Fecir | Konular | Kitaplar

Evlenme, Evlilik.

Evlenme



Evlenme, Evlilik
 
Bir erkekle bir kadın arasında
Allah'ın koyduğu prensipler çerçevesinde akdedilen muameleye evlenme denir.
İslâm nazarında bir ibadet kabul edilen evlilik ile ilgili olarak, İslâm
Hukuku'na dair yazılan kitaplardan bazısında; "Bizim için Hz. Adem'den bu güne
kadar, meşrû olarak devam ede gelen ve Cennette de devam edecek olan iki şey
vardır; bunlar, evlenme ve imandır (İbn Âbidin, III/3) şeklinde
kaydedilmektedir.
Evlenmenin yani nikâhın çeşitli
sebepleri vardır. Nikâhtaki şer'î, akli ve tabii sebeplerin başka bir şer'î
hükümde bu şekilde bir arada toplandığı az görülmüştür. Evlenmenin şer'î
delilleri, Kur'an-ı Kerîm, hadisler ve ümmetin icmâı ile sâbittir.
Kur'an-ı Kerîm'den evlenmenin
meşrûluğuna şu âyetler delildir;
"Size helâl olan kadınlardan
ikişer, üçer, dörder adet nikâh edin" (4/Nisâ, 12);
"Sizden bekârları ve
kölelerinizle câriyelerinizden sâlih olanları nikâh edin. Eğer fakir olurlarsa
Allah onları Fazl ve keremiyle zengin kılar. Allah vâsi'dir, âlimdir"
(24/Nûr, 32).
Cihad ve evlilik İslâm'ın
insanın hayatına hâkim olmasının nedenlerinden biridir. Evlenmede ise bunların
her ikisi de mevcuttur. Bu nedenle "Evlilikle meşgul olmak kendini nâfile
ibadetlere vermekten daha faziletlidir. Çünkü evlilikte nefsi haramdan koruma ve
çocuk yetiştirme gibi önemli hususlar vardır" (İbn-i Âbidin, III/3) kanâatine
varılmıştır.
İslâm şerîatının temel
esaslarından biri de evliliğin fıtrî bir olgu olduğudur. İslâm dini ruhbâniyetle
(dünyadan elini eteğini keserek yalnız başına yaşama, evlenmeme); insanın
yaratılışı ile çatıştığı, onun nefsi isteklerini ve karakterine ters düştüğü
için savaşmaktadır. Beyhakî ve Taberanî'nin rivâyet ettikleri bir hadiste Hz.
Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurur: "Evlenmeye gücü yetip de evlenmeyen benden
(benim ümmetimden) değildir.'' Bu hadis-i şerifte de görüldüğü gibi İslâm
kişiyi, sırf Allah'a yaklaşmak, ruhbanlıkta bulunmak ve ibadet edeyim diye bir
köşeye çekilmekten alıkoymaktadır.
Allah Rasûlü'nün hayatını göz
önüne aldığımızda onun, toplumun fertlerini kontrol altında bulundurmak, insanın
nefsini düzeltmek hususunda ne denli titizlik gösterdiğini açıkça görürüz. Onun
bu konuda titizlik göstermesinin temelinde, insan gerçeğinin anlaşılması ve onun
arzu ve isteklerine cevap verme duygusunun yattığını görürüz. Öyle ise evlilik
vb. İslâmî prensipler sayesinde toplumun hiçbir ferdi yaratılışının ötesine
geçemeyecek, gücü ve imkanının dışında gayret sarf edemeyecek; tam aksine orta
yolda, sağa sola sapmadan yürüyecektir.
Evlilik konusunda Rasûlullah
(s.a.s.)'ın şu davranışı, insanın nefsi duygularına gem vurması ve insan
hakikatine ne denli vâkıf olduğunun en büyük delillerinden kabul edilir; şöyle
ki: Buhâri ve Müslim'in Enes (r.a.)'den rivâyet ettikleri bir hadiste şunları
görmekteyiz: Üç heyet, Rasûlullah'ın yanına gelerek, onun ibâdetini sordular.
Kendilerine Allah Rasûlü'nün ibâdeti hakkında bilgi verilince, -Onun ibadetini
az bulacaklar ki şöyle dediler: "Rasûlullah ile biz bir olabilir miyiz! Onun
geçmişteki ve gelecekteki günâhlârı bağışlanmıştır. İçlerinden biri tüm geceyi
namaz kılmakla geçireceğini, diğeri devamlı oruç tutacağını ve üçüncüsü de
kadınlara yaklaşmayacağını ifade ettiler." Daha sonra Rasûlullah (s.a.s.) bu
durumu öğrenince onları çağırıp şöyle buyurdu:
"Allah'a yemin olsun ki ben
sizin Allah'tan en çok korkanınız ve O'ndan en fazla sakınanızım; fakat zaman
zaman oruç tutar ve iftar ederim; namaz kılar ve uzanıp yatarak istirahatte
bulunurum; kadınlarla da evlenirim. Benim sünnetimden yüz çeviren benden (benim
ümmetimden) değildir" (Buhârî, Nikâh, 1; Müslim, Sıyâm 74, 79).
Evlilik sosyal bir maslahatı
beraberinde getirir. Evliliğin genel yararları yanında bir de sosyal yararları
vardır. Bu yararların basında insan varlığının korunması gelmektedir. Zira
evlilik sayesinde, insan neslinin devam etmesi ve çoğalması, nesillerin
birbirini izlemesi ve böylelikle Allah'ın insanı yeryüzüne mirasçı kılması söz
konusudur. Evliliğin insan üzerindeki sosyal, ahlâkı ve bedensel yararlarını
inkâr etmek mümkün değildir. Kur'an-ı Kerim bu sosyal hikmete parmak basarak
şöyle demektedir:
"Allah size kendi
nefislerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar
yarattı..." (16/Nahl, 72).
Evliliğin diğer önemli
yararlarından biri de, nesebin korunmasıdır. Meşrû evliliğin bir an için
yokluğunu düşünürsek toplumların nesepsiz ve hiçbir fazilete sahip olmayan
çocuklarla ne denli sıkıntılara girdiklerini hemen görürüz. Evliliğin sağladığı
yararlardan biri de toplumun ahlâkı çözülme ve bozukluktan beri kalmasıdır.
Evlilik sayesinde kişiler sosyal bozukluklardan emin kalırlar. Hz. Peygamber
(s.a.s.), evliliğin sağladığı yararları, bir grup gence hitapları sırasında
şöyle dile getirmişlerdir; "Ey gençler, sizden evlenmeye gücü yeten kimse
hemen evlensin; zira evlilik gözü haramdan en iyi koruyan ve tenasül uzvunun en
sağlam kalesidir. Evlenmeye imkânı olmayan ise oruç tutsun; zira oruç şehveti
kırmaktadır..." (Buhârî, Savm, 1, Nikâh, 2, 3; Müslim, Nikâh 1, 3; Ebû Dâvûd
Nikâh, 1, İbn Mâce, Nikâh, 1). Yine evliliğin faydaları arasında toplumun
hastalıklardan uzak kalmasını, kişinin rûhî ve nefsi bir rahatlığa kavuşmasını
zikredebiliriz. Bu tedbirler sayesinde toplumun fertleri zinânın bir sonucu
olarak ortaya çıkacak olan bulaşıcı hastalıklardan kurtulmuş; hayâsızlığın
yayılması önlenmiş ve harama giden yollar kapanmış olur.
"Kaynaşmanız için size kendi
cinsinizden eşler yaratıp da aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O'nun
varlığının delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler
vardır." (21/Rûm, 21).
Allah (c.c.), evlilikte
müslümanın kimi tercih edeceğini açıklamıştır:
"(Ey Müminler,) iman
etmedikçe müşrik kadınlarla evlenmeyin. Mümin bir cariye, hoşunuza gitse bile
müşrik bir kadından hayırlıdır. (Mü 'min kadınları) iman etmedikçe müşrik
erkeklerle evlendirmeyin. Mümin bir köle, hoşunuza gitse bile (hür) bir
müşrikten hayırlıdır. Bunlar (sizi) cehenneme çağırırlar; Allah ise, izniyle,
cennete ve mağfirete dâvet ediyor. İşte, Allah, düşünüp ibret alsınlar diye,
ayetlerini insanlara böyle açıklar " (2/Bakara, 221).
Hz. Peygamber de Buhârî ve
Müslim tarafından nakledilen bir hadisinde, bir kadınla ancak dört meziyeti
dolayısıyla evlenildiğine işaret ederek, bunların; kadının malı, soyu-sopu
güzelliği ve bir de dini olduğunu belirtmiş, sonra da, "sen kadının dindar
olanını al" buyurmuştur (Buhârî, VI/123; Müslim, II/1086). İbn Mâce
tarafından nakledilen bir hadisinde ise şöyle demiştir:
"Kadınlarla güzellikleri
dolayısıyla evlenmeyin; olabilir ki, güzellikleri onları kötülüğe sevkeder.
Malları dolayısıyla da evlenmeyin; olabilir ki malları da onları size karşı
isyâna sevkeder. Fakat onlarla dinleri dolayısıyla evlenin. Dindar olan siyahi
bir câriye, diğerlerinden üstündür" (İbn Mâce, Sünen, I/572).[1]

 

 



[1]
Dursun Ali Türkmen, Şâmil İslâm Ansiklopedisi, c. 2, s. 128-129.