Fecir | Konular | Kitaplar

2) Mehr-i Misil

2



2) Mehr-i Misil:

 
Kadının emsâline göre takdir
edilen mehirdir. Kadın, şu durumlarda mehr-i misle hak kazanır:
a) Nikâh akdinde mehrin
zikredilmemiş olması halinde mehr-i misil gerekir. Mehrin zikredilmemesi, akdin
fesâdını gerektirmez. Çünkü nikâh, evlenecek olan çiftlerin icab-kabûlüyle tamam
olur. Mehir ise nikâhın rüknü değildir ve bundan dolayı nikâh akdinin icrâsı ve
sıhhati, mehrin zikredilmesine bağlı değildir. Mehir zikredilmediği halde koca
vefat ederse karısı mehr-i mislini terikeden alır, kadın vefat ederse vârisleri
kocadan mehri misli alırlar.
b) Mehrin, tâyin edilmiş
olmakla birlikte, mehir hakkında bilgisizliğin fazla olması (el-Cehâletü'l-fahişe)
veya gayr-ı mütekavvim bir mal olarak tâyin edilmesi halinde mehr-i misil
gerekir. Mehrin ev, araba, hayvan, elbise vb. şekilde mutlak olarak zikredilmesi
halinde fâhiş cehâletten sözedilir ve bu durumda mehr-i misil gerekir. Çünkü bu
cins isimler farklı vasıflarda ve değerlerde olabileceğinden anlaşmazlık ve
çekişmeye götürür. Meselâ, mutlak olarak ev denildiğinde evin müstakil, büyük
veya küçük olması, manzarası vb. gibi problemleri beraberinde getirebilir. Bunun
yanında şeriatın domuz, içki gibi mütekavvim mal kabul etmediği şeylerin mehir
olarak tâyini halinde bunlar geçersizdir ve mehr-i misil tahakkuk eder.
c) Taraflar arasında
mehri ortadan kaldırma konusunda bir anlaşma varsa yine mehr-i misil gerekir.
Mehir, şâriin nikâh akdinde uyulmasını emrettiği hükümdür. Bundan dolayı
tarafların mehri kaldırma yetkisi yoktur. Eğer akde bitişik bir şartla onu
kaldırmaya teşebbüs ederlerse bu şart fâsiddir. Bu durumda akit sahih ve şart
geçersiz olur. Bunun en önemli misâlini şigar evliliği oluşturmaktadır. Şigar
evliliği iki kadının mehir zikredilmeksizin birbirine karşılık olmak üzere iki
erkekle evlendirilmesidir. Burada nikâh akdi geçerli fakat şart geçersizdir ve
mehir zikredilmediğinden mehr-i misil gerekir. Şigar evliliği, Ahmed bin Hanbel,
İmam Mâlik ve İmam Şâfiî'ye göre fâsiddir (Kâsânî, Bedâyîus-Sanâyi, Kahire
1327-28/1910, II, 282-283; Molla Hüsrev, Dürerü'l-Hukkâm Şerhu Gureril-Ahkâm,
İstanbul 1979, I, 342; el-Fetâva'l-Hindiyye, Bulak 1315, I, 309-311; M. Ebû
Zehre, el-Ahvâluş-şahsiyye, Kahire 1368/1948, s. 182-183; Bilmen, Istılâhât-ı
Fıkhiyye Kamusu, İstanbul 1985, II, 6, 119-120, 140-142).
d) Mehrin zikredilip
zikredilmediği konusunda karı-koca arasında ihtilâf ortaya çıkarsa mehr-i misil
gerekir. Ancak hangisi delil getirirse kabul olunur. Delil getiremezlerse mehir
zikredilmedi (münkir) diyenden yemin istenir. Yeminden kaçınırsa (nükul), mehrin
zikredildiğini söyleyenin dâvâsı sâbit olur. Yemin ederse mehr-i misil gerekir
(Molla Hüsrev, a.g.e., I, 347).