Fecir | Konular | Kitaplar

İslâm'da Nikâh İbâdeti

İslâm



İslâm'da Nikâh İbâdeti:

 
İslâm'a göre
nikâh, kadın ve erkek arasında yapılan çok önemli ve hayatî bir anlaşmadır. Bu
akitle beraber bir aile yuvası kurulur, eşler beraber yaşamaya başlar, eşlerde
bulunan pek çok özellik kaynaşır, yeni nesiller  bu yolla meydana gelir.
Ailedeki beraberlik, ne işyeri beraberliğine, ne okul arkadaşlığına, ne de asker
arkadaşlığına benzer. İki karşı cins hayatlarını, sevgilerini, varlıklarını,
eksik ve mükemmel yönlerini,  sahip oldukları güzellikleri, ellerindeki
imkânları, duygularını ve isteklerini paylaşırlar. Ortaklaşa bir aile yuvası
kurar, beraberce hayat sürdürürler, hem de yeni nesiller yetiştirirler.

Nikâh, yalnızca
neslin devamını sağlayan veya cinsel arzuları doyurup gideren bir olay değildir.
Nikâh bunlarla beraber daha önemli işlevi olan toplumsal bir kurum
oluşturmaktır. Nikâhta, insanlar için çok bereketli ve faydalı başka amaçlar da
vardır. İnsan, yaratılışı gereği yalnız yaşayamaz. Zâten "insan" kelimesi de
ünsiyet kuran, başkalarıyla beraber yaşayan anlamındadır. Her insanın
ana-babaya, aile kurumuna, sevgiye, ilgiye, konuşmaya, alış-veriş yapmaya, hatta
kimi zaman diğer insanlarla mücâdele etmeye ihtiyacı vardır. Kişi, bazı
insanların yardımına muhtaç olduğu gibi, hayatını ve duygularını başkalarıyla
bölüşmeye, hatta başkalarına yardım etme arzusuna bile ihtiyacı vardır. Bunun
ilk örneğini ailede buluyoruz.
İnsanların ön
önemli özelliklerinden birisi de organize olmalarıdır. Yani bir arada yaşayıp
toplum oluşturmalarıdır. Fertler aileleri, aileler kabileleri,
kabileler/sülâleler kavimleri, kavimler de insanlık ailesini meydana getirir. Bu
toplumların en küçük birimi ailedir. Kur'ân-ı Kerim'de insanların bir erkekle
bir kadından yaratıldığı, sonra da kabileler ve kavimler haline getirildikleri
açıklanmaktadır (49/Hucurât, 13).
Allah (c.c.),
evlenen eşler arasındaki sevgiyi ve birbirlerine olan merhameti "âyet" olarak
nitelemektedir: "Kaynaşmanız (sükûnete ve tatmine ermeniz) için
size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp da aranızda sevgi ve merhamet kılması da
O'nun âyetlerinden, (varlığı ve birliğinin) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi
düşünen bir kavim için âyetler/ibretler vardır." (30/Rûm, 21).
Öyleyse evlilikte öncelikli amaç nesil yetiştirmedir, yalnızca cinsel doyum
değildir. İnsanın rahat edebileceği, huzur duyabileceği bir ortama ihtiyacı
vardır. Aile içerisinde bu huzur ve rahatlığı kişi eşinde bulabilir. Kur'an bunu
"sükûnet" bulma diye tanımlıyor. Bu kelime hem huzuru, hem de bir yerde rahat
edip kalmayı ifade etmektedir.
Nikâh bu huzura
kapı açmaktadır. Bu huzur, yalnızca gece rahatı veya diğer maddî ihtiyaçların
karşılanması değildir. Bu aynı zamanda duyguların, arzuların, hedeflerin,
sevgilerin ve yeteneklerin paylaşılmasından, karşılıklı merhamet ahlâkının
işletilmesinden, başkası adına yapılan fedakârlıktan doğan bir huzurdur. İslâm
evlenmeyi yüceltiyor, tavsiye ediyor, evliliğin şartlarını ortaya koyuyor ama
bunu "nikâh" akdine bağlıyor. Yani evlilik mutlaka "ağır/kuvvetli bir akit olan"
(4/Nisâ, 21) nikâhla başlayabilir. Nikâh, evliliğe adım atmak ve bunu insanlara
duyurmak; aynı zamanda evlilik sorumluluğunu yüklenmektir. Çünkü yapılan evlilik
akdinde (anlaşmasında) evliliğe ait, aileye ilişkin görevleri yüklenme şartı
vardır.
İslâm, nikâh
dışı bütün beraberlikleri gayrı meşrû saymakta ve haram demektedir. Evlilik dışı
ilişkiler İslâm'a göre iffetsizlik ve hayâsızlıktır. Zinâ haram olduğu gibi,
zinâya götüren sebepler de haramdır. Nikâh olmaksızın evlilik öncesi cinsel
ilişkiler, dost hayatı (anlaşarak zinâ etmek); bir ihtiyacı karşılama değil,
nefsin/hevânın arzusuna uyup suç işlemektir. Şüphesiz Allah'a ve O'nun koyduğu
ölçülere inanan mü'minler, imanlı gençler bu noktada duyarlı olurlar.