Fecir | Konular | Kitaplar

Nişan, Nişanlanma.

Nişan

Nişan, Nişanlanma

Evlenme isteği üzerine verilen
söz ile yapılan akit ve merasimlere nişan denir. Nişan merâsimi nikâh sayılmaz.
Evlenecek kadınla erkeğin birbirini daha iyi tanımaları, eksiklerin
tamamlanması, öğrenim ve askerlik gibi bir kısım engellerin aşılması, resmî bazı
formalitelerin tamamlanması, belli bir zaman tahsisini gerekli kılar. Yani söz
kesilir kesilmez, hemen nikâh akdi yapmak çoğu zaman mümkün olmaz. İşte, sözle
nikâh arasında geçen bu döneme "sözlülük veya nişanlılık" denir. Arapçada
"hutbe" kelimesiyle ifade edilen bu müessese, sözlükte; kız istemek, söz vermek,
söz kesmek ve nişanlanmak anlamlarına gelir.
İslâm'da, ömür boyu beraber
yaşayacak olan eşlerin, evliliğe karar vermeden önce gereken tedbirleri alması,
iyi düşünmesi gerekmiş ve bunun için de evleneceklerin görüşmesi âdet hâline
gelmiştir. Ancak nişanlıların nikâhtan önce birbirlerine haram olduklarından
dolayı birbirlerinin vücutlarına dokunmaları, samimî ilişkileri câiz değildir.
Evlenecek eşlerin daha önceden birbirlerini görmeleri mümkün ve câizdir.
Bakılacak yerler ellerle, yüz ve ayaklardır. Muğîre (r.a.) bir kadınla evlenmek
istemiş, Hz. Peygamber (s.a.s.) kendisine: "O kadına bak, çünkü bakmak
yıldızınızın barışması için daha uygundur" buyurmuştur (Tirmizî, Nikâh, 5).
Yine Allah'ın Elçisi, Ensar kadınlarından biriyle evlenmek isteyen bir sahâbiye;
"Git ve ona bak, zira Ensar kadınlarının gözlerinde bazı göz kusurları
bulunabilir" (Müslim, Mesâi)
İslâm dini dünürcülük safhası
ile ilgili bazı düzenleyici hükümler getirmiştir. Bu yüzden, kadın, dünürcülere
müsbet cevap vermiş, söz kesilmiş, nişan yapılmışsa, artık bu kadına bir başka
erkek dünür gönderemez. Hz. Peygamber (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Sizden biriniz din kardeşinin dünürlüğü üzerine dünürlük göndermesin. Ta dünür
gönderen ondan önce vazgeçinceye yahut kendisine izin verinceye kadar" (Buhârî,
Nikâh, 45). Teklif kadın tarafından reddedilmişse, bu takdirde ikinci bir isteme
câizdir. İlk teklif sahibi, ikincisine izin vermişse, bu takdirde ikinci teklif
serbesttir.
İslâm hukuku, nişanlıları
evlenmeye mecbur etmemiştir. Ancak meşrû bir sebep olmaksızın nişanı bozmak
mekruh veya haram sayılmıştır. Nişanın bozulması halinde, daha önce mehir
verilmiş ise, bunun iâdesi gerekir. Nişanlıların birbirlerine verdikleri
hediyelere gelince... Bu konuda hîbeden dönme hükümleri uygulanarak, bunlar
mevcutsa aynen iade edilir. Kullanılmış ve artık mevcut değilse bir şey
gerekmez. Şâfiîlere göre, hediyeler duruyorsa aynen, kullanılmış ve yok olmuşsa
bedeli bakımından iade edilirler. Mâlikîlere göre ise, nişanlanma ve evlenme örf
ve âdetin çok rol oynadığı bir saha olduğu için, hediyeler konusunda o beldenin
örfüne uyulur. Örf kaidesi yoksa ve nişanı erkek bozmuş olursa, kadın verilen
hediyeleri iâde etmek zorunda değildir.[1]



[1]
Şamil İslâm Ansiklopedisi, c. 5, s. 111.