 
Osmanlılarda kullanıldığı
şekliyle köle mânâsınadır. Yeniçeri için kullanılırdı. Yeniçeri ve altı bölük
süvari askerine Kapıkulu veya Padişah kulu denirdi. Padişahlar bunlara
"kullarım" diye hitap ederdi. Bunun gibi bütün devlet adamları, hemen tamamen
enderundan yetiştikleri için, padişahın kulu sayılırlardı. Satın alınmış köle
veya câriyeler de kul diye anılırdı. Aslında, bırakın askere, normal kölelere
bile, köle olduğunu hatırlatıp "kullarım!" demesine dinimiz müsâade etmez. Allah
Rasûlü, bir efendinin kölesine bile "kulum!" veya "kölem!" demesini kesin bir
dille yasaklamıştır: "Sakın biriniz (kölesine:) 'abdim" ve 'emem' (kulum,
kölem) demesin! Hepiniz Allah'ın abdleri/kullarınız ve hepinizin kadınları
Allah'ın emeleri/kullarıdır. Fakat, 'benim gulâmım/oğlum, benim câriyem, benim
fetâm (delikanlım), benim fetâtım (genç kızım) desin! Köle de
(efendisine:)'Rabbim' demesin, fakat 'seyyidim (efendim)' desin. Zira hepiniz
memlüklersiniz/kulsunuz; Rab de Aziz ve Celil olan Allah'tır." (Buhârî, Itk
17; Müslim, Elfâz 13, 14, 15, hadis no: 2249; Ebû Dâvud, Edeb 83, hadis no:
4975, 4976). Kendisinin halkın rabbı/efendisi olduğunu ilân edip (79/Nâziât, 24)
"kullarım!" diye hitap eden, aslında insanların hakkı olan bazı şeyleri başa
kakarak hatırlatan zâlim Firavun'un bu durumu, insanları köleleştirmekten başka
bir şey değildir: "(Mûsâ (a.s.), Firavun'a:) O nimet diye başıma kaktığın
ise, (aslında) İsrâil oğullarını kendine kul ve köle etmendir." (26/Şuarâ,
22)
Yeniçerilere kul denildiği
başları olan ağaya da kul ağası denilirdi. Kapıkulu: Osmanlı devletinin daimi
ordusunu teşkil eden yaya ve atlı ücretli asker. Bunlara Dergâh-ı âli kulları da
denirdi. Yeniçeri ocağı mensupları hakkında "kul tâifesi" denirdi. Ocak
bireyleri padişahın kulu sayıldığı için yeniçerilere kul tâifesi denilmiştir.
Genel olarak, sultana bağlı asker ve hizmetlilere kapı kulu denilirdi. Sonradan,
sultana ve onun anlayışına bağlı bilginlere de da kapıkulu mollaları denilmeye
başlanmıştır. Bu tür resmî görevlere de "kulluk görevi" denilirdi, sonradan bu
"kolluk görevi" şekline dönüştü. Eskiden karakollara kulluk denirdi; kul yeri
demekti. İnzıbatı temine mahsus karakollara "kulluk", buralarda nöbetçi olarak
bekleyen yeniçerilere de kullukçu veya karakullukçu denirdi. Şimdiki "karakol"
tâbiri, Osmanlılar zamanındaki "karakul" kelimesinin bozulmuş şeklidir. Kulluğun
ismi değişse de cismi değişmemiş olacak ki, özellikle karakollardaki görevliler,
kendilerine yakıştıramadıkları bir uygulama yapmak zorunda olduklarında hâlâ
öyle derler: "ne yapayım, ben emir kuluyum!"