Fecir | Konular | Kitaplar

Hulefâ-yı Râşidîn Döneminde Mescidler

Hulefâ



Hulefâ-yı Râşidîn Döneminde Mescidler:
 
İslâmiyet, Hulefâ-yı Râşidîn
döneminde doğudan batıya, kuzeyden güneye çok geniş bir alana yayıldı. Kur'an ve
sünnette fazileti anlatılan (9/Tevbe, 18; Buhârî, Salât 65; Müslim, Mesâcid 24,
25) nasslardan ilham alan râşid halîfeler, ilk merhalede Mescid-i Harâm ve
Mescid-i Nebevî'de bazı yenileme ve genişletme çalışmaları yaptılar. Kudüs'ü
fetheden Hz. Ömer, Mescid-i Aksâ'nın bir çöplük haline getirilmiş olan yerini
tesbit ettirerek burada büyük bir mescid yaptımıştır. Günümüzde "Ömer mescidi"
denilen bu mescidin basit bir yapısı olmasına rağmen, burada 3000 kişi namaz
kılabiliyordu. Hz. Osman, Mescid-i Nebevî'yi daha da genişletip kaliteli inşaat
malzemesi kullanmak sûretiyle yeniden inşâ ettirmiştir. Müslümanların eline
geçen yerlerde -fethediliş şekline göre- ya eski mâbedler kısmen veya tamamen
câmiye çevriliyor veya mâbedler oldukları gibi bırakılarak sadece yeni mescidler
binâ edilmek üzere bir arâzi ayrılıyordu.
Hulefâ-yı Râşidîn'in
uygulamaları, daha sonraki dönemlerde örnek teşkil etmiştir. İslâm idaresine
bağlanan şehirlerin halkıyla yapılan anlaşma şartlarına uygun olarak mâbedler
muhâfaza edilmiş ve halkın ibâdetlerini serbestçe yapmasına izin verilmiştir.
Hârun Reşid, zamanın kadısı Ebû Yûsuf'a zimmîlere ait kilise ve havraların
durumunu sorduğunda Ebû Yûsuf, kilise ve havraları olduğu gibi bırakmaları
gerektiğini, dört halîfe ve kumandanlarının uygulamalarından örneklerle
açıklamıştır (el-Harâc, s. 138). Dört Halîfe döneminde ve onlardan sonra yeni
kurulan şehirlerde ve yerleşim yerlerinde mescidler yapılmış, halkın artan
nüfusuna paralel olarak eski mescidler genişletilmiştir. İslâm dünyasının her
tarafında zamanla birçok câmi inşâ edilmiştir. Müslümanların yaşadığı her köyde
mutlaka bir câmi bulunuyor, daha ilk asırlardan itibaren köy câmilerinde Cuma
namazı kılınıyordu. Daha sonraki asırlarda devlet adamları, güçlerinin simgesi
olarak muhteşem câmiler inşâ ettirdikleri gibi bazı kişiler de câmi yaptırmaya
özel bir gayret göstermişlerdir.
Osmanlılar döneminde de başta
Bursa, Edirne ve İstanbul olmak üzere gelişen mimarî üslûplarıyla birçok câmi ve
mescid yapılmıştır. 19. yüzyılın ortalarında İstanbul'da 900'e yakın câmi ve
mescid bulunuyordu. (1) Bu, o zamanın nüfusu dikkate alındığında, şimdiki
zamanla kıyaslanamayacak çok önemli bir sayı idi.