Fecir | Konular | Kitaplar

Yahûdilerin İneği Kutsallaştırması ve Buzağıyı Ta ılaştırması

Yahûdilerin İneği Kutsallaştırması ve Buzağıyı Tanrılaştırması



Yahûdilerin İneği
Kutsallaştırması ve Buzağıyı Tanrılaştırması



 

Kur'ân-ı Kerim'de Benî İsrâil için emredilen
sığır kesme olayı, İsrâiloğullarının itaatle ilgili tavır ve karakterlerini
yansıtması bakımından hayli önemli bir örnektir. Bu olay vesilesiyle
peygamberleri Hz. Mûsâ'ya gereksiz sorular sormuşlar, Onu bir anlamda hesaba
çekmişler ve çeşitli sorularla savsaklamak istemişlerdir. Tıpkı Hz. Mûsâ'ya
yaptıkları gibi, yahûdiler, Hz. Muhammed (s.a.s.)'e de böyle davranmışlar,
gerekli gereksiz soru yağmuruna tutmuşlar, sorgulamaya çalışmışlar, bazı
âyetlerle anlatılan olayların lüzumsuz teferruatını Allah Rasûlü'ne tevcih
etmişlerdi. "Yoksa siz de (ey müslümanlar), daha önce Mûsâ'ya sorulduğu gibi
peygamberinizi sorguya çekerek (gereksiz) sorular sormak mı istiyorsunuz? Kim
imanı küfre değişirse, şüphesiz dümdüz yoldan sapmış olur." (2/Bakara, 108)



Benî İsrâilin Hz. Mûsâ'ya sordukları sorulara
cevaplar sonunda çıka çıka tarif edilen inek, taklit ettikleri put ineğin aynısı
çıkmıştır. Bu bakara kesiminin emredilmesindeki en önemli hikmet, kutsallaştırıp
taptıkları ineklerin kendi elleriyle kesilip yok edilmesi olabilir. Bununla
verilen mesaj, taklitçiliğin ve putçuluğun yasaklanmasıydı. Allah'tan başka
hiçbir şeye tapınılmaması gerektiğini onların gönüllerine yerleştirip, sığıra
tapınma inancını söküp atmak içindi bu emir. Bu soruların bir sebebi de,
emredilen sığırı kesme/kurban etme işinin, putperest mantıklarına ve
tanrılaştırdıkları hayvanı kutsal kabul eden inançlarına ters gelmesinden
dolayı, İlâhî emri yerine getirmek istememeleridir. İsrâiloğullarının,
kendilerine genel olarak herhangi bir inek kesmeleri emredilmiş iken, ineğin
vasıflarını sora sora işlerinin güçleştiği; ayrıntısı belirtilen sığırı
neredeyse bulamayacakları için de emri yerine getiremeyecek duruma geldikleri
anlaşılmaktadır. Dinde gereksiz ayrıntıya dalmanın, işi güçleştireceği mesajı da
bu vesileyle verilmektedir.  

Yine, bu olayın anlatıldığı âyetlerde geçen,
bakara kesme emri üzerine: Benî İsrâilin "bizimle alay mı ediyorsun?"
(2/Bakara, 67) demeleri niçindi? Anlaşılıyor ki, Allah'ın 2/Bakara
kesimini emretmesini akılları almadı. Buna bir münâsebet bulamadılar. Demek ki,
Hz. Mûsâ'nın kavmi, bakaranın kurban edilebileceğini tasavvur edemiyorlardı. Bu
da onların sığırı mukaddes görmelerinden kaynaklanıyordu. Firavun'un kavmi olan
putperest Mısır'lıların, bakaraya taptıkları ve hatta boğanın en yüksek
ma'bûdları olduğunu tarihten biliyoruz. Bakara kesmenin Benî İsrâil üzerinde
egemen olan Firavun toplumunun tanrılarını boğazlamak demek olacağından,
yahûdiler için eğer bu emir Mısır'dayken verildiyse Mısır'da ihtilâl ilânı gibi
idi. Mısır'dan çıktıktan sonra olduysa, hurâfeler  karışmış ve geleneğin bâtıl
şirk unsurlarıyla mecz edilmiş inançlarında bir devrim niteliğindeydi. Böyle
müthiş bir emrin icrâ edilmesi, o yüzden onlara zor gelmişti.

Mısır'dan çıktıktan sonra yine bu kavmin, Hz.
Mûsâ Tur'da iken bir buzağı heykeli yapıp tapmaları da gösteriyor ki,
yahûdileşen bu toplumun ruhu, bakaranın kesiminden henüz memnun olmayarak ve bu
işin Allah tarafından bir hayır vesilesi olduğunu kolayca tasavvur edemeyecek
bir halde bulunuyordu. Görüldüğü üzere bu emirde normal bir bakara kesilmesi
teklif edilmişti. Ve derhal emre uyup istedikleri bir bakarayı kesiverselerdi,
maksat hâsıl olacaktı. Fakat onlar, olamaz sandıkları bu emrin ciddiyetini
anlayınca, işi büyüttüler. Gönüllerine sevgisi işlemiş, nâdir bulunan özel bir
bakara tasavvur ettiler ve işte o bakara kestirildi.            

Tefsirlerde anlatılan bakara olayı, Kitab-ı
Mukaddes'te de geçmektedir (Sayılar, 7/63-68; Tesniye, 21/1-9). Bu olayda,
öldükten sonra dirilmeye açık işaret olduğu gibi; yahudileşen İsrâiloğullarının
Mısırlılardan görerek benimsedikleri sığıra tapma olayının kaldırılması,
tanrılaştırılan sığırın kesilip âcizliğinin vurgulanması vardır.