Fecir | Konular | Kitaplar

Hadis-i Şeriflerde Oruç ve Fazîleti

Hadis




Hadis-i Şeriflerde
Oruç ve Fazîleti
 
"Âdemoğlunun her ameli
katlanır. (Zira Cenâb-ı Hakk'ın bu husustaki sünneti şudur:) Hayır ameller en az
on misliyle yazılır, bu yedi yüz misline kadar çıkar. Allah Teâlâ (bir hadis-i
kudsîde) şöyle buyurmuştur: ‘Oruç başkadır. Çünkü o sırf Benim içindir, onun
mükâfatını da  (dilediğim gibi) Ben vereceğim. Kulum Benim için şehvetini,
yiyeceğini terketti. Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki
sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından
çıkan koku, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur. Oruç kalkandır/perdedir.
Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, bağırıp çağırmasın.
Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa ‘ben oruçluyum!'
desin (ve ona bulaşmasın)."[1]

"Cennette Reyyân denilen bir
kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdilermi artık kapanır,
kimse oradan giremez."[2]

"Kim Allah Teâlâ yolunda (cihad
ederken) bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği semâ ile arz
arasını tutan bir hendek kılar."[3]

"Allah yolunda bir gün oruç
tutan kimseyi Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden
yetmiş yıl uzak tutar."[4]

"... Oruç sabrın
yarısıdır..."[5]

"Oruç bir kalkandır."[6]

"Şüphesiz oruç, kulun
kendisiyle cehennemden korunduğu bir kalkandır. (Allah Teâlâ) 'o (oruç), Benim
içindir ve onun karşılığını Ben vereceğim' (buyurdu)."[7]

"Oruçlu için, birisi iftar
ettiği vakit, öteki Rabbi ile karşılaştığı vakit olmak üzere iki sevinç vardır."[8]

 "Her bir iyilik için on
mislinden yedi yüz misline kadar karşılık olabilir; fakat oruç başkadır. Çünkü
oruç Benim içindir ve onun ecrini Ben vereceğim."[9]

"Oruçla Kur'an kıyâmet
gününde kula şefaat edeceklerdir. Şöyle ki: Oruç: 'Ey Rabbim! Ben onu gündüzleri
yemekten ve şehvetlerinden men ettim, onun için beni, onun hakkında şefaatçi
kıl' diyecek; Kur'an da: 'Ben onu geceleri uykusuz bıraktım, beni de onun
hakkında şefaatçi kıl' diyecek. Böylece ikisi de (o kula) şefaat edeceklerdir."[10]

"Kim fazîletine inanarak ve
karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları
bağışlanır."[11]
"Ramazan ayı girdiğinde
cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır/zincire
vurulur." (Buhârî, Savm 5, Bed'u'l-Halk 11; Müslim, Sıyâm 1, 2, 4, 5; Nesâî,
Sıyâm 5)
"Kim bir oruçluya iftar
ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple
oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz." (Tirmizî, Savm 82, hadis no:
807; İbn Mâce, Sıyâm 45, Hadis no: 1746)
Ebû Ümâme (r.a.) anlatıyor: "Ey
Allah'ın Rasûlü, dedim, bana öyle bir amel emret ki (yaptığım takdirde) Allah
beni mükâfatlandırsın." Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Sana, orucu
tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur." (Nesâî, Sıyâm 43 -4, 165-)
"Kim oruçlu olduğu halde
unutur ve yerse veya içerse orucunu tamamlasın. Çünkü ona Allah yedirip
içirmiştir." (Buhârî, Savm 26, Eymân 15; Müslim, Sıyâm 171, Hadis no: 1155;
Tirmizî, Savm 26, Hadis no: 721; Ebû Dâvud, Savm 39, Hadis no: 2398)
"Kim orucu fecirden önce
niyetle (kesin kılmazsa) onun orucu yoktur." (Ebû Dâvud, Savm 71, Hadis no:
2454; Tirmizî, Savm 33, Hadis no: 730; Nesâî, Savm 68)
Enes (r.a.) anlatıyor:
"Rasûlullah (s.a.s.), bazen olurdu bir ay boyu oruç tutmazdı ve o aydan hiç oruç
tutmayacağını zannederdik. Bazen de (öylesine ara vermeden) tutardı ki, o aydan
hiçbir günü oruçsuz geçirmeyecek zannederdik. Sen onu, geceleyin namaz kılarken
görmek istesen mutlaka görürdün. Geceleyin uyur görmek istesen mutlaka
görürdün." (Buhârî, Savm 53, Teheccüd 11; Müslim, Sıyâm 180, Hadis no: 1158;
Tirmizî, Savm 57, hadis no: 769)
Rivâyet edildiğine göre saçı
başı dağınık bir adam Hz. Peygamber'e gelerek, "Ey Allah'ın Rasûlü! Allah'ın
beni yükümlü tuttuğu orucun miktarını söyle" demişti. Peygamberimiz "Ramazan
ayını oruçlu geçir" buyurmuş, adam bu defa "Bunun dışında başka oruç tutmam
gerekiyor mu?" diye sormuş, Peygamberimiz de "Hayır, yükümlü olduğun başka
oruç yoktur, fakat nâfile olarak tutabilirsin" cevabını vermiştir. Adam aynı
şekilde sorularına devam ederek zekât, namaz ve hac konusunda bilgiler aldıktan
sonra "Sana ikramda bulunan Allah'a yemin olsun ki, bu söylenenlerden fazla bir
şey de yapmam, eksik de bırakmam" diyerek çekip gitmiş, Peygamberimiz de
arkasından şöyle demiştir: "Şâyet dediğini yaparsa bu adam kurtulmuştur."
(Buhârî, Savm 1; Müslim, İman 9)
İbn Abbas (r.a.) anlatıyor:
"Rasûlullah (s.a.s.) Ramazan dışında hiçbir ayı tam olarak oruçlu geçirmedi." (Buhârî,
Savm 53; Müslim, Savm 178, hadis no: 1157; Nesâî, Savm 70)
İbn Ömer (r.a.) anlatıyor:
"Rasûlullah (s.a.s.) Ramazanı zikrederek buyurdular ki: "Hilâli görünceye
kadar oruç tutmayın, yine (müteâkip) hilâli görünceye kadar da yemeyin. Bulut
araya girerse (hava kapalı olursa) ayı takdir edin (sayıyı otuza tamamlayın)."
(Buhârî,Savm 11, 5, 13, Talâk 25; Müslim, Sıyâm 9, hadis no: 1080; Ebû Dâvud,
Savm 4, hadis no: 2320; Nesâî, Savm 10, 11; Muvattâ, Sıyâm 1)
"Ramazan ayını, hilâli
görmedikçe veya sayıyı ikmal etmedikçe öne alıp başlatmayın. (Hilâli gördükten
veya sayıyı tamamladıktan) sonra müteâkip hilâli görünceye veya sayıyı
tamamlayıncaya kadar orucu tutun." (Ebû Dâvud, Savm 6, Hadis no: 2362; Nesâî,
Savm 13)
"Biz ümmî bir ümmetiz; ne
yazı ne de hesap biliriz. Ay, şöyle şöyledir." Yani, bir defasında yirmi
dokuz, bir defasında otuz gösterdi. (Buhârî, Savm 13, 5, 11, Talâk 29;
Müslim, Savm 13-15, Hadis no: 1080; Ebû Dâvud, Savm 4, Hadis no: 23129-2321;
Nesâi, Savm 17)
"Kim yalan sözü (yalanı,
gıybet, dedikodu gibi günah sözleri) ve onunla ameli terketmezse (bilsin ki)
onun yiyip içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur." (Buhârî, Savm 8,
Edeb 51; Ebû Dâvud, Savm 25, h. no: 2326; Tirmizî, Savm 16, h. no: 707)
"Nice oruç tutan vardır ki,
(haramdan sakınmadıkları için) orucundan kendisine kalan, sadece açlık ve
susuzluktur." (İbn Mâce, Sıyâm 21)
"Kadın, kocası varken izin
almadan (nâfile) oruç tutmasın." (Buhârî, Nikâh 84, 86; Müslim, Zekât 84, h.
no: 1026; Ebû Dâvud, Savm 74, h. no: 2485; Tirmizî, Savm 65, h. no: 782)
"Allah Teâlâ, yolcudan
namazın yarısını kaldırdı, oruca da yeme hususunda ruhsat tanıdı. Ayrıca çocuk
emziren ve hâmile kadınlara, çocukları hususunda endişe ettikleri takdirde,
orucu yeme ruhsatı tanıdı." (Ebû Dâvud, Savm 43, h. no: 2408; Tirmizî, Savm
21, h. no: 715; Nesâî, Savm 51; İbn Mâce, Sıyâm 12, h. no: 1668)
"Herhangi biriniz iftar
etmek istediği zaman orucunu hurma ile açsın. Hurma bulamazsa, su ile iftar
etsin. Su temizdir." (Ebû Dâvud, Savm 21; Tirmizî, Zekât 26, Savm 10; İbn
Mâce, Sıyâm 25)
"Sizden biriniz unutarak bir
şey yer veya içerse, orucunu tamamlasın. Çünkü onu Allah yedirmiş ve
içirmiştir." (Buhârî, Savm 26, Eymân 15; Müslim, Sıyâm 171; Ebû Dâvud, Sıyâm
39; Tirmizî,Savm 26; İbn Mâce, Sıyâm 15)
Âmir İbn Rebîa (r.a.)
anlatıyor: "Ben Rasûlullah (s.a.s.)'ı, oruçlu iken misvaklandığını sayamayacağım
kadar çok gördüm." (Buhârî,Savm 27; Ebû Dâvud, Savm 26, h. no: 2364; Tirmizî,
Savm 29, h. no: 725)
Âişe (r.a.) şöyle dedi:
"Rasûlullah (s.a.s.)'in, ailesiyle ilişkide bulunup cünüp olarak sabahladığı
olurdu. Sonra yıkanıp orucunu tutardı." (Buhârî, Savm 22, 25; Müslim, Sıyâm 76)

 



[1]
Buhârî, Savm: 2, 9, Libâs: 78; Müslim, Sıyâm: 163, 164, hadis no: 1151; Ebû
Dâvud, Savm: 25, hadis no: 2363; Tirmizî, Savm: 55, hadis no: 764; Nesâî,
Sıyâm: 41; İbn Mâce, Sıyâm: 1, Hadis no: 1638, Edeb: 58, hadis no: 3823;
Muvattâ, Sıyâm: 58.     




[2]
Buhârî, Savm: 4, Bed'ü'l-Halk: 9; Müslim, Sıyâm: 166, hadis no: 1152; Nesâî,
Sıyâm: 43; Tirmizî, Savm: 55, Hadis no: 765.



[3]
Tirmizî, Cihâd: 3, hadis no: 1624.



[4]
Buhârî, Cihâd: 36; Müslim, Sıyâm: 167-168; Tirmizî, Fezâilu'l-Cihâd: 3; Ebû
Dâvud, Cenâiz: 3.



[5]
Tirmizî, Deavât: 86, 87, hadis no: 3519.



[6]
Buhârî, Savm: 9; Tinmizî, İman: 8.



[7]
Ahmed bin Hanbel, III/396.




[8]
Buhârî, Savm: 9.



[9]
Müslim, Sıyâm: 164; Nesâî, Sıyâm: 42.



[10]
Ahmed bin Hanbel, II/174.



[11]
Buhârî, İman: 28, Savm: 6; Müslim, Sıyâm: 203, Müsâfirîn: 175; Ebû Dâvud,
Ramazan: 1, Savm: 57; Tirmizî, Savm: 1, Cennet: 4; Nesâî, Sıyâm: 39; İbn
Mâce, İkamet: 173, Sıyâm: 2, 33.