Fecir | Konular | Kitaplar

Niçin Yaşıyoruz? .

Niçin Yaşıyoruz




Niçin Yaşıyoruz?

 
"Çoklukta birlik" diye tarif
edilen âhengin en mükemmeli, kâinatta. Her yaratık, kendine düşen vazifeyi
eksiksiz yerine getiriyor. Cansızlar, hayata hizmet ediyor. Hayatın en ulvîsi de
insana verilmiş. Hiç tereddüt etmeden diyebiliriz ki, kâinat insan için
çalışıyor. Bitkiler hayvanların, hayvanlarsa insanların emrinde.
Her mahlûkun bir gâyesi
olduğuna göre, insan da bir maksat için yaratılmıştır. Aksini düşünmek abes
olur. Şu hâlde, bu nasıl bir gâye olmalı?
Bu sorunun cevabı, Rabbimizin
kelâmında. Bütün ilâhî kitaplar, aynı noktaya parmak basarak diyorlar ki: Temel
vazifeniz, sizi yoktan var eden ve sayısız nimetlerle yaşatan Rabbinizi tanıyıp,
kulluk etmektir. Sonsuz bir gençlik, ebedî bir saadet ve tükenmez zevkler
isterseniz, Onun emirlerine itaat edip, yasaklarından sakınınız. Dünyanın
zevkleri aldatıcı seraba benzer. Fâni lezetlerin câzibesine kapılarak gerçek
hedefinizi unutursanız, azaba uğrayanlardan olursunuz. İsyan ve küfür,
nankörlüktür.
Misafir, ev sahibinin sözüne
itaat etmeli. Kendisini yediren, içiren istirahatini temin eden zatı
dinlemeyerek, içinden geleni yapan adam, nankördür. Vazifesi teşekkürken,
misafirhane sahibini tanımak istemeyen misafir, kahra müstahaktır. İşte, dünya
misafirhanesine gelip de nimetlere mazhar olan, fakat Allah'ı bilmeyen kulun
hâli bu misâle benzer.
Seyrettiğim bir "bilim-kurgu"
filmi, bana "Allah'a kul olmak," gerçeğini çok iyi anlatmıştı: Zengin bir adam,
robot üretmek için büyük bir fabrika kuruyor, milyarlarca lira para sarfediyor.
Gayesi, onları bazı mühim işlerde çalıştırmak. Robotlar yapılıyor. Her nasılsa,
kumanda cihazları bozuluyor, onlar da isyan ediyorlar. İş yapmadıkları gibi
zarar da veriyorlar. Başıboş ve serserice yaşamak hevesine kapılıyorlar. O zât,
robotları feci bir şekilde tahrip ediyor ve fabrikayı da dağıtıyor.
O gelişmiş cihazları, biz
insanlara benzetiyorum. Kâinat fabrikası bizim için kuruldu. Canlı cansız bütün
yaratıklar bize hizmet ediyor. İbâdet gibi yüce bir gâye için yaratılmışız.
Nimetler, lezzetler ve zevklerle de imtihan olunuyoruz. Bir hesap gününün
bulunmadığını, ölümün yokluk olduğunu düşünmek son derece yersiz. Çünkü, nice
hikmetlerle yaratılan şu kâinat, boş yere çalışmış olur ki, bu durum abeslerin
en büyüğüdür.
Şu hâlde, âhiret kurulacak,
hesap günü gelecek, asîler ceza, inananlar da mükâfat görecekler. Kendi rahatı
için başkalarını vasıta yapanlar, er geç azaba dûçar olacaklar.

[1]




 



[1]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.