Fecir | Konular | Kitaplar

Liselerde Din Dersi Eğitimi ve Ders Kitapları

Liselerde Din Dersi Eğitimi ve Ders Kitapları

Liselerde Din Dersi Eğitimi ve Ders Kitapları:

Resmî anlayışa göre laiklik,
kesin doğru olduğu için, laiklik müslümanlığa değil; müslümanlık laikliğe
uydurulacaktı. İşte, zorunlu din dersleri bu irâdenin eseri idi. Elbette bu Din
dersi de bu temel felsefenin ürünü olacaktır. Türk milli eğitiminin temeli ve
alâmet-i fârikası "gökten indiği söylenen kitaplardan ilham almayacaktır!"
Atatürk'ün müslümanlara hoş gelir gibi gözüken sözleri ise, icraatta ve pratik
hayatta, o zamanın şartlarına göre söylenmesi gereken politikacı Atatürk'ün
sözleri olarak mülâhaza edilerek, resmî belgelere geçen ve bizzat Atatürk'ün
özel hayatında ve düşüncelerinde ifadesini bulan din telakkîsi esas alınacaktır.

İlköğretim ve Ortaöğretim
kurumlarında okutulan Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi ders kitaplarında en fazla
iktibas edilen görüş Atatürk'ün görüşleridir. Bunu âyet ve hadisler
izlemektedir. Atatürk'ün görüşleri, hem metin aralarında, hem de ayrıca blok
olarak geniş ve uzun bölümler halinde verilmektedir.
İlköğretim ve Liselerde (tabii
İmam-Hatip Liselerinde de) okutulan Din derslerindeki konular: Biraz İnkılap
Tarihi, biraz Yurttaşlık Bilgisi ve biraz da dinlerin ortak yönlerinden birkaç
örnek; yalan söyleme, hırsızlık yapma, israf etme, âmirlerine itaat et. Taassup
yasak. Meselâ kadınların cemiyete karışmalarına karşı çıkmak taassuptur. Atatürk
taassubu reddeder, Kur'an da, peygamber de reddeder. Kur'an, "âmirlerinize itaat
ediniz" der...
Meselâ, kitaplarda fâiz, cihad,
başörtüsü, şarap gibi şeyler yok. Bir öğrenci, "mâdem namaz farz, namaz kılmak
istiyorum" dese, disipline verilir: "Ne demek istiyorsun sen?! Din, kalp
temizliğidir. İlim ibâdetten önemlidir. Nöbet ibâdetten önemlidir!..."
Hakikatin kaynağı ve ölçüsü,
Atatürk'ün sözleri olduğu için, zorunlu din derslerinin kaynağı da bulunmuş.
Atatürk diyor ki: "Her fert, dinini, dininin buyruklarına uymayı, imanını
öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da okuldur." Madem öyle, haydi dinin
pratikleri için okullarda açsanıza mescidleri... İşleri geldiği yerde, işlerine
geldiği kadar, işlerine geldiği zaman... İsterlerse kitaplarının bu sayfasını
okurlar, isterlerse başka bir sayfasını. Herkese göre hazır sözleri vardır.
Ne diyordu Celal Bayar:
"Atatürk'ü sevmek ibâdettir." Bu adamların gözünde Atatürkçülük bir dindir.
Sevgileri bir tapınmanın tezâhürüdür. Bu kişilerin kafasına göre Türkiye'de
Kemalist teokrasi vardır. 1948'de basılan Türk Dil Kurumu'nun Türkçe
Sözlüğündeki din maddesi de öyle değil mi idi: "Kemalizm: Türklerin dini."
Haydi öyle ise laiklik adına Atatürkçülüğü devletten ayırsanız ya! Türbeleri
ziyaret gericilikti. En büyük anıt mezarı onun için yapıp mezar ziyaretini
devlet töreni haline getirdiler.
Atatürk'ün din
hakkındaki görüşleri ve dine konu olan olaylarla ilgili düşünceleri Din dersi
kitaplarında çok geniş yer kaplamaktadır. Atatürk iyi bir müslüman mı, yoksa TSE
damgalı bir dinin, Allah ve peygamberden önce ya da sonra gelen bir diğer şartı
mı?... Burada öyle anlaşılıyor ki, asıl belirleyici olan Atatürk'tür. Çünkü
Kur'ân-ı Kerim ya da peygamberin sözlerinden Atatürk ilke ve inkılapları ile
çelişenlerin bu kitaplarda yeri yoktur ve olamaz da.[1]



[1]
Abdurrahman Dilipak, a.g.e. s. 52-62. Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.