Fecir | Konular | Kitaplar

Nişanlılık Döneminde Kıyılan Nikah.

Nişanlılık Döneminde Kıyılan Nikah



Nişanlılık Döneminde Kıyılan Nikah

 
Soru: Nişanlı çiftlerin
haram istemeksizin bir araya gelerek konuşabilmeleri ve gezebilmeleri için
kıyılan dini nikahın, dini ölçülerimize göre geçerliliği nedir? Nişanlılıkla
birlikte kıyılan dini nikah, nişanlıların cinsel arzu ve eylemlerine meşruiyet
kazandırır mı?
Cevap: Nişanlı çiftler
arasında kıyılan nikah, tam bir nikahtır. Bununla nişanlılık dönemi biter,
evlilik dönemi başlar.
Yalnız kaç-göçün önlenmesi ve
nişanlı çiftlerin haram işlemeksizin bir araya gelerek konuşabilmeleri ve
gezebilmeleri için kıyılan ayrı bir nikah çeşidi yoktur. Bir tek nikah vardır ve
o nikah kıyılınca evlilik dönemi başlar. Artık kızla erkek birer nişanlı çift
değil, evli çift olmuş olurlar.
Bu nikahtan sonra erkek
karısını kendi evine götürme hakkını elde eder. Kadın, kocasının evine gitmemek
için, yalnızca mehr-i muaccelinin (yani peşin olarak ödenmesi şart koşulan
mehrin) ödenmemiş olmasını engel gösterebilir. Bundan başka hiçbir şey ileri
sürülemez. Çeyiz bitmedi, nişan töreni ya da düğün töreni yapılacak gibi
engeller ileri sürülemez. Eğer düğün yapılacaksa derhal yapılır ve koca karısını
evine götürür.
Mehir, bilindiği gibi erkeğin
karısına vermek zorunda olduğu bir maldır. Tarafların anlaşmasına ya da örfe
göre bir kısmı peşin bir kısmı da daha sonra ödenebilir. Tamamının peşin olması
veya tamamının daha sonra ödenmesi şartını koşmak da caizdir. Nikah sırasında
mehrin tamamının veya bir kısmının peşin olması şartı getirilmişse kadın,
kocasına teslim olmak için bu şartın yerine getirilmesini isteyebilir. Bu şart
yerine gelince kadının ileri sürecek bir şeyi kalmaz. Kadının babası, kardeşleri
ya da ailesinden her hangi bir ferdin bir şart ileri sürme hakkı yoktur.
Genellikle düğünlerin geciktirilmesi taraflar arasında bir çok sürtüşme ve
anlaşmazlıkların sebebi olur. Bu geciktirmeye kız ve oğlan değil çoğunlukla
nikahtan sonra hiçbir yetkisi kalmayan kız ve oğlan tarafları sebep olurlar.
Onlar bu davranışlarıyla günahkar olurlar.
Kocasının evine gelmek
istemeyen bir kadın babasının veya kendisinin evinde kocası ile buluşabilir.
Bundan kaçınırsa naşize olmuş yani kocasına itaatsizlik etmiş olur.
Eğer erkek eşini kendi evine
götürmek istemiyorsa bu durumda karısının nafakasını ödemesi gerekir. Nikah
kıyılmış ama henüz düğün yapılmamış olması bunu engellemez. Çünkü nikahla düğün
bir arada olur.
Bu nikahtan sonra evliliğin
bozulması halinde tamamen boşanma ile ilgili hükümler geçerli olur.
Nişanlılık konusundaki
uygulamalarda büyük yanlışlıklar yapılmaktadır. Nişan, ilerisinde evlenmek üzere
verilen sözden ve yapılan bazı törenlerden ibarettir. Bu dönemde taraflar
birbirini iyice tanıma fırsatı elde ederler. Birbirleri hakkında tam bir kanaate
sahip olduktan sonra hemen nikah kıyıp düğünü yapmalıdır. Nikah, evliliğin
fiilen gerçekleşmesi demektir. Bundan sonra evlilikle ilgili bütün haklar ve
sorumluluklar başlar. Nikahtan sonra tarafların birbirini nişanlı kabul
etmelerine imkan yoktur. Öyleyse bu konuda çok dikkatli davranmalı nikahı düğün
sırasında kıymalı ve düğünü asla geciktirmemelidir.[1]

 




[1]
Bakınız Ömer Nasuhi BİLMEN, Hukuki İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu,
c.II, s. 12, 14, 33, 477, 480, İstanbul 1985. Ömer Nasuhi BİLMEN hocamız,
rahmetullahi aleyh'in belirttiğine göre Maliki ve Şafiî mezhepleri, yalnız
kaç-göçü önlemek, ama erkeğin karısını evine götürememesi ve onunla cinsi
ilişkide bulunamaması gibi şartlarla kıyılan nikah sahih bir nikah değildir,
görüşündedir. Abdulaziz Bayındır, Altınoluk Dergisi, 1989 Mart, Sayı: 37,
Sayfa: 35.