Fecir | Konular | Kitaplar

Bak ve Düşün!

Bak ve Düşün

Bak ve Düşün!

Müsbet ilimlerin zirveye doğru
tırmandığı bir asırdayız. Günümüz insanı nakille yetinmiyor, aklî izahlar da
istiyor. Kimi insanlarca, "bilim," dinden ayrı bir değerler manzumesi gibi
gösteriliyor, küfre ve inkâra delil olarak kullanılmaya çalışılıyor. Bugün
inkâr, cehâletten değil, fenden ve felsefeden geliyor.
Bu sebeple biz, pozitivist ve
materyalist eğitimden geçirilmiş günümüz insanına, onun anladığı lisanla ilâhî
hakikatları anlatmaya çalışıyoruz. Bu, belâgattır, yani muhâtabın hâline uygun
söz söyleme sanatıdır. Bilim diye adlandırılan kâinatla ilgili fenlerin inkâra
değil, imana delil olduğunu gösteriyoruz ki, hakikat de budur. Zira her fen,
kendine has bir dille Allah'tan bahsediyor, yaratıcıyı tanıttırıyor.
Kur'an, bize, "f'anzur!" yani
"nazar et, bak!" emrini veriyor, biz de, âyetin hatırlattığı ilâhî sanat
eserlerine bakıyoruz. Kur'an bize, "hiç düşünmez misiniz?" diye soruyor,
düşünmemizi istiyor. Biz de tefekkür ediyor, aklımızı kullanıyoruz. Efendimiz,
"Bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten üstündür" buyuruyor. Bu
küllî ibâdeti yapabilmek de gerekir. Bu tavrın, dini reddeden ve "bilim"i
putlaştıran pozitivizmle alâkası yoktur.
Bu konuda unutulmaması gereken
esas şudur: Vahiy esas, akıl vâsıtadır. İslâmiyet efendi, fenler köledir. Hüdâ
hâkim, dehâ mahkûmdur. Müsbet ilimleri esas kabul edip, İslâm'ı onlara râm
etmekten Allaha sığınırız. Felsefe, yaratıcıyı unutur, kâinattan kâinat nâmına
bahseder. Müslüman ise, her konuda rehberi olan Kuran gibi, kâinattan Allah
adına bahseder, varlık aynalarında tecelli eden İlâhî isimleri gösterir.
Biz, fen ilimleri, şu kâinat
kitabını incelemekle dine hizmet eder, bir müslüman fen bilimlerine bu gözle
bakar. Bir harf kâtipsiz olamayacağı gibi, şu kâinat kitabı da ustasız ve
müellifsiz olamaz. Kur'ân-ı Kerim de Rabbimizin kitabıdır, kâinat da. Her biri,
diğerini tefsir eder ve açıklar. Her fen, kendine mahsus bir dil ile bize
Rabbimizi tanıtır. Müslüman, müsbet ilmi reddetmez, ebedî bir gâye vermekle onu
mârifet hâline getirir. İmana râm olan ilim, nûr olur.

[1]



[1]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.