Fecir | Konular | Kitaplar

Allah Nerede? .

Allah Nerede




Allah Nerede?                                                                           

 
"Allah nerede?" diye soran
olursa, bilsin ki, öncelikle, bu soruyu sorarken yanlış bir noktadan yola
çıkmaktadır. "Nerede?" sorusu bir mekân'ı, yani yer'i hatıra getirir. Mekân ise,
maddî varlıklar için söz konusudur. "Allah nerede?" sorusu, "Allah da diğer
varlıklar gibidir, onların bir mekânı vardır, şu hâlde Allah'ın da bir mekânı
olmalı" diye yanlış şekilde akıl yürütmenin ürünüdür. Eğer Rabbimizi bir maddî
varlık gibi düşünürsek, daha baştan yanlış yapar ve çıkmaza gireriz.
İnsanın hayaline gelen her ne
olursa olsun, o, Allah değildir. Çünkü, insan her şeyi gibi aklı da, hayali de
sınırlı. Sınırlı olan sınırsızı içine alamaz. İnsan ancak yaradılanları tasavvur
edebilir. Allah ise, yarattıklarına benzemez. Bütün varlıklar sonradan var
edilmiştir. Oysa Allah ezelîdir, yani varlığının başlangıcı yoktur. Bir kudsî
hadîste, Allah vardı ve beraberinde başka şey yoktu, deniliyor. Ne madde, ne
cisim, ne hareket, ne zaman, ne mekân... Maddî ve cismanî olmayan için yer
tasavvuru anlamsızdır.
"Allah kâinatın içinde mi ?"
Elbette ki "hayır!" Her yaratılan gibi kâinat da sınırlıdır, sonludur. Allah ise
tek sınırsız varlık. Ustayı eserin içinde aramamalı. Yaradan, yaratılanın içinde
olamaz.
"Şu hâlde Allah sınırın
ötesinde bir yerde  olmalı..." "Hayır. Allah ne kâinatın içindedir, ne de
sınırın ötesinde bir yerde..." "Ama bu nasıl olabilir?! Bir türlü anlayamıyorum.
Hem Allah var diyorsun, hem de ne kâinatın içinde, ne de dışında olmadığını
söylüyorsun!"
"Evet, öyle. Çünkü, içinde veya
dışında tâbirleri maddeler, cisimler, yer tutanlar, bir mekânı olanlar için söz
konusudur. Halbuki, Allah ne maddedir, ne cisimdir ve ne de yer tutar. Bizi
yanıltan nokta şu: Aklımız her varlığın mutlaka bir mekânda olması gerektiğini
düşünüyor. Çünkü, daima bir mekânda olan, yer tutan varlıklarla karşılaşmış.
Mekânı olmayan bir varlığı tasavvur edemiyor. Allah tasavvurunda da
bildiklerinden yola çıkıyor, mekândan münezzeh olan Allah'ın da bir mekânı
olması gerektiğini düşünüyor. Bu sebeple, kâinatın içinde veya dışında bir yer
arıyor. Kâinatın içinde veya dışında olmak yaratılanlar için söz konusudur.
"Nerede?" diye sorulduğu zaman, daha suali sorarken, Allah'ın bir yeri olmalı,
diye bir kabulle yola çıkmak, Allah'ı hiç tanımamaktır. Allah mekândan münezzeh
olmakla beraber, isimlerinin ve sıfatlarının tecellileri, yani görünümleriyle
her yerdedir. Akıl, Onun zâtını kavrayamaz, ancak varlığını anlayabilir.
İsimlerini, sıfatlarını ve faâliyetini kuşatamaz, fakat onların var olduğunu
bilebilir."
"Nasıl bilecek?"
"Eserlerinden... Her varlık sanatlı bir eserdir. Her eser, sanatkârını gösterir.
Kâinat da bir büyük eserdir ve o da ustasının şâhididir. Çevremizde gördüğümüz
her varlık ölçülü, düzenli ve süslü hâliyle bize Rabbimizi anlatan birer
mektuptur. Yeter ki okumayı bilelim... Şu hâlde biz, bu eserlere bakarak  Onun
isimlerini ve sıfatlarını istediğimiz kadar düşünebiliriz, ama zâtını, asla..!"
"Zâtının düşünülmesinin yasak
oluşu bir dogma değil mi ?" "Ne münâsebet! Terazisine, tartı kapasitesinin
üzerinde bir yük yüklemeye çalışan bir adama, "sakın yapma, bu terazi bu kadar
sıkleti/ağırlığı çekmez" demek ona iyilik etmektir. Kavranması mümkün olmayanı
düşünmek, imkânsızın peşinden koşmaktır. Akıl bir mahluktur, Hâlıkını ihâta
edemez. Her organımız gibi aklımız da sınırlıdır. Ondan yapamayacağını istemek,
ona zulmetmektir. Sonsuz olan, Bir'e sığar mı hiç?! Eğer Rabbimiz, zâtını da
anlamamızı bizden isteseydi, bu, altından kalkılamaz bir teklif olurdu. Allah,
sonsuz merhameti sebebiyle bize kaldıramıyacağımız yükü yüklememiştir. Akıl da
sınırlı; sınırlı olduğu için de âciz. Aklın her şeyi kuşatamayacağını anlamak da
yine mâkul bir davranıştır. Nasıl göz her varlığı göremiyor, kulak her sesi
işitemiyorsa, akıl da her şeyi kavrayamaz. Akıllı insan, akla kaldıramayacağı
yükü yüklemez. İmkânsızın peşinden koşmak da bir tür akılsızlıktır.[1]




 



[1]
Ömer Sevinçgül, Felsefî Kavramlar. Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.