Fecir | Konular | Kitaplar

Yönlerin En Güzelini Tercih; Kâbe'ye Dönmek

Yönlerin En Güzelini Tercih



Yönlerin En Güzelini Tercih; Kâbe'ye Dönmek:
 
Namaz kılarken kıbleye yönelmek
namazın şartlarından biridir. Bu da, yönünü diğer yönlerden ayırıp Kâbe'ye
çevirmekle olur. Kıbleye dönmek, Allah'a yönelip O'nun emrine uymak demektir.
Bütün yönler Allah'ın, "doğu da, batı da Allah'ın" (2/Bakara, 141) olduğu halde
Kâbe'ye yönelmek... Niçin Kâbe? Kâbe; Âlemlere bereket ve hidâyet kaynağı olarak
insanlar için kurulan ilk ev (3/Âl-i İmrân, 96); insanlar için toplantı ve güven
yeri kılınan Allah'ın evi (2/Bakara, 125); savaşmanın, kan dökmenin yasaklandığı
emin yer (2/Bakara, 191); küfrün ve şirkin her çeşidine ve Allah'ın hâkimiyetini
tanımayanlara karşı insanlar için bir kıyam merkezi kılınan Kâbe (5/Mâide, 97).
Tavaf edenler, kıyam edenler, rükû ve secde edenler için temizlenen mübârek
Mescid (2/Bakara, 125; 22/Hacc, 26). Varlığın, imanın, sevginin ve hayatın
merkezi Kâbe... Evrenselliğin, mutlaklığın ve sonsuzluğun sembolü Beytullah...
Allah'a yönelen tüm duygu ve düşüncelerin odaklaştığı mihver... Yüce Rabb'in
divanına duranların yüzlerini döndürdükleri kıble... Mescid-i Haram...
Kâbe; renksiz, süssüz ve sade
bir yapı... Bütün yönleri içine alan, ama aynı zamanda yönsüzlüğü sembolize eden
bir "küp"... Doğu, batı, kuzey, güney, yukarı, aşağı... hepsine bakar; ama
hiçbirine de bakmaz... Allah'ı yönsüzlük ve her yanda olmak itibarıyla
hatırlatacak başka bir eser düşünülebilir mi? Açık bir alan ve boş bir oda... Ne
mimarî bir hüner ve güzellik, ne bir sanat ve yazı, ne de bir başka olağanüstü
özellik... Allah hakkındaki duygu ve düşüncelerimizi karıştıracak, mutlak'ı ve
sonsuz olan'ı düşünmemize engel olacak hiçbir fevkalâdelik yok... Tüm dikkatler,
tüm hisler Allah'a yönelik...  (9)    
Kıbleye yönelmek; Kâbe'ye
yönünü döndürmek, istikamet olarak Beytullah'ı seçmek demektir. Kalbini,
gönlünü, duygu ve düşüncelerini, Kâbe'yi sembol edinerek Allah'a yöneltmek,
O'nun emrine vermekle istikbâl-i kıble gerçekleşmiş olur. Kâbe'yi kıble
edinenin, tüm varlığıyla kendisini Allah'a döndürmesi, diğer yönlere ve
kıblelere itibar etmeyip onları reddetmesi gerekir; çünkü her milletin ve her
dinin bir kıblesi, herkesin yüzünü döndüreceği bir yönü ve istikameti vardır.
Mü'min, Allah'ın dinini tanımayanların kıblesine tâbi olmaz. Onlar da İslâm'ın
kıblesine tâbi olmazlar. (Habîbim!) Sen kendilerine kitap verilenlere her
türlü âyeti (mûcizeyi) getirsen yine de onlar (inatlarından) sana uyup kıblene
kesinlikle dönmezler. Sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Onlar da
birbirlerinin kıblesine dönmezler. Sana gelen ilimden sonra eğer sen onların
hevâlarına/arzularına uyacak olursan, işte o zaman sen haksız davrananlardan
olursun." (2/Bakara, 145)
Kıble âyetinden sonra Mescid-i
Haram'a yönelmekle özde bir değişiklik olmamıştır. Aslolan Allah'a yüzünü ve
özünü döndürmektir; çünkü bütün yönler Allah'ındır. Mü'min, Rabbi'ine yönelmek
için Kâbe'ye döner. Başkaları ise, kendi ilâhlarını sembolize eden nesnelere ve
yönlere dönerler. Her insanın, kendi dinine göre değişen bir kıblesi ve
istikameti vardır. "Herkesin yöneldiği bir yönü (viche) vardır."
(2/Bakara, 148) Şu halde kıble; kalplerdeki imana, kafalarda taht kuran
düşünce sistemine ve ferdin kendini tümüyle teslim ettiği "ilâh"a göre değişen
bir yön ve istikamettir. Örneğin, Allah Rasûlü'nün "kadınlarını kıble edinen
bir neslin geleceği"nden söz ettiği rivâyet edilir. (Günümüzde kadının yanında,
insanların kıblesini para tâyin etmektedir. İnsanlar işyerlerinde paraya
yönelirken, evlerinde T.V.yi kıble gibi karşılarında tutmakta, yüzlerini hep bu
kıblelerine çevirmekteler. "Kâbe Arabın olsun, bize Çankaya, anıtkabir yeter"
diyen şâir Kemalettin Kamu gibilerin itiraflarıyla kimi de Kâbe yerine Çankaya
veya Washington'u kıble edinebilmekteler.)
İşte mü'min, namaz kılmak için,
yegâne ilâh olan Allah'ın huzuruna dururken, O'nun insanlar için bereket ve
hidâyet kaynağı olsun diye koyduğu eve; Kâbe'ye yönelmekle, yalnızca Allah'a ve
O'nun dinine tâbi olduğunu ortaya koymakta, buna karşılık tüm bâtıl dinlerin ve
sahte ilâhların kıblesine itibar etmeyerek onlara asla tâbi olmayacağını ilân
etmektedir. (10)