Fecir | Konular | Kitaplar

Tasvîr (Putlaştırılan Heykel ve Resim); Putçuluğun Genel Görüntüsü.

Tasvîr



Tasvîr
(Putlaştırılan Heykel ve Resim); Putçuluğun Genel Görüntüsü

 

Bir şeye sûret vermek, şekillendirmek. Kelime
olarak sa-ve-ra kökünden tef'îl kalıbında masdardır. "Rahimlerde dilediği
gibi sizi şekillendiren O'dur" (3/Âl-i İmrân, 6) âyetinde anlatılan tasvir
budur.

Resim, fotoğraf, kabartma, heykel gibi şeyler
hüküm itibarıyla tasvir grubuna girerler. Alimler, İslâmın tasvir hakkındaki
hükmünü ortaya koyabilmek için tasvire konul olan sûret (şekil)leri ikiye
ayırmışlardır:

1- Boyutları olan ve alçı, mermer, madenler ve
taşlardan yapılan şekiller. Bunlara timsâl veya mücessem şekiller adı verilir.
İmam Kurtubî bunu şöyle açıklar: "Temâsîl, timsâl kelimesinin çoğuludur. Bu ise,
hayvan veya başka varlıkların benzerini oluşturmak için yapılan her şekildir,
camdan, bakırdan ve mermerden yapılan sûretlerdir. Söylendiğine göre
peygamberlerin ve âlimlerin şekilleri yapılmış, halkın ibâdete düşkünlüğü ve
gayreti artsın diye bunlar ibâdethanelere asılmıştır... Rasûlullah (s.a.s.)'in
bunu yasakladığı, bunu yapan ve edinenlerin azâbla korkutulduğuyla ilgili
haberler sahihtir. Cenab-ı Hak bu konuda daha önceki ümmetlere verdiği ruhsatı
neshetmiştir.

Bunun hikmetine gelince, Rasûlullah (s.a.s.)
peygamber olarak gönderildiğinde putlara (sûretlere) tapılıyordu. Bu konuda
tutulacak en iyi yol, kaldırılmasıydı ve öyle yapıldı" (Kurtub, el-Câmî, XIV,
272).

2- Boyutları olmayan ve kağıt üzerine, duvarlara
çizilen, halı ve kumaşa dokunan resimler bu türdendir.

Boyutları olan sûretlerin İslâm'da hükmü: Heykel
yapımı için sert maddeleri yontma işi İslâm'dan önce de vardı. Bunlar daha çok
put olarak tapılan şeylerdi. Bunlar Arabistan'a Şam taraflarından Amr b. Luhay
tarafından getirilmişti. Rasûlullah (s.a.s.), Mekke'yi fethettiği zaman elindeki
kamçı ile işaret ederek ve "De ki: Hak geldi, bâtıl zâil oldu; zaten bâtıl
yok olmaya mahkumdur." (17/İsrâ, 81) âyetini okuyarak bunların kırılmasını
emretmiştir.

Heykelin İslâm âleminde yapılmasına Emevîler
devrinde başlanmış, Abbasîler devrinde devam edilmiştir. Ama bu, gayri İslâmi
medeniyetlere nisbeten çok cüz'î kalmıştır. Yapılanlar da genellikle
idarecilerin saray ve köşklerini süslemek için kullanılmıştır. Meselâ Abbasî
hükümdarı Mansûr'un Hîcrî 329'da yıkılan Kubbetü's-Sahrâ isimli sarayı bunlardan
birisidir. Mütevekkil'in Kasru'l-Burc'u, İbn Tulun'un Kasr'ı, Zahir Baybars
Köprüsü heykel veya oyma resimlerin kullanıldığı yerlerdir.

Zamanla bu sanat kolu yaygınlaşmıştır. Ama
İslâm'ın bir konudaki hükmü değişmemiştir. Çünkü bir şeyin Müslümanlar arasında
yaygınlaşması, onun helâl veya mubah olmasını gerektirmez. Müslümanların durumu
başka şey, Şer'î hükümler daha başka şeydir.

İslâm'da heykelciliğin haram olduğuna dair
hükümler gâyet açıktır: "Ey iman edenler; şarap, kumar, dikili taşlar
(putlar), şans okları şeytan isi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa
eresiniz" (5/Mâide, 90); "Bir zamanlar İbrâhim şöyle demişti: Rabbim; bu
şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut. Rabbim, çünkü
onlar, insanlardan bir çoğunu şaşırtılar." (14/İbrâhim, 35-36); "İbrâhim
babasına ve kavmine demişti ki: ‘Sizin su karşısında durup taptığınız heykeller
nedir?' ‘Babalarımızı onlara tapar bulduk' dediler. ‘Doğrusu siz de, babalarınız
da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz' dedi." (21/Enbiyâ, 42-44);
"İbrâhim babası Âzer'e demişti ki: ‘Sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu
ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum." (6/En'âm, 74).

Mekke fethinde Rasûlullah (s.a.s.) İsrâ sûresi
81. âyetini okuyarak putları kırmıştır.

"Dediler ki: ‘Tanrılarınızı bırakmayın; ne
Vedd'i, ne Suvâ'ı, ne de, Yeğûs'u, Yeûk'u ve Nesr'i terketmeyin.' Böylece onlar,
birçok kimseyi yoldan çıkardılar. Sen de o zâlimlere şaşkınlıktan başka bir şey
artırma!" (71/Nûh, 23-24). İmam
Kurtubî âyette sayılan isimlerin sâlih kimselere ait olduğunu, kavimlerinin
onların hatırasını anmak için heykellerini yaptıklarını, zamanla bu saygının
tapınmaya dönüştüğünü, yazar (Kurtubî, el-Câmî'li Ahkâmi'l-Kur'an, XVIII, 308;
İbn Kayyim el-Cevziyye, İğasetü'l-Lehfân fi Mekâyidî 'ş-Şeytan, II, 200).

Câhiliyye Arabları bir şeylere tapınmak için
bahane ararlardı. Zâtu Evsât denilen büyük, yeşil bir ağaç vardı. Ona
silâhlarını asarlar, yılın bir gününde de ona saygılarını sunarlardı. Rasûlullah
(s.a.s.) Huneyn'de iken bir grup bedevî gelerek "Ey Allah'ın Rasûlü onların Zâtü
Evsât'ı gibi bize de bir Zâtü Evsât bul" dediler. Rasûlullah (s.a.s.) "Allahu
Ekber! Canım kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki İsrâiloğullarının Hz.
Musa'ya, Ey Musa bunların nasıl tanrıları varsa, bize de öyle bir tanrı yap!"
(7/A'râf, 138) demeleri gibi konuştunuz. Siz câhil bir topluluksunuz. Sizden
öncekilerin gidişatına aynen uyacaksınız. Onlar tarla faresinin deliğine girse,
siz de gireceksiniz" buyurdu" (Kurtubî, el-Câmi', VII, 273).

Aşağıdaki hadîs-i şerifler de heykel yapmanın
haramlığına delâlet etmektedir:

İbn Abbas (r.a.) den: "Ebû Talha'nın Rasûlullah
(s.a.s.)'den dinlediği şu hadisi ben de ondan dinledim: "Melekler, içinde
köpek ve heykel (put) olan eve girmezler." (Nevevî, Müslim Şerhi, Xll, 84).
Kudsî bir hadiste Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: "Benim yarattığım gibi
yaratma yoluna girmeye kalkışandan daha zâlim kim vardır. Şu halde onlar, haydi
bir zerre yaratsınlar, bir tane yaratsınlar, bu arpa yaratsınlar." (Nevevî,
Müslim Şerhi, XII, 90)

İslâm heykel edinmeyi yasakladığı gibi, gayri
müslimler için yapsa bile, onun sanatıyla uğraşmayı da haram kılmıştır. Abdullah
b. Ömer, Nâfi'ye Rasûlullah (s.a.s.)'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Şu sûretleri yapanlar, kıyamet gününde azâb görecekler ve onlara: ‘Yarattığınız
bu sûretlere hayat verin' denecek." (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî Şerhi Sahihi
'I-Buhârî, Xll, 508) .

Said b. Ebû'l-Hasen'den: "Bir adam Abdullah b.
Abbas'a gelerek, "Ben şu sûretleri yapan (geçimini bundan sağlayan) birisiyim.
Bunlar konusunda bana fetva ver." dedi. İbn Abbas, "Bana yaklaş" dedi. Adam ona
yaklaştı. Sonra, "Bana yaklaş" dedi. Adam ona yaklaştı, ta ki İbn Abbas elini
onun başı üzerine koydu ve, "Rasûlullah (s.a.s.)'den işittiğimi sana haber
vereceğim; O şöyle buyurdu: "Her resim yapan cehennemdedir. Onun yaptığı her
resme bir can verilir ve bu, kendini yapana cehennemde azâbeder." ‘Sen
mutlaka bunu yapmak zorunda isen, ağaç veya cansız şeylerin resmini yap' dedi" (Nevevî,
Şerhu Sahih-i Müslim, XII, 93).