Fecir | Konular | Kitaplar

20) El-Iyâzu Billâh

20

20) El-Iyâzu
Billâh:

Allah'a
sığınmak, "Allah'a sığınırım", "Allah'a sığınırız" veya "Allah esirgesin"
anlamında kullanılan bir terimdir. İnsan kızınca şeytan hemen onun nefsine hâkim
olur. Çünkü, kızgınlık anında insan heyecana kapılmış, nefsinin hâkimiyetini
elinden kaçırmış, dizginlerini kaybetmiştir. İşte bunun içindir ki Yüce Rabbimiz
kızgınlığın yatışması ve şeytanı kendi yoluna sürmek için Allah'a sığınmayı ve
O'ndan yardım dilemeyi emrediyor.

"Eğer şeytan tarafından sana bir vesvese gelirse Allah'a sığın (fe'steız
billâh); Allah her şeyi en iyi işiten ve en iyi bilendir."
(A'râf: 7/200).
El-Iyâzu
billâh'tan, Allah'ın fâili mutlak oluşunu şuhûd etmek ve bu şuhûd ile huzura
ermek maksadını anlamak mümkündür. Allah'a sığınmaktan bir diğer maksat, izin
istemek ve kapıyı çalmaktır. Meliklerden birinin kapısına gelen bir kişi, ancak
izin aldıktan sonra huzura erebilir. Kur'ân-ı Kerîm okumak isteyen bir kimse de
Mevlâ'sına münâcaatla huzuruna girmek dilemektedir. O halde, insanın türlü türlü
kötülük ve fuzûlî sözlerle kirlenen dilini temizlemesi gerekir ki, bu da ancak
Allah'a sığınmakla mümkün olur. İrfan sahipleri, Allah'a sığınmanın
mütekarribin'in (Allah'a yakınlık kazananların) yolu, Allah'tan korkanların
dayanağı, günahkârların hoşnutluk umudu, helâka uğrayanların tevbesi ve
sevenlerin sevinç kaynağı olduğunu söylerler.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.), Cebrâil tarafından ilk getirilen; "İstiâze"
(Allah'a sığınma ifâdesi olan Eûzü) ile "Besmele" ve "İkra" sûresidir. İstiâzede
bulunan kelimeler; fiiliyye, sıfatiyye ve zâtıyye olmak üzere üç tanedir.
Peygamber Efendimiz'in buyurduğu "Allah'ım, senin gazâbından rızâna,
ıkabından (cezâlandırmandan) affına ve Senden Sana sığınırım"[1]
hadisinde bunları görebiliriz.

Ayrıca, her türlü fitneden, küfürden, borçtan, kötü insanlardan, sihir ve
sihirbazlardan, nefsin ve Deccal'ın şerrinden, Cehennem ateşinden, bunaklıktan,
zulüm ve zâlimlerden, dünyevî âfetlerden, fakirlikten Allah'a sığınmak
gerektiğini Hz. Peygamber (s.a.s.) birçok hadis-i şeriflerinde bildirmiştir.[2]


[1]
Müslim, Salât, 222; Ebû Dâvûd, Salât, 148;
Tirmizî, Daavât, 112.

[2]
Bkz. Maâzallah maddesi.
Hasan Fehmi Kumanlıoğlu, Şamil İslâm
Ansiklopedisi: 2/90.