Fecir | Konular | Kitaplar

Tarih Boyunca Peygamberlerin Tebliğ Mücadeleleri Ve İşkencelere Karşı  Direnmede Göstermiş Oldukları Sabır Ve Sebat

Tarih Boyunca Peygamberlerin Tebliğ Mücadeleleri Ve İşkencelere Karşı 
Direnmede Göstermiş Oldukları Sabır Ve Sebat




Tarih Boyunca
Peygamberlerin
Tebliğ
Mücadeleleri Ve İşkencelere
Karşı  Direnmede Göstermiş
Oldukları Sabır Ve Sebat

 

Hz. Adem (a.s.) ile başlayan İslam tebliğ
tarihi, yani insanlık tarihi onun oğulları Habil ve Kabil zamanında iki kutba
ayrılmıştı, iki kutup zamanımıza kadar gel­miş, kı­yamete kadar da sürecektir.
Bu iki kutup "hak ve batıl - tevhid ve şirk" kutuplarıdır. Kur'an-ı Kerim'de de,
sahih rivayetlerde de nakledildiğine göre, Hz. Adem'in oğulla­rından Habil ve
Kabil'in kıssası şöyle cereyan etmiştir:

Allah Teâlâ, zaruret hâli mevcut olduğu için Hz.
Adem'in bir batında doğan erkek çocuklarının diğer ba­tında doğan kız
çocuklarıyla evlenmesini emretmişti. Ve söylendiğine göre, Hz. Adem'in her
batında bir er­kek bir de kız çocuğu doğuyordu ve bir batındaki kızı öbür
ba­tındaki erkekle evlendiriyordu. Kabil'in bacısı Habil'in bacısından güzeldi.
Kabil kendisiyle aynı ba­tında doğan öz kardeşiyle evlenmek istedi.

Hz. Adem ise buna müsa­ade etmedi. Ancak Allah'a
bir kurban tak­dim etmeleri gerektiğini, kimin kurbanı kabul edi­lirse, Kabil'in
bacısı­nın da ona ait olacağını bil­dirdi. Habil ve Kabil kurbanla­rını
sundular. (Habil kurba­nını en güze­linden sunmuştu ve) Habil'in kurbanı kabul
edildi. Kabil'inki ise kabul edilmedi ve netice Allah'ın kita­bında anlattığı
gibi şöyle oldu.

"Onlara Adem'in iki oğlunun kıssasını doğru
ola­rak anlat. Hani ikisi birer kurban sunmuşlardı da biri­ninki kabul edilmiş,
diğerininki kabul edilmemişti. O: Andolsun seni öldüreceğim deyince (kardeşi):
«Allah Ancak müttakilerden kabul eder.» demişti.

Beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben
seni öl­dürmek için elimi sana uzatmam. Muhakkak ki ben âlemlerin Rabbi olan
Allah'tan korkarım. Dilerim ki sen benim günahımı da kendi günahını da
yüklenesin ve ce­hennemliklerden olasın. Zalimlerin cezası budur.



Bunun üzerine kardeşini öldürmekte nefsine uydu
ve onu öldürdü de hüsrana uğrayanlardan oldu."[1]



Böylece Habil, mazlumların ve hak davanın
temsil­cisi, Kabil de zalimlerin ve tağutların simgesi olmuştu.

Habil kutbunda olanlar daima hakkı, tevhidi yani
Al­lah'ın davasını, Kabil kutbunda olanlar da daima şeytanın rehberliğinde
tağutu (Allah'a karşı olan her şeyi), şirki ve Allah (c.c.)'a düşmanlığı
savunmuşlardı. Allah (c.c.)'ın davasını savunanlar daima tebliğ, tağut davasını
güdenler de daima bu tebliğcilere zulüm ve işkence yapmışlardır.

Kabil kutbunun temsilcileri olan beşerî
sistemler, in­sanları kula kulluktan vazgeçirip, Allah'ın istediği gibi yaşamaya
davetten başka hiçbir gayeleri olmayan pey­gamberlerle, İslam davetçileriyle
devamlı olarak uğraşmış, Allah'ın emirlerinin insanlara ulaşmasını engellemeye
çalışmışlardır.

Tarih boyunca Allah (c.c.) düşmanları hiçbir
zaman davetçileri rahat bırakmamışlardır. Davetçilerle İslam düşmanları arasında
sürekli bir mücadele olagelmiştir.

[2]

 




[1]
Maide, 5/27-31



[2]
Fatma Keskin, Sabır, Misyon Yayınları.