Fecir | Konular | Kitaplar

Ruh çağırma (İspirtizmaa)

Ruh çağırma



Ruh çağırma (İspirtizmaa):



 

Son zamanlarda özellikle sosyete arasında
yaygınlaşmış olan modern kâhinlik veya çağdaş cincilik diyebileceğimiz bir
uygulama vardır: Ruh çağırma. Ruh çağırma seanslarında, eğer sahtekârlık, teknik
hileler yoksa, madde ötesi bir varlıkla ilgi kurulduğu bilinmektedir. Ancak bu
madde ötesi varlığın ruh olup olmadığı, söylediklerinin gerçeği yansıtıp
yansıtmadığı ciddi şekilde üzerinde durulması gerekli bir konudur.

Beden kafesinden ayrılan ruhlar, berzah âleminde
toplanırlar. Orada dünyadakine benzer birtakım faâliyetlerde bulunma, bazı
noksanları telâfi etme imkânları yoktur. Artık amel safhası bitmiş, hesaplaşma
için bekleme dönemi başlamıştır. Peygamberimiz kabir hayatını tarif ederken,
onun iki durumda olabileceğini, ölenlerin bu iki durumda bulunacağını
belirtimiştir: "Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem
çukurlarından bir çukurdur." (Tirmizî, Kıyâme 26). Şimdi düşünmek gerekir;
cennet hayatı lezzeti içindeki bir ruh, dünya ile, dünyadakilerle o güzel hayatı
terkederek niçin meşgul olsun? Yine cehennem azâbı içinde kıvranan bir ruh da
nasıl dünyadakilerin dâvetlerine icâbet edebilecektir? Ona bu izni kim
verecektir?

Dolayısıyla ruhların, insanlarla ve
dünyadiklerle haşir-neşir oldukları, ölmemiş gibi birtakım işler yaptıkları
iddiâsına dayanan ruh çağırma girişimleri, ruhların durumuyla ilgili bu olaylara
ters düşmektedir. Ruh çağırma iddiâsında bulunanların iddiâları geçersiz ve
tutarsızdır, delilden yoksundur. Eğer ruhların dünyaya dönüp dünyadakiler gibi
birtakım faâliyetlere katılma imkân ve şansları olsaydı, herhalde ruh çağırma
seanslarıyla meşgul olmaktan çok daha önemli işleri olurdu. Nitekim bir âyet-i
kerimeden bir kısım ruhların ne yapmayı arzu edeceklerine dair bilgi
bulmaktayız: "Onlar (günahkârlar) orada, 'Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımız
amelden başkasını (daha iyisini) yapalım' diye bağrışırlar." Bu arzuya
verilen cevap da âyette açıklanmakta, şöyle denilmektedir: "Öğüt alacak
insanın öğüt alabileceği kadar bir zaman sizi yaşatmadık mı? Size uyarıcı da
gelmişti. Öyle ise tadın (o azâbı). Zâlimlerin hiçbir yardımcısı yoktur."
(35/Fâtır, 37). Ruhların dünyaya dönüp dünyalılar gibi birtakım faâliyetlerde
bulunamayacakları bir başka âyette şu şekilde belirtilmektedir: "Onlardan
birine ölüm gelince; 'Rabbim, beni geri çevir, belki yapmayıp (noksan)
bıraktığımı tamamlar, iyi işler işlerim' der. Hayır; bu kendi sözüdür. Tekrar
diriltilecekleri güne kadar aralarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir
engel vardır." (23/Mü'minûn, 99-100). Medyumlara cevap verdiği söylenen
ruhlar, bu engeli aşmayı beceren birtakım gözü açıklar mı dersiniz? İlâhî
sınırları, Allah'ın beyanını, beşerî sınırlar ve insanın sözlerine benzetebilen
câhiller/kâfirler ancak bunun böyle olabileceğini düşünebilirler ve tabii
aldanırlar.

Denilebilir ki; "iyi ama, ruh çağırma
seanslarına gelen, hatta içecek sigara bile isteyen görünmez varlıklar var. Peki
bunlar ne? Verdikleri birtakım geçmiş olaylara uygun bilgiler var, bunlara ne
diyeceğiz?" Ruh çağırma seanslarına mesajlar getiren madde ötesi varlıkların,
gerçekten çağrılan ruhlar olmadığı, olamayacağı kesindir. Huddamcılık/cincilik/cin
çağırma faâliyetleri ve bu esnâda edinilen bilgiler ve bunların açıkça cinler
yoluyla elde edildiği eskiden beri bilinen ve hâlen de devam eden bir
uygulamadır. Sosyete çevrelerinin buna "ruh çağırma" ismini takması, hiçbir şeyi
değiştirmez. Bu, sadece modern cinciliktir o kadar.

Cinlerin varlığı Kur'an'la sâbittir ve cinler
gaybı bilmezler (34/Sebe', 14). Bununla beraber cinlerin insanlardan farklı bazı
bilgilere sahip olabileceklerini, özellikle de ruh çağırma seanslarında
kendisiyle görüşülmek istenen kişinin geçmiş hayatına dair birtakım bilgileri
bilmelerinin onlar için mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Şunun ya da bunun ruhu
olarak seanslara gelenlerin, sorulan soruların bir kısmına doğru cevap
vermeleri, kendilerinin her söylediklerinin doğru olması için yeter sebep
değildir. Cinlerin ömürlerinin uzun, niteliklerinin bizden çok farklı olması,
kısa zamanda uzun mesafeleri dolaşabilmeleri sebebiyle insanlardan farklı
bilgileri bulunmaktadır. Onların bizim bilmediğimiz bazı konularda bazı şeyler
söylemeleri gaybı bildiklerini göstermez; onların bilgileri de çoğu kez noksan
ve kasıtlı olarak yanlışla karıştırılmıştır. İnsanları yanıltmaya yöneliktir.
Müslümanlar maddeye olduğu kadar melek, şeytan, cin gibi madde üstü varlıklara
da inanırlar. Ancak bu inançların Kitap ve Sünnette yer alan bilgilere uygun
olması gereklidir. Onların verdiği bilgilere bazı vehimler, zanlar
karıştırılmasına müsaade edilmemelidir. Çünkü zan ve vehim hiçbir zaman ilim
değildir. İman da en kesin ilme dayanmak zorundadır. O halde asılsız birtakım
söylentilerin, aldatmacaların peşinde imanı süründürmenin anlamı yoktur.