Fecir | Konular | Kitaplar

Günümüzde Münafık.

Günümüzde Münafık



Günümüzde Münafık



 

Münafıklığın İslamî bir toplumun
oluşumu ile ortaya çıktığına göre, günümüzde de İslam egemenliği altında
yaşamadığımız düşünüldüğünde, münafıklar bugün de var mıdır? Bunları hangi
ölçüye göre tespit edeceğiz?

İçinde yaşadığımız dünya, İslamî
kurallar üzerinde ayakta durmuyor. Zalimlerin, sömürücülerin ve aldatıcıların
tahakkümü ve zorbalığı ile cahillerin ifsad ettiği dünyamızda buna dur diyecek
bir etkin İslamî toplum da mevcut değil. Fakat Kur'an'da ve sünnette tanıtılan
nifak özelliklerine  sahip münafık karakterli insanların oldukça fazla olduğunu
görmemek için çok cahil veya kör olmak gerekiyor. Münafıkların, İslam'ın hâkim
olmadığı yerlerde de bulunmasının sebebi, toplumların geleneksel de olsa, arı
duru ve tevhide dayalı olmasa da bir İslamî kültüre sahip olmaları, birtakım
normlar oluşturmuş ve bu toplum içinde insanların bunlara uymak zorunda kalışı
münafık tavırları ortaya çıkarır. Örneğin oruç yemenin çok ayıp sayıldığı
Anadolu'nun bazı bölgelerinde oruç tutmayan ve gönlünde oruca bir saygısı
olmayan kimseler bile oruç tutuyor görünürler. İslam'a saygılı ve dinî duyguları
güçlü olan kitlelerin oylarını alabilmek için seçim dönemlerinde camilere giden,
namaz kılan, ezan okunurken konuşmasını kesip dinleyen, konuşmalarında Allah'ın
adını sıkça anan politikacılar, seçildikten sonra başörtü düşmanlığı, laikliğin
savunuculuğunu yapıyorlarsa, Allah'ın indirmediği yasalara ses çıkarmıyorlar,
hatta kendileri böyle yasalar çıkarıyor ve tağutun hükümleriyle
hükmediyorlarsa... münafıkları çok uzaklarda, sadece Medine'lerde aramamak
gerekiyor.

Münafıklığın karakteristik özelliği,
iki yüzlülüktür. Günümüz tabiriyle çifte standartlıktır. Müslüman müşterileri
çekebilmek için İslamî kıyafetlere bürünen tezgâhtarlar bulundurup, ölçü ve
tartıda adaleti gözetmeyen, insanları sömürmek için her yolu meşru gören, yalan
söyleyen, aldatan tüccar ve esnaflar her tarafta boy atarken, münafıkları uzayda
mı aramak gerekiyor? Müslümanlarla birlikte olduğu zaman İslamcı kesilen,
onlardan ayrıldığında İslam dışı hayat sürenlerle bir araya gelince,
müslümanların arkasından konuşan, onların taklidini yaparak eğlenen ve onları
karalayan kimselerin münafık olma ihtimali büyüktür.  Müslümanların dikkatle
sakınmaları gereken münafıkların başında İslamî grupların, cemaatlerin içine
sızan ajan-provakatör münafıklar gelir. Bunlar, müslümanların arasını açmak,
onları birbirine düşman ederek güçlenmelerini ve tehdit unsuru olmalarını
önlemek için çalışırlar. Müslüman cemaatlerin birbiri aleyhinde asılsız yalanlar
ve iftiralar üretirler.

Müslüman, münafıklık özelliklerini
bilmeli, bu tür özellikleri taşımaktan şiddetle kaçınmalı ve bu tür özellikleri
taşıyan kimselerle dostuk ve velayet bağı kurmamalıdır. Yoksa zamanla onun
davranışlarında da aynı tür özellikleri görmek kaçınılmazdır. İnsanı nifaka,
münafıklığa sevkeden şey dünyevî menfaatler ve şeytanî telkinlerdir. Dünyanın
gelip geçici, ahiretin ise  kaçınılmaz  son  olduğunu  aklından  çıkarmayan 
müslümanlar  şeytanın  etkisinden kolay sıyrılarak nifaktan uzak durabilirler.
Ama, dünyayı Allah'tan çok seven, ahireti aklına getirmeyen kimseler, Allah'a ve
ahiret gününe iman ettiklerini söyleseler bile bu onlara bir fayda sağlamaz.
"İnsanlardan bazıları Allah'a ve ahiret gününe iman ettiklerin söylerler; oysa
onlar mü'min değillerdir. Onlar, Allah'ı ve mü'minleri aldatmağa uğraşırlar;
fakat kendilerinden başkalarını aldatamazlar da farkında olmazlar."
(2/Bakara, 8-9)            

 İslam ile küfür arasındaki mücadele
kıyamete kadar devam edecektir. Kâfirlerin verdikleri mücadele yöntemlerinden
biri de nifaktır. İslam itikadını içten yıkıp, ümmeti birbirine düşürerek
parçalamak için, müslümanların arasına satılık uşaklar vasıtasıyla girerek
faaliyet gösterirler. Bu nifak hareketleri, asr-ı saadetten günümüze kadar devam
edegelmiştir. Kur'an ve hadisler, her dönemde görülecek bu fitneci tavırları,
komplo ve ifsad hareketlerini uzun uzun üzerinde durarak mü'minlere haber
veriyor. Münafıkların şeytanî oyun ve hileleri için mü'minler uyarılarak, onlara
karşı uyanık olmaya çağrılıyor.

Bir kimsenin münafıklığına kesin
olarak hükmetmemiz her zaman mümkün olmamakla beraber, nifak alametlerini
taşıyan kimselere saygı ve sevgi göstermek, onları sırdaş ve dost kabul etmek
caiz değildir. Onlara liderlik, yöneticilik gibi görevler vermemiz, kurda kuzuyu
teslim etmekten daha az bir tehlike değildir. Onlara toplum içinde şahsî itibar
sahibi olmalarına zemin hazırlayacak ilgi ve teveccühden kaçınmak şarttır.
İzzet, şeref ve itibar sadece Allah'a, Rasülü'ne ve mü'minlere ait olduğu halde;
münafıkların kof ve yaldızlı varlıkları önünde küçülüp onları efendi, sayın
denilecek saygın mevkie getirenler, onları sevenler, beraber olanlar o zümreye
dahil olanlardır. Kişi sevdiği ile beraberdir.

Tavuklara, özgürce kümeslerini seçme
hakkı verilen tilkilerin rejimi diyebileceğimiz demokrasi yönetimlerinde,
kitleleri avlamak için münafıklar tarafından kurulmuş sihirbaz göz boyamaları ve
soytarı sahneleri iletişim kolaylıklarıyla her tarafa etki edebilmektedir.
Özellikle seçim zamanlarında veya iş başındaki aktörlerce sürekli olarak zavallı
kitleler kolayca avlanmakta, oyunlarla, hilelerle toplum uyuşturulmaktadır.
Münafıkların tek korkuları, maskelerinin düşmesi ve hileli oyunun iç yüzünün
anlaşılmasıdır. Bunun için de gerektiğinde ve gerektiği kadar, toplumun
inançlarını savunur gözükmekte ve müslüman rolüne girmeğe çalışmaktadırlar.
Politika, günümüzde nifakın en etkin alanlarından biridir. Düzen de her zaman
açık bir şekilde putçu değildir; bazen cahil kitleyi kandırabilmek için
gerektiğinde münafıkça tavırlara girebilmektedir. Zaman zaman sahnelenen
İslamizasyon oyunları, verilen tavizler, nifak düzenlerinin sırıtan
maskeleridir. Her biri  başarılı  birer  aktör  olan  münafıkların,  bazı 
cemaatleri bile cezbeden bu İslamcılık oyunu, cahil müslümanları yanıltmaktadır.
Bu oyunlar, diğer taraftan da İslam adına girişilen her türlü samimi ve ciddî
çalışmaları baltalamakta; dâvânın kara sevdalıları ve gerçek temsilcileri,
aldatılan çoğunluğun uyarılması için alternatif oluşturamamakla suçlanmaktadır.



"Mü'min, bir delikten iki defa ısırılmaz."
Müslümanlar, üç buçuk münafığın oyuncağı olmaya devam eden körler ve avanaklar
topluluğu değildir. İzzet ve itibarımıza tekrar kavuşabilmek için, bu dâvânın en
sinsi ve en tehlikeli düşmanları olan münafıkları tanımak ve onların oyununu
bozmak zorundayız. Müslümanların hâlâ birtakım canbazlık ve sahteliklere
kanıp şeytanların oyuncağı olmağa hakkı yoktur. Her şeyden evvel müslüman,
ferâset sahibidir. Herkesin ve her şeyin yerini en hassas şekilde tayin eden bu
manevî sezgi gücüne, yani ferâset ve basirete erdirecek Kur'an'a sarılmalıyız.



[1]    

 





[1] Ahmet
Kalkan, İslam Akaidi: 278. Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.