Fecir | Konular | Kitaplar

Câmi Âdâbı

Câmi Âdâbı



Câmi Âdâbı:
 
"Allah'ın evi" diye
nitelendirilerek yüceltilen câmilere girecek kimselerin maddî pisliklerden
temizlenmiş olmaları yanında; cünüplük gibi hükmî ve küfür, şirk gibi mânevî
pisliklerden de arınmış olmaları gerekir. Bu sebeple, guslü icap ettiren bir
halde olan kimselerin câmiye girmeleri çoğu âlime göre câiz görülmemiştir (bkz.
Ebû Dâvud, Tahâret 93; İbn Mâce, Tahâret 126). Câmiye abdestsiz girmek câiz
olmakla birlikte mekruh kabul edilmiştir. Birden fazla kapısı bulunan câmileri
yol olarak kullanmak da hoş karşılanmamıştır.
Kur'ân-ı Kerim'de müşriklerin
Mescid-i Harâm'a yaklaşmaları genel anlamda yasaklanmıştır (9/Tevbe, 28). Buna
rağmen konunun ayrıntılarına inen fıkıh âlimleri arasında bazı farklı görüşler
ortaya çıkmıştır.
Câmi âdâbına riâyet edemeyecek
çok küçük yaştaki çocukların câmilere girmeleri genellikle uygun görülmemişse
de; temyiz çağına (7-8 yaş) gelmiş çocukların câmiye götürülmesi, cemaatle
namaza alıştırılması ve kendilerine câmide Kur'ân-ı Kerim öğretilmesi teşvik
edilmiştir.   
Ezan okunduğu sırada câmide
bulunan bir kişinin meşrû mâzereti olmaksızın namaz kılmadan çıkıp gitmesi
mekruhtur. İbâdet yerleri olan câmilerde cemaati rahatsız eden, onların huzurunu
bozan her türlü davranıştan uzak durmak gerekir. Başkalarını inciterek öne
geçmek, rahatsızlık verecek şekilde safları fazlaca sıkıştırmak ve namaz kılanın
önünden geçmek de sakınılması gereken davranışlar olarak kabul edilmiştir.
Câmilerde taraflara karşılıklı
menfaat sağlayan alım, satım, kira vb. akidler veya gelir getirici diğer işler
yapılmasının hükmü haram veya en azından mekruh kabul edilmiş, sadece hîbe
(bağış) akdi câiz görülmüştür. Câmide dilenmenin veya dilenen kimseye bir şey
vermenin mekruh veya haram olduğunu söyleyen âlimler vardır. (Hele câmide Kur'an
okuyup okuduğunu dilenmeye vesîle edinen, "cerci" denilenlere Kur'an'ı ve
mescidi istismar ettikleri ve okudukları Kur'an'ı az bir pahaya -dünyevî bedel
karşılığında- sattıkları için, daha sert tavır takınılmalıdır.) İnfak ayrı bir
şeydir. Yani, ihtiyaç sahiplerine, onlar istemeden sadaka vermek, infak etmek
câizdir. Câmi içinde, orada bulunanları rahatsız etmeyecek şekilde konuşmanın
bir sakıncası yoktur. (Halkın câmide "dünya kelâmı konuşulmaz" demesinin bir
temeli yoktur.) Bununla birlikte, sırf sohbet etmek maksadıyla câmiye gitmek,
yüksek sesle konuşmak, hatta başkalarını rahatsız edecek şekilde yüksek sesle
zikir yapmak tasvip edilmemiştir. Câmiyi kirletmemek şartıyla orada uyumakta ve
bir şeyler yemekte sakınca yoktur.
Namaz kılmak bakımından
câmilerin en faziletlisi, sırasıyla Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i
Aksâ'dır. Fazîletleri birçok hadiste de dile getirilen (Buhârî, Fazlu's-Salât fî
Mescid-i Mekke ve'l-Medîne 1, 6; Müslim, Hac 505-511) bu üç mescidden sonra ise,
büyük ve cemaati kalabalık câmiler gelmektedir. Ancak, bu câmilere devam etmek,
semt veya mahalle câmiinin cemaatsiz ve metruk kalmasına yol açacaksa mahalle
câmiinde namaz kılmak daha fazîletli kabul edilmiştir. (8)