Fecir | Konular | Kitaplar

Arabistan Câhiliyyesinde Hayvanlarla İlgili İnançlar

Arabistan Câhiliyyesinde Hayvanlarla İlgili İnançlar



Arabistan
Câhiliyyesinde Hayvanlarla İlgili İnançlar

 

Arabistan yarımadasında dişi ilâhların
etkinliğine (Lât, Menât, Uzzâ, Aster/Zühre) ve uzak geçmişteki ana ağırlıklı
aile yapısına bakılarak, ortak Semitik dinî kültürün ana soylu bir aile
sistemiyle yakından ilişkili olduğu söylenebilir. Böylece câhiliyye toplumundaki
"kızların tanrılara kurban edilmesi" ve adak merasimlerinde özellikle dişi
hayvanların seçilmesi (bahîre, hâm, vasîle...) geleneği daha açık biçimde
anlaşılır. Öte yandan bazı itirazlar olsa da ortak Sâmî mirasın bir başka önemli
özelliği de totemizmdir. Buna göre her kabile özellikle hayvanlardan seçilen
totemler etrafında yapılanmıştır. Bununla birlikte eski İbrânîler'de olduğunun
aksine câhiliyye Araplarının bu totemlerden türediğine dair hiçbir inanç yoktur;
bu totemler ortak hayvan-ata değil; daha ziyade bir işaret ya da kabile sembolü
niteliğindedir. Bu tip totemik inançlara Kur'an da îmâda bulunur. Nûh kavminin
önemli tanrılarından (71/Nûh, 23) Yeğûs (aslan), Yeûk (at) ve Nesr'e
(kerkenez kuşu, kartal, akbaba) câhiliyye Arapları da tapıyorlardı.
Bunlardan Nesr, Talmut ve bazı meşhur eserlerde Arap tanrısı Neshra diye geçer;
Nesr, akbaba (Türkçe Kitab-ı Mukaddes'te "kartal") anlamıyla Eski Ahid'de sıkça
anılır (Meseller, 30/17; Hoşea, 8/1).

Bu inancın etkisiyle pek çok Arap kabilesinin
totem hayvan adıyla adlandırıldığı görülmektedir. Benî Esed (aslan oğulları),
Benî Kureyş (köpek balığı oğulları) gibi. Ayrıca Nabatîler arasında balıklardan
seçilme çok sayıda totem mevcuttu ve özellikle bunların en çok sevileni olan
yunus adına tapınaklar inşâ edilmişti. Ayrıca kişi adları arasında pek çok
hayvan adı bulunuyordu.

Kur'an'da ve câhiliyye şiirinde rastlanan
bilgilerden, kurban veya adak olarak kullanılan hayvanların başında deve
ve koyunun geldiği öğrenilmektedir. İlk doğan hayvanların kurban
edilmesine "fera'" adı verilirdi. Ayrıca receb ayında putlara "atîre" denilen
bir kurban sunulurdu. Kur'an'da işaret edilen develer ve koyunlar adak
özelliklerine göre bahîre (deve), sâibe (deve), vasîle (koyun) ve hâm (deve)
adını alırdı (5/Mâide, 103; 6/En'âm, 139, 143, 144). İslâm öncesi şiirlerden
anlaşıldığı kadarıyla hayvanlar bazı maddî ve mânevî değerlerin sembolü olarak
düşünülüyordu. Meselâ baykuş ölümün habercisi veya intikam için yeryüzüne
dönmüş bir insanın ruhu idi. Horoz cömertliğin, kertenkele
ihânetin, toy kuşu aptallığın, aslan cesaretin, koç
kahramanlığın, karga gecenin ve kederin, deve  sabır  ve 
dayanıklılığın,  at  savaşçılığın  ve gücün sembolüydü. Deve, at,
koyun, inek ve arıda bereket (uğur) vardı; köpek, kedi, karga
ise uğursuz hayvanlardandı.

Câhiliyye döneminde pek çok hayvan, kehânet ya
da falcılıkta kullanılıyordu. Câhiliyye Araplarının özellikle hayvan
hareketlerinin gözlenmesi türünden kehânetlerde usta oldukları bilinmektedir.
Mekke'de bu amaçla çok sayıda kuş yetiştirilirdi. Câhiliyye folklorunda belki de
mesh inancının bir uzantısı olarak gûl veya cinlerle ilgili bazı hikâyeler
bulunmaktadır. Buna göre bir nevi cin olan gûlün zaman zaman hayvan kılığına
girerek ıssız yerlerde insanlara saldırdığına inanılırdı. Gûl (gûlyabâni) ile
ilgili bâtıl inançlar, sonraları bazı müslümanların kültüründe de varlığını
sürdürmüştür.



[1]

 

 





[1]
Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, c. 17, s. 83-84