Fecir | Konular | Kitaplar

HÂMÂN..

HÂMÂN



HÂMÂN

 

Hâmân; Firavun'un "etkili" çevresinde yer alan
"firavunlaşmış" kimliklerden biri olmakla, bir yanıyla firavun kulu; öte yanıyla
da bir tâğut. Küfür düzeninin çarklarını döndüren büyük dişlilerden biri. Üst
seviyede etkili ve yetkili olan rütbeli komutan, vezir, bürokrat, medya patronu.
Kendinden üstte gördüğüne kulluk yapan, onun emrinde bir kul olmakla birlikte,
kendinden altta gördüklerine tanrılık taslayan, düzene güç vermek için halka
zulmeden etkin ve yetkin kişilik.

Kur'an-ı Kerim'de Hâmân'ın adı altı yerde geçer.
Bu ayetleri görelim: 

"Ve, onları (İsrailoğullarını) o bölgede
yerleştirmek ve Firavun, Hâmân ve onların askerlerine gocundukları sonucu
göstermek istiyoruz." (Kasas, 6) 
 

"Firavun'un adamları, kendilerine bir düşman ve
üzüntü olsun diye O'nu (Musa'yı) bulup aldılar. Doğrusu ya, Firavun, Hâmân ve
ordusu yanılmıştı." (Kasas, 8)



"Firavun: ‘Ey ileri gelenler' dedi, ‘sizin
benden  başka  tanrınız  olduğunu  bilmiyorum.  O halde, ey Hâmân , toprak 
üzerine  ateş  yak,  tuğla hazırlayıp benim için bir kule yap; belki Musa'nın
tanrısına ulaşırım. Doğrusu ben, O'nu yalancılardan sanmaktayım' dedi." (Kasas,
38)

"Karun'u da, Firavun'u da, Hâmân'ı da (helak
ettik). Andolsun ki Musa, onlara o mucizeleri getirmişti. Ama onlar orada
büyüklük taslamışlardı." Ankebut, 39)



"Andolsun ki, Musa'yı ayetlerimizle ve apaçık
bir delille Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a gönderdik. Onlar da, ‘bu, yalancı
büyücünün birisidir' dediler." Mü'min,
23-24)

"Firavun dedi ki: Ey Hâmân, bana bir kule yap.
Belki yollara, o göklerin yollarına erişirim de, Musa'nın tanrısına ererim.
Doğrusu, ben O'nu kesinlikle bir yalancı sanıyorum. Böylece işinin kötülüğü
Firavun'a süslü gösterildi ve doğru yoldan saptırıldı."
(Mü'min, 36-37)   

Mealini alıntıladığımız ilk ayette "Firavun,
Hâmân ve onların askerleri" ibaresi geçmektedir. Bu, Firavun ordusunun
bütünüyle Firavun'un yönetim ve denetimi altında olmadığını, Hâmân'ın ordu
komutanı konumunda olduğu veya o konuda bağımsız güç olduğu anlaşılmaktadır.
Demek ki, şimdi çok az sayıdaki ülkede görülen askeriyenin ve komutanların
devlet otoritesinden bağımsız, hatta düzeni yönlendiren temel güç olması Firavun
dönemlerinden kalma bir ilkel anlayıştır. Bu iki başlı yönetimin pîri/duayeni
Hâmân'dır. Hâmân, görünürde ikinci adamdır, ama bazı ipler onun elindedir. Zaten
hiçbir tâğut, hiçbir Firavun, destekleyicileri bu tür bürokrat ve komutanları
olmadan zulüm çarklarını döndürmeleri mümkün değildir.

Firavun'un öne sürdüğü tanrılık savını gözler
önüne koymak, güya ispatlamak için yararlanacağı kule yapım işini, Hâmân'a
verdiğini ayetlerden anlamaktayız. İlk bakışta Hâmân'ın kule yapımıyla
görevlendirilmesi gibi basit bir durum var gibi görünse de, bu olaydan, gerçekte
Hâmân'ın Firavun tarafından çok güvenilir ve becerikli biri olduğu
anlaşılmaktadır. "Böylece işinin kötülüğü Firavun'a süslü gösterildi ve doğru
yoldan saptırıldı." diye buyrulması da, süslü gösterenin ve saptıranın Hâmân
ve benzerleri olduğu izlenimini vermektedir. Ayetlerde Firavun ile birlikte
anılan Hâmân'ın ikili olduğu anlayışı vermektedir. Her ne kadar Firavun baş
tâğut ve tek ilah taslağı gözükse de, her ikisinin de aynı çizgi üzerinde ve
birbirini etkileyen yönleri olduğu anlaşılmaktadır. Bir ortak eylem ve davranış
biçimi vardır, ama bu ortak davranımın güdümleyicisi ise, kesinlikle bir başına
Firavun değildir. Düzenin kararlaştırıcısı, güdücüsü, yürütücüsü, uygulayıcısı
Firavun'un çevresindeki bürokrat kesimdir; Hâmân da bunlardan biri ve belki en
önde gelenidir. Firavun'un yakın çevresindeki güçlüler gibi, Firavun'a
tâğutlukta da ortaktır. Bu yanıyla Hâmân, tâğutların buyruğunda görünmekle
birlikte gerçekte birer tâğut olan; buyruğunda bulunduğu tâğuta destek verip yol
göstererek, ona güç sağlayıp yardımcı olmakla tâğutlaşmış bulunan ikinci
adamların tâğutluğunun bir prototipi olarak anlaşılmalıdır.[1]      
  

 



[1]
Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 286-288.