Fecir | Konular | Kitaplar

İman-Sabır İlişkisi

İman




İman-Sabır
İlişkisi



 

İmanla sabır iç içedir. İman eden insan, imanın
pratiğini ortaya koymak zorundadır. Bu ise sabır, azim, kararlılık ve mücadelede
sürekliliği gerektirir. (Bkz. 47/Muhammmed, 31; 2/Bakara, 214). Bir yandan
nefsin istek ve arzuları, diğer yanda imanın gerektirdiği pratikler. Dilleriyle
iman ettiklerini iddia edenler, denenecekler ve imanın gerçekten gönüllerinde
iktidar olup olmadığı cihad ve sabırla açığa çıkarılacaktır. Allah'ın
yeryüzündeki âyetleri, mü'minin kalbini ürpertecek ve nimetler karşısında
sabırla birlikte şükrünü de edâ edecek ki cenneti kazanabilsin. Kendilerinden
önce yaşayan insanların başlarına gelen şeylerle denendiğinin bilincinde olarak,
aynı şeylerin kendi başına da gelebileceğini düşünüp imandan sonra şüpheye
düşmeden azim ve kararlılıkla imanının pratiğini ortaya koyacaktır. İşte bunlar,
belâ imtihanı karşısında denenmek ve sabretmektir. Bunu başarmak, Allah'ın
sevgisini kazanmak olup karşılığı ise cennettir.

"Nice peygamberlerle birlikte birçok bilginler,
savaşa girdiler de, Allah yolunda kendilerine isabet eden (güçlük ve mihnet)den
dolayı ne gevşeklik gösterdiler, ne de boyun eğdiler. Allah sabredenleri sever."
(3/Âl-i İmran, 146)

"Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri
belirtip ayırdetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?"
(3/Âl-i İmran, 142)

"Ey iman edenler! Herhangi bir topluluk ile
karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok zikredin/anın ki başarıya
erişesiniz." (8/Enfâl, 45) (6)



Bir hadis rivâyeti şöyledir: "Sabırla iman
arasındaki ilgi, bedenle baş arasındaki ilgi gibidir." (Kütüb-i Sitte Terc.
ve Şerhi, 9/538). Bir diğer hadis-i şerif de şöyledir: "Sabır imanın
yarısıdır; yakîn, imanın ta kendisidir." (Kütüb-i Sitte, 9/538). Sabrın
imanla ilişkisi, Asr sûresinde de belirgindir. "Asra yemin olsun ki insan
gerçekten hüsran/ziyan içindedir. Ancak iman edip sâlih ameller işleyenler,
birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnâ!" (103/Asr,
1-3). Bu sûrede kurtuluş için birbirinden ayrılmaz dört özellik sayılır ki,
bunlar tek olarak yalnız başlarına birbirlerinden tümüyle bağımsız olarak
bulunmaz; bulunursa eksik ve yarım olur. Sabrın da imanın bir gereği, iman
etmenin zaruri bir neticesinin de sabır olduğu bu sûreden kolaylıkla
anlaşılabilir.