Fecir | Konular | Kitaplar

Hâkimiyet Şirki;

Hâkimiyet Şirki



Hâkimiyet Şirki;



 

Allah'ın indirdiği emirlerle hükmetmemek ve
Allah ve Resulü'nün hükmünü kabul etmemek. Allah'tan başkasını mutlak kanun 
koyucu  kabul  etmek,  İslâm  dışı kanunları ve kanun koyucuları benimseyip
kabullenmek de insanı şirke sokar.  Allah'ın hükümlerini bir tarafa bırakıp,
tâğutların hükümlerini uygulamak ve onlara tâbi olmak insanı tevhidden
uzaklaştırır. "Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta
kendileridir." (5/Mâide, 44 ) "Hüküm, yalnızca Allah'ındır.
O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte
budur; ancak insanların çoğu bilmezler." (12/Yûsuf, 40) "Yoksa onların
birtakım şirk koştukları ortakları mı var ki, Allah'ın izin vermediği şeyleri,
dinden kendilerine teşrî ettiler (bir şeriat/dinî kural kıldılar)."
(42/Şûrâ, 21) "Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık
hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı
duymaksızın (onu) tam mânâsıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar."
(4/Nisâ, 65; ve yine bkz. 4/Nisâ, 59). Allah ve Rasûlü'nün hükmüne teslim
olmamak, İslâm'dan olan bir şeyden tiksinip hoşlanmamak, Allah'ın haram
kıldığını helâl/serbest veya helâl kıldığını haram/yasak saymak da açık bir
şirktir.

Allah'tan başkasına emretme, yasaklama, helâl ve
haram kılma, kanun koyma ve hâkimiyet hakkını verme gibi haller tevhidi bozar,
insanı şirke sokar. Allah'ın koyduğu
hükümleri, ölçüleri bir tarafa bırakarak hâkimiyeti herhangi bir şeye vermek bir
mü'minin yapamayacağı şeydir. Bu konuda Allah Kur'ân-ı Kerim'de şöyle
buyuruyor:  "Hüküm/egemenlik yalnız Allah'a mahsustur. O sadece kendisine kul
olmayı emretti. Dosdoğru din ancak budur." (12/Yûsuf, 40) "Onlar Allah'ı
bırakıp bilginlerini, râhiplerini, Meryem'in oğlu Mesih'i rabler edindiler.
Halbuki onlar da bir olan Allah'tan başkasına İbâdet etmekle emrolunmamışlardı.
O, bunların eş tutageldikleri her şeyden münezzehtir." (9/Tevbe, 31)   



Kur'an'ın hak-bâtıl, doğru-yanlış, iyi-kötü,
güzel-çirkin... gibi ölçülerini kabul etmeyerek başka ölçü ve kıstasları
benimsemek, şirktir. Bir kimse,
benimsediği bu İslâm dışı ölçüleri koyanları, Allah'ın dışında hüküm ve kanun
koyucu olarak kabul ederse, onu Allah'a şirk koşuyor demektir. Bu ölçü veya
hükümleri koyan, kişinin kendisi, yani hevâsı, babası, ataları, patronu,
çevresi, içinde yaşadığı toplum, çeşitli ideoloji ve felsefelerin kurucuları ve
uygulayıcıları, devlet veya devlet adamları... olabilir. Allah'ın itaat edilip
uyulmasına izin vermediği kimselerin görüşlerini veya İslâm'ın çizdiği yoldan
farklı bir yolu benimseyen, beşerî düzen ve yasaları İlâhî nizama tercih eden
kimse şirke girmiş demektir. Böyle bir kimse, kendisinin müslüman olduğunu iddia
etse, hatta İslâm'ın birçok emirlerini yerine getirse bile, bir tek konuda bile
Kur'an'a ters bir anlayışı, düşünce ve değer yargısını tercih etse şirke düşmüş
olur. "Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman, mü'min bir erkeğe ve
kadına, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah ve Rasûlüne
karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur." (33/Ahzâb, 36)