Fecir | Konular | Kitaplar

Sabr'ın Tanımı ve Mahiyeti

Sabr




Sabr'ın Tanımı ve
Mahiyeti

 

‘Sabır' sözlükte, darlıkta kendini tutma,
kontrol etme demektir. Sabır, aklın ve şeriatın gerektirdiği durumlarda nefsi
hapsetme, kendine hâkim olmadır. Acıya katlanmak, o acıyı geçirmek için dayanmak
ve karşı koymak da sabırdır ki, bu her türlü rahatlamanın ve başarının yoludur.
Terim anlamı: İslâm'ın emir ve yasaklarını tatbik ederken ve imtihan özelliği
olan musibetler karşısında yılgınlık göstermeyip direnmek, cesaret ve
dayanıklılık göstermek demektir. Sabır, hak yolda yaşamanın bedeli olan
zorluklara göğüs germek, hedefe ulaşmak konusunda direnç, ahlâkî disiplin ve
nefsi kontrol altında tutmaktır.  

Sabır, yalnızca acılara ve felâketlere dayanma,
katlanma değildir. Sözgelimi, musibet ve felâket zamanında dayanmak, tahammül
göstermek sabır olduğu gibi, ki bunun zıddı acelecilik ve dayanıksızlıktır.
Cihad anında kaçmayıp ayak diremek de sabırdır. Bunun zıddı korkaklık ve
cihaddan fïrardır. Gerektiğinde sır saklamak, dili gereksiz şeyleri konuşmaktan
korumak da sabırdır. Bunun zıddı boşboğazlıktır.

Sabır, ümmetin icmâıyla farz olup, imanın
yarısıdır, İmanın diğer yarısı da şükürdür. Sabır, etkileyici, üzücü bir olay
karşısında kendisine hâkim olmak, kızgın davranışlara girmemek, dili şikâyetten,
uzuvları yanlış hareketten korumaktır. Sabır, nefsi mekruh/çirkin sayılan
davranışlar karşısında boyun eğmekten sakındırmaktır.  Sabır,  nefsi, sonucu
kestirilemeyen gizli sıkıntılar konusunda şikâyet etmekten sakındırmaktır.

Nasırüddin et-Tûsí'ye
göre ‘sabır', nefsi mekruh sayılan davranışlar karşısında boyun eğmekten
sakındırmaktır.  Menazil es-Sairín'e göre ise ‘sabır',  nefsi, sonucu
kestirilemeyen gizli sıkıntılardan şikâyet etmekten sakındırmaktır. (nak. Kırk
Hadis Şerhi, 1/325)[1]




 



[1]
Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 353. Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.