Fecir | Konular | Kitaplar

56) Mehafetullah

56

56)
Mehafetullah:

Allah korkusu. Korku, gelecekte hoşlanmadığı bir şeyle karşılaşma düşüncesiyle
kalbin endişeye düşüp üzülmesi demektir. İleride meydana gelecek tehlike
sebeplerini bilmek, kalbin yanıp üzülmesine sebep olur. Allah korkusu da
böyledir. İnsan, Allah'ın zat ve sıfatlarını bildiği ve onun bütün alemi
dilediği anda helak edip kimsenin O'na mani' olamayacağını idrak ettiği için
O'ndan korkar. Bir de fazla isyana dalması sebebiyle O'nun vereceği cezayı
düşünerek O'ndan korkar. Bazan hem O'nun azametini, hem de ikabını düşünerek her
ikisi sebebiyle O'ndan korkar. Kendi kusurlarını tanıdığı ve Allah Teala'nın
azamet sahibi olması hasebebiyle kendi yaptığından sorumlu olmayacağını bildiği
nisbette, O'na karşı korkusu çoğalır. Allah'tan en çok korkan, O'nu en çok
bilendir. Bunun için Hz. Peygamber (s.a.v.) "Ben Allah'tan en çok
korkanınızım." buyurmuştur. Bu konu ile ilgili olarak Kur'an'da:
"Allah'tan kulları içinde en çok alimler korkar." (el-Fatır: 35/28)
buyurulmuştur. Rablarına, henüz onun huzuruna varmadan, gıyabında haşyet, korku
ve saygı besleyen, Peygamber'in (s.a.v.) uyarmasından istifade ederek Allah'a
isyandan temizlenip korunanlar, O'nu kemaliyle bilen ilim ehlidir. Hz. Muhammed
(s.a.v.) de beşir: müjdeleyici ve nezir: korkutucu sıfatıyla insanlığa
gönderilmiştir.[1]

Peygamber (s.a.v.) insanları Allah'ın sonsuz rahmetiyle müjdelerken, beri
taraftan, O'na isyan edenleri elem verici bir azap ve can yakıcı bir ateş ile de
korkutmuştur. Kulun Allah'tan korkması, sadece büyük bir tehlikeden duyulan
korku gibi olmayıp, bununla birlikte, Allah'a karşı bir saygının da ifadesidir.
Nitekim; "Namazlarında korku ve saygılı olanlar… kurtuluşa ermişlerdir."
(el-Mü'minun: 23/1-2) buyurulmuştur. Korkan, korktuğundan kaçar. Ancak Allah'tan
korkan O'na yaklaşır ve O'nun lütfuna mazhar olur.

"Allah katında ikrama en layık olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır."
(el-Hucurat: 49/13)

Allah'tan korkma, O'nun emirlerine itaati ve yasaklarından da kaçınmayı
gerektiriyor. Kullarına karşı daima lütufkâr olan Allah, ibadetleri ibadetleri
onların cehennem azabından kurtulmaları ve Cennet nimetlerine kavuşmaları için
bir sebep kılmıştır. Sebeplere sarılmak, neticelere razı olmak demektir. Dünyaya
ait korkular devamlı değildir, geçicidir. Çünkü hiçbir tehlike, Allah'ın azabı
kadar şiddetli değildir. Bunun için Allah: "Öyle ise siz onlardan değil,
benden korkun, eğer gerçek mü'minler iseniz." (Al-i İmran: 3/175)
buyurmuştur.

Allah korkusu, her türlü hayırlı işlere vesiledir. Hikmetin başı Allah
korkusudur. Bu korku kişiyi Allah'ın emirlerine isyandan alıkoyduğu için Allah
ona mükafat olarak iki Cennet vaadetmiştir.[2]

Allah korkusu Kur'an'da "havf", "haşyet", "takva" kelimeleriyle ifade
edilmektedir.

"Öyle taşlar var ki Allah korkusundan (yere) düşer."
(el-Bakara: 2/74)

"Biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, Allah korkusundan onu, baş eğmiş, parça
parça olmuş görürdün." (Haşr: 59/21)

"…Rabbı dağa tecelli edince, onu darmadağın etti…"
(el-A'raf: 7/143)

Ayetleri, cansız varlıkların bile Allah'ın azamet ve haşyetinden –korkusundan-
parçalandıklarını ifade etmektedir. Korkunun meyvesi takvadır. Korunma ve
sakınma anlamında olan bu kelime, Kur'an ıstılahında Allah'ın emirlerine karşı
gelmekten sakınma manasındadır. Takva sahibi olan kişiye "muttaki" denir.
Muttakiler gayba inanan, namazı dürüstçe kılan, Allah'ın verdiği rızıklardan
Allah yolunda harcayan, Hz. Muhammed'e ve O'ndan evvelki peygamberlere Allah
tarafından nazil olan ayetlere inanan ve ahiret hayatının varlığını kesinlikle
kabul eden kimselerdir.[3]
Genel olarak bu sıfatlarla anılan muttakiler, Kur'an'da üç kısımda mütalaa
edilir:

1) Cehennemin ebedi azabından korunmak
için küfür ve şirki bırakıp kamil bir iman ile iman edenler.

"… Allah da elçisine ve mü'minlere huzur ve güveni indirdi; onları takva
kelimesine bağladı…" (el-Fetih: 48/26)

Tirmizi, Darekutni ve Abdullah İbn Ahmed Ubeyy İbn Ka'b'dan aldıkları rivayete
göre ayette geçen "kelime-i takva"dan maksat "la ilahe illallah" tevhid
kelimesidir. Bu kelimeyi söylemek ve inanmak mü'min olmanın ilk şartıdır. Allah
ise mü'minleri Cehennem'de ebedi olarak bırakmaz, belki takdir edilen cezasını
çektikten sonra lutfen cehennemden çıkarır, Cennete gönderir. Böylece iman
ederek takvanın birinci mertebesinde olan, bu iman ile kendisini Cehennem'de
ebedi olarak kalmaktan korumuştur.

2) İmandan sonra büyük ve küçük
günahlardan sakınıp Allah'ın emirlerini yerine getirmekle takvanın ikinci
derecesini elde edenler. İslam'da en meşhur olan takva da budur.

"(O) ülkelerin halkı inanıp (Allah'ın azabından) korunsalardı, elbette
üzerlerine gökten ve yerden bolluklar açardık…"
(el-A'raf: 7/96)

3) Kalbini, Allah'tan başka meşgul edecek
her şeyden uzaklaştırıp, bütün mevcudiyeti ile Allah'a yönelen mü'minler.

"Ey inananlar, Allah'tan, O'na yaraşır biçimde korkun ve ancak müslümanlar
olarak ölün." (Al-i İmran: 3/102)

Takvanın bu derecesi en üst derecedir.

"İnanıp iyi işler yapanlara bundan böyle (Allah'a karşı gelmekten) korundukları
ve inanıp iyi işler yaptıkları sonra (yasaklardan) sakınıp (onların yasaklığına)
inandıkları ve yine korunup iyilik ettikleri taktirde."
(el-Maide: 5/93)
Bu
ayet takvanın her üç derecesini de içine almaktadır. Allah, kendisinden korkarak
isyan etmekten sakınanları başarıya ulaştırır.

"Allah'tan korkun ki başarıya eresiniz."
(Al-i İmran: 3/200)

Takva, insana iyi ile kötüyü ayırt etme anlayışı[4]
dünya ve ahiret sıkıntılarından kurtuluş ve umulmadık yerlerden rızık celbeder.[5]
Allah korkusunun bir başka tezahürü de, "Mü'minler o kimselerdir ki, Allah
anıldığı zaman yürekleri ürperir…" (el-Enfal: 8/2) ayetinin işaret ettiği
gibi, Allah'ın anıldığı yerde mü'minin kalbinin titremesidir. Peygamber'e,
"İnsanların en hayırlısı kimdir?" diye sorulunca:

"En çok Allah'dan korkanlardır."
buyurmuştur. Mü'min, gücü yettiğince Allah'a isyandan sakınmalı ve O'ndan
korkmalıdır.[6]


[1]
2/19; 34/28; 35/24; 41/4.

[2]
er-Rahman: 55/46.

[3]
el-Bakara: 2/2-5.

[4]
el-Enfal: 8/29.

[5]
et-Talak: 65/3.

[6]
et-Teğabun: 64/16. Cengiz Yağcı, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/119-120.