Fecir | Konular | Kitaplar

Kur'ân-ı Kerim'de Oruç.

Kur




Kur'ân-ı Kerim'de
Oruç

 
Oruç anlamında "savm/sıyâm
kelimesi ve türevleri, Kur'ân-ı Kerim'de 14 yerde geçer.[1]
"Ramazan" kelimesi de, Kur'ân-ı Kerim'de 1 yerde geçer.[2] 

"Ey iman edenler! Oruç
sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.
Umulur ki korunursunuz (takvâ sahibi olursunuz)." (Bakara: 2/183)
 "Oruç, size sayılı günler
olarak yazıldı. Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa, tutamadığı günler kadar
diğer günlerde oruç tutar. İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi
devamlı mâzereti olup da oruç tutmağa güçleri yetmeyenlere fidye gerekir. Fidye,
bir fakir doyumu miktarıdır. Bunun dışında, kim gönüllü bir hayır yaparsa, bu
kendisi için daha iyidir. Eğer gerçekleri anlıyorsanız, her güçlüğe rağmen oruç
tutmanız sizin için daha hayırlıdır." (Bakara: 2/184)
"Ramazan ayı, insanlara yol
gösterici, doğrunun ve hidâyeti/doğruyu eğriden ayırmanın (furkanın) açık
delilleri olarak kendisinde Kur'an indirilen aydır. Sizden her kim hilâli
(Ramazan ayının ilk hilâlini) görürse oruç tutsun (oruca başlasın). Kim o anda
hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah
size kolaylık ister, zorluk dilemez. O, sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu
gösterdiği için Allah'ı ta'zim etmenizi ister. Umulur ki, şükredersiniz. "
(Bakara: 2/185)
"Oruç gecesinde
kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz
de onlar için birer elbise gibisiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi
bildi ve tevbenizi kabul etti, sizi bağışladı. Şimdi (ve bundan sonra Ramazan
gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını isteyin
(arayın). Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden ayırt edilinceye
kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde ibâdete
çekilmiş olduğunuz (i'tikâf yaptığınız) anlarda, kadınlara hiç yaklaşmayın.
Bunlar, Allah'ın yasak sınırlarıdır. Bu sınırları aşmayın. İşte böylece Allah
âyetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar." (Bakara: 2/187)
"Sana, yeni doğan hilâl
şeklindeki ayları sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ve özellikle hac için vakit
ölçüleridir..." (Bakara: 2/189)
"Haccı ve umreyi Allah için
tamamlayın. Eğer (elde olmayan bir sebeple) bunlardan alıkonursanız, kolayınıza
gelen kurbanı gönderin. Kurban yerine varıncaya kadar, başlarınızı tıraş
etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından gelen bir rahatsızlığı varsa
oruç ya da sadaka veya kurban olmak üzere fidye vermesi gerekir. Emin olduğunuz
vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir
kurban kesmek gerekir. Kurban kesemeyen kimse hac günlerinde üç, memleketine
döndüğü zaman yedi olmak üzere oruç tutar ki hepsi tam on gündür. Bu
söylenenler, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah'tan
korkun. Biliniz ki Allah'ın vereceği cezâ ağırdır." (Bakara: 2/196)  

"(Allah'la cennet karşılığı
alışveriş yapanlar,) Tevbe edenler, ibâdet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar
(sâihûn), rukû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve
Allah'ın sınırlarını koruyanlardır. O mü'minleri (cennetle) müjdele." (Tevbe:
9/112)[3]

"Müslüman erkek ve müslüman
kadınlar, ... oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar... Allah, bunlar için
bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır." (Ahzâb: 33/55)

 



[1]
Bakara: 2/183, 184, 185, 187, 187, 196, 196; Nisâ: 4/92; Mâide: 5/89, 95;
Meryem: 19/26; Ahzâb: 33/35; Mücâdele: 58/4.



[2]
Bakara: 2/185.



[3]
Âyette geçen "es-sâihûn" oruç tutanlar olduğu gibi, cihad edenler ve
yeryüzünde Allah'ın kudretini, güzel eserlerini ve ibret alınacak şeyleri
görmek, bilgi kazanmak veya gönlünce ibâdet ve tâatını yapabilmek için
seyahat edenler mânâsını da ifâde etmektedir.