Fecir | Konular | Kitaplar

Çelenk; Cenâzeye Çelenk Götürmek

Çelenk



Çelenk; Cenâzeye
Çelenk Götürmek:



 

Cenâzeyi çelenklerle uğurlamak hıristiyan
âdetidir. Çelenk, aslında hıristiyanların kutsal kabul ettiği haç taşıma
aracıdır. Haçı çıplak taşımamak için onu çiçeklerle süslemekte ve öylece mezara
kadar götürmekteler. Peki, bir müslüman, bu çelenk hurâfesiyle mezara ne
götürmekte veya göndermektedir? Hıristiyanın haçını mı, yoksa çiçek buketleri
arasına sıkışmış, üzüntülerle harmanlanmış hurâfeleri mi? Yapmadığı duâları mı?
Çelenk için, cenâze için çiçeği koparmak, onu zikirden/İbâdetten ve insanlara
güzellikler veren özelliklerden mahrum etmektir. Ayrıca israftır, bu paralarla
fakirlere sadakalar verilse daha iyi olmaz mı?

Dinimiz, kabir üzerine yığılmış kurumaya mahkûm
çelenk ve çalı değil; büyümeye ve yeşil kalmaya lâyık fidanlar, çiçekler
dikilmesinden yanadır. Peygamberimiz bizzat buna örnek vermişler, iki kabrin
üzerine hurma fidanı dikerek, "bunlar yeşil kaldıkça, içeridekiler için
rahmet vesilesi olmaları umulur" buyurmuşlardır. O halde ne yapılması
gerektiğine dikkat edilmelidir? Allah'ı râzı etmek, cenâzeye rahmet vesilesi
olmak veya hıristiyanları körü körüne taklit edip hurâfeyi çağdaşlık sanarak
çeşitli zararları seçmek. Kararı inançlar belirleyecektir.                    
        

İslâm hayat dinidir. Her şeyde canlılık ister.
Bu sebeple de hayat sembolü olan yeşili, yeşilliği korur, geliştirilmesini
teşvik eder. Rahmete, berekete, sıhhate ve çevre sağlığına yararlı ve yeşilliğin
(her çeşit ot, bitki ve ağaçların) Allah'ı kendi halleriyle zikredip İbâdet
ettiklerini kabul eder. Ne var ki, her güzel ve doğrunun düşmanı olan hurâfe ve
bâtıl inanışlar, kör taklitçilik, amacı bilinmeden başka milletlerden devşirilen,
kapılardan gümrüksüz geçirilen câhiliyye âdetleri yeşilin ve yeşilliğin de
düşmanıdırlar.

İslâm ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan "hıdırellezde
yeşil çiğnemek gerek" düşüncesi ve uygulaması, yılbaşı kutlamaları dolayısıyla
çam kesmeler, vitrin süslemeler, bayramlarda mezarlara yeşil çalı götürmeler,
kabirlere çiçek bırakmalar, büyük kentlerde salgın hale gelen cenâzeleri
çelenklerle uğurlamalar gibi bir sürü uygulama, bize yabancı, zararlı ve başka
milletlere benzeme girişimleri olarak sosyal ve dinî bünyeyi kemirip
durmaktadırlar. Ölüm ve ölüm ötesi ile ilgili hurâfe ve bâtıl inanışlar, gün
geçtikçe artmaktadır. Oysa çok dikkatli davranılması gerekli hayat olayı, ölüm
ve sonrası ile ilgili muâmelelerdir. Ne ses, ne gürültü, ne bando, ne top
arabası, hatta ne slogan... Sadece acele fakat telaşsız, üzgün fakat vakur,
hayat kadar ölüme de râzı bir havada, duâlarla ve sürekli ölümü düşünerek ölü
için duâ makamında kılınacak cenâze namazı ve yapılacak mütevâzi bir merâsim,
ölene karşı son görevin yerine getirilmesi için kâfidir. Ötesi bir yığın hurâfe
ve günahtır, israf ve yorgunluktur, cenâzeyi de rahatsız, huzursuz etmektir.

Bir de kurban olarak horoz adamak veya kesmek
var ki, horozdan kurban olsa olsa, böyle sahte tanrılara olur dedirtiyor insana.
Yine, yatırların yanlarına konulan tuz ve şekerlerden medet ummak, onları şifalı
kabul edip almak veya dağıtmak, istismarcıların ekmeğine yağ süren
hurâfelerdendir. Oraların toprağını kutsal kabul edip beraberinde götürmek,
kabirlerin etrafında tavaf etmek... Bütün bunlar şirk unsuru olan hurâfelerdir.