Fecir | Konular | Kitaplar

Vicdan ve Ruh

Vicdan ve Ruh




Vicdan
ve Ruh:
 

Nefsin iki ayrı yönü olduğu Kuran'da
bildirilir ve nefsin bir kısmının "hevâ"dan, yani insanı Allah'ın yolundan
alıkoyan bencil tutku ve hırslardan oluştuğuna dikkat çekilir. Nefsin öteki
kısmı olan vicdan ise, insanı Allah'a ve dinin içerdiği doğrulara yöneltir,
nefsin içindeki "fücûr"dan sakınmasını sağlar. Vicdan, insana Allah'ın üflediği
"ruh"tan kaynak bulur.
Secde Sûresi'nde Allah'ın
insana Kendi ruhundan "üflediği" şöyle haber verilir: "...O, yarattığı her
şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun
soyunu bir özden (sülâle'den), basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra onu düzeltip
bir biçime soktu ve ona ruhundan üfledi..." (32/Secde, 7-9)
İşte insanın sahip olduğu tüm
güzel vasıflar, Allah'ın kendisine "üflemiş" olduğu ruhtan kaynaklanmaktadır.
İnsan, eğer nefsin fücûruna (hevâsına) saplanarak bu ruhu örtmezse, nice güzel
sıfatları üstünde taşımaya başlar. Zâten Kuran'ın tüm hükümleri, insanın
içindeki vicdana uygun, o vicdanın gereklerine göre belirlenmiş durumdadır. Rum
Sûresi'ndeki iki âyet, bu konuda açıklayıcıdır: "Hayır, zulmedenler, hiçbir
bilgiye dayanmaksızın kendi hevâ (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah'ın
saptırdığını kim hidâyete erdirebilir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur.
Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanîf) olarak dine, Allah'ın o
fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için
hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların
çoğu bilmezler." (30/Rûm, 29-30)
Âyetlere göre, inkâr edenler
nefislerinin fücûruna, yani hevâlarına uyarak sapmışlardır. Buna karşın
mü'minlerin yapması gereken, Allah'ın insanlara vahiy yoluyla ulaştırdığı dine
uymaktır. Ve bu din, Allah'ın insanları yarattığı fıtrata (yaratılışa), yani
Allah'tan kendilerine üflenmiş olan ruha, vicdana en uygun yaşam şeklidir. (13)