Fecir | Konular | Kitaplar

Asabiyye/Irkçılık ve Tarafgirlik

Asabiyye

Asabiyye/Irkçılık ve Tarafgirlik:


Asabiyye, aşırı tarafgirlik demektir ki
işin olumsuz yanı da burasıdır. Aşırı tarafgir, güncel deyimle fanatik olan
birisi de haksızlık yapar, adâletten ayrılır, başkalarına karşı övünür, boşu
boşuna kibirlenir durur. Kendi kavmi için, ırkçılık uğruna savaşıp ölenlerin
Cehenneme gideceği hadis-i şeriflerde açıkça belirtilmektedir. Çünkü böyle bir
çaba, Allah rızâsından uzaktır. Halbuki İslâm'a göre bütün amellerin Allah
(c.c.) rızâsı için işlenmesi, bütün ölçülerin İslâmî hükümlerden alınması
gerekir.

Kur'an, mü'minlere, kendi akrabalarınız
aleyhine bile olsa adâletten ayrılmayın diye emretmektedir (4/Nisâ, 135). Mümin,
diğer insanları Âdem'in çocukları olarak insanlıkta eş, mü'minleri dinde kardeş
bilir. Diğer insanlar da inanmasalar bile Allah'ın kullarıdır. Hepsi de bir
ana-babadan dünyaya gelmiştir, hepsi de hukuk önünde eşittirler. İnsanların
doğuştan sahip olduğu bütün özellikler Allah'ın onlara verdiği fitrat
(yaratılış)tır. Kimse kendinde olan bu yaratılış özelliğinden dolayı başkasına
karşı üstünlük taslayamaz. Kimin hangi ana babadan dünyaya geleceği, hangi
ülkede/vatanda doğacağı ve hangi ırktan olacağı kendi elinde değildir. İnsanın
elinde olmayan ve kendi seçeneği ve irâdesinin dışındaki şeylerden dolayı
fazilet veya eksiklik sözkonusu olamaz.

Olumlu asabiyye duygusu, akraba ve cemaat
arasında dayanışmayı sağlar, işbirliğini artırır; Ancak tarafgirliğe, övünmeye
ve adâletsizliğe kaçmadan. Olumsuz asabiyye ise; ırkçılığa, yobazlığa,
milliyetçiliğe (yani ulusçuluk ve ulusalcılığa), ayrımcılığa, baskıya, kültür
katliamına, sömürüye, adâletsizliğe ve insan hakları ihlâllerine yol açar.[1]

Son dönemlerde Türkçede kullanılan
"taassub" ve "mutaassıb" kelimeleri de "asabiyyet" kelimesinin türevleridir,
aynı kökten gelmişlerdir. Asabiyye göstermeye "taassub", taassub sahiplerine de
"mutaassıb" denir. "Taassub", aşırı bağlılık, aşırı tarafgirlik, bağnazlık; körü
körüne bağlılık, bâtılda ısrar etme demektir. İslâm asabiyyete ve bu kökten
gelen taassuba kesin şekilde karşı çıktığı halde, İslâm düşmanları ve onların
taklitçilerince son dönemlerde müslümanlara, aşağılayıcı mâhiyette mutaassıp
(bağnaz, körü körüne bağlı) denmektedir. Müslüman, asabiyyeti, taassubu kabul
etmez ve kesinlikle mutaassıp olamaz.

Asabiyyenin ve taassubun bir anlamı da
bağnazlık, körü körüne taraftarlık, fanatiklik olduğu için asabiyye; yalnızca
ırk, soy veya kabile sevgisinde olmaz. Günümüzde çok sık görüldüğü gibi parti,
grup, cemaat, vatan, ülke, bayrak, spor takımı, hatta lider sevgisinde bile
olmaktadır. Aslında bu tür taraftarlığa sevgi denmez; tutku, hayranlık ve
putlaştırma demek daha doğru olur:

"İnsanlardan bazısı Allah'tan başkasını
Allah'a endâd/eşler ve benzerler edinirler ve onları Allah'ı sever gibi
severler. İman edenler ise Allah'ı daha çok severler. Keşke zâlimler azâbı
gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah'a âit olduğunu ve
Allah'ın azâbına dayanmanın zorluğunu önceden anlayabilselerdi. O zaman
(görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, kendilerine
uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve o anda her iki taraf da azabı görmüşler,
nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır. Uyanlar şöyle derler: ‘Ah,
keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden
uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık!' Böylece Allah onlara
işledikleri bütün işlerini kendilerine hasret, pişmanlık ve üzüntü kaynağı
olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkmazlar."
(2/Bakara, 165-167)

Adına nasyonal faşizm de denilen ve
Türkçede yanlış olarak "milliyetçilik" kavramıyla ifadelendirilen ırkçılık ve
kafatasçılık; nice kavga, savaş ve zulümlere yol açmış şeytanî bir anlayış ve
ilkel bir câhiliyye ideolojisidir. Kur'an'ın atalarıyla övünüp onların yolunu
körü körüne tâkip etmeyi ısrarla kınaması (2/Bakara, 170; 5/Mâide, 104; 11/Hûd,
1097/A'râf, 70, 173...) bu konudaki hassâsiyeti gösterir. Arap câhiliyyesi
dönemindeki kabile savaşlarının sebebi ırkçılık olduğu gibi, hemen her dönemdeki
soykırımların temelinde de ırkçılık vardır. Bu asra kadar bütün dünyadaki
savaşların toplamından daha çok ölüme ve vahşete sebep olan 20. asırdaki iki
dünya savaşının her ikisinin de temel sebebi, ırkçılıktır.



[1]
Hüseyin K. Ece, a.g.e. s. 47-50.