Fecir | Konular | Kitaplar

Yemin

Yemin



Yemin:



 

Yemin, kutsal sayılan bir varlığı tanık
göstererek verilen sözdür. Her toplum, kendi kutsal saydığı tanrısı, putu
veya totemi adına yemin eder(di). Sümerliler suya dokunarak yemin ederlerdi.
Yunanlılar da Zeus adına. Özellikle çeşitli silâhlar, demir ve demirci körüğü
üzerine and Ortaasya Türkleri arasında yaygınlığını sürdürmüştür. Anadolu
Türkleri arasında bıçak, kılıç atlamak en kuvvetli andlar arasında
sayılagelmiştir. Çeşitli silâhlar, çoban sopası ve bıçak gibi âletlerin
birincide derecede and içmede rol almaları, ilkel toplumlarda bu âletlerin
üretim aracı olarak büyük fonksiyon ifa etmeleriyle açıklanır. Bu âletler aynı
zamanda koruyucu ve besleyici ruhu temsil eden fetişlerdir. Anda uyulmaması
halinde bu fetişler darılır ve bozana zarar verir inancı vardır. İslâmiyet'ten
sonra Türkler, yer yer bu geleneklerini sürdürürken, Mushaf/Kur'an üzerine and
içildiği veya Kitab'a el basıldığı da görülmeye başlanmıştır. Sonra, ekmek
üzerine de and içmek önem kazandı. Sevilen, değer verilen kişiler üzerine and
içme, eski Türklerden bu güne kadar yaygın bir uygulamadır. Fetişizmden dolayı,
kendisi üzerine and içilen/yemin edilen tabu veya putun, eğer yemine sâdık
kalınmazsa çarpacağı, zarar vereceği anlayışının hâlâ sürdüğü görülmektedir.
Halkın, "Kur'an çarpsın!", "ekmek çarpsın!", "iki gözüm önüme aksın!", veya
"çocuğumun başı üzerine", "anamın ölüsünü öpeyim" gibi bedduâ/ilenç karışımı and
içmeleri, bu anlayışın uzantısıdır. "Yemin etsem başım ağrımaz" deyimi de, yine,
yalan yeminin musîbete sebep olacağı anlayışı ile ilgilidir. (Bak. And ve
Andiçme)