Fecir | Konular | Kitaplar

b- Endâda Tâbi Olup Allah'a İtaat Eder Gibi İtaat Etmek 

b

b- Endâda Tâbi Olup Allah'a İtaat Eder Gibi İtaat
Etmek

Kur'an, herhangi bir kimseye,
Allah'a teslim olur gibi emrine girmeye, ona kul köle olmaya, onun arzularına,
emir ve yasaklarına kayıtsız şartsız itaat etmeye endâd edinme olarak, Allah'a
şirk koşma olarak değerlendirmiş; herhangi bir şeye veya kimseye karşı beslenen
aşırı sevgiyi ve kayıtsız şartsız itaati de, onu putlaştırmak olarak
nitelemiştir. Allah'a inanmak, kişinin O'nun isteğini kendi dileğine veya
başkalarının isteklerine tercih etmesini ve diğer arzuları O'nun yolunda feda
edecek kadar O'nu sevmesini ve O'na mutlak itaat edilmesi gereken otorite olarak
kabulünü gerektirir. Allah'ı sevmenin kanıtı, O'nu yegâne mutlak otorite olarak
kabul edip O'nun belirli nitelik ve güçlerini başkalarına atfetmemek ve O'nun
hakkını sahte ilah ve rablere vermemektir. Allah'ın sıfat ve güçlerini
başkalarına atfedenler, O'nu sevdiklerini, O'na teslim olduklarını, sadece O'na
itaat ettiklerini iddia edemezler; bilakis bu şekilde O'na ortak koşmuş, Allah'a
endâd/denk tutmuş olurlar.
Tarihteki putları ve puta
tapanları incelediğimiz zaman, şirk temeline dayalı putçuluğun, günümüzde
geçerli olan şirkten ve putçuluktan pek de farklı olmadığını görürüz. Mekke'li
müşrikler de bir Allah inancına sahipti (Bk. 29/Ankebût, 61, 63; 39/Zümer, 3).
Fakat, Allah'ın hükmü yerine Mekke site devletinin parlamentosu Dâru'n-Nedve'nin
kanun yapmasını ve Ebû Cehil gibi tâğutların kendilerini yönetmelerini
istiyorlardı. Yer yer dindar kesilmelerine rağmen, tevhid'in karşısında durarak
şirke sarılıyorlardı.
Günümüzde de kelime-i şehâdet
getirip namaz kılan, oruç tutan, hacca giden bazı kimselerin tâğutun hükmüne
rızâ gösterdikleri, tâğuta itaat ettikleri, sadece Allah'a mahsus olan sıfatları
başkalarına verdikleri bilinen bir gerçektir. Yine bu kimselerin Allah'ı bırakıp
birtakım armaları, şiarları/sloganları, işaretleri, bayrakları, heykelleri,
gelenek ve görenekleri, bazı kavram ve ideolojileri, sanatı, sanatçıları,
futbolu, sporcuları, gruplarını, parti veya kurumlarını, devlet adamlarını,
liderlerini... yücelttikleri ve bu sayılan değerler uğruna mallarını,
mülklerini, namuslarını, ahlaklarını pâyimal ettikleri, böylece de bu değerlere
kulluk ettikleri ortadadır. Sözü edilen bu şahısların, tağutun ortaya koyduğu
nefsanî, şeytanî ve indî değer yargılarıyla Allah'ın kanunları ve şeriatı
çatışacak olsa, hep Allah'ın şeriatını onların istekleri doğrultusunda yontarak
şekil verdikleri, kısacası putların veya putların arkasına sığınmış olanların
emir ve yasaklarını harfiyyen yerine getirdikleri ve Allah'ın şeriatına tamı
tamına zıt olan sistemleri kabul ederek onların hükümlerini tatbik ettikleri de
inkâr edilemez.
İşte bunlar, Allah'ın dışında
endâd edinenlerdir. Bundan daha açık putçuluk düşünülemez. Putların emir ve
direktifleri doğrultusunda hareket ederek onların yolundan santim bile
ayrılmayanlar, Allah'ın kitabına ve Rasülü'nün sünnetine kulaklarını tıkayarak
putların ve onların işbirlikçilerinin çağrısına kulak verenler, Allah'a endâd
uyduranların ta kendileridir.[1]
Hz. Adem'den günümüze kadar
câhiliyye hayatını yaşayan bütün toplumlarda, büyük çoğunluğu teşkil eden
Allah'a endâd uyduran insanlar, Allah'ın varlığına inanmış kimselerdir. Fakat
yaratıcımızı O'nun bildirdiği ölçüler içerisinde, hükümleri, kanunları, itaat
edilmesi gereken emirleri ile tasdik etmemişler, bu konularda nidler
edinmişlerdir. Evet, "Onlara gökleri ve yeri yaratan kimdir, diye sorsan,
elbette ki, Allah'tır diyecekler" (31/Lokman, 25) anlamındaki ayette
açıklandığı üzere, Allah'a yaratıcı olarak inanmışlar, ancak varlığına
inandıkları Allah'ın Peygamberleri aracılığıyla bildirdiği ve yaşanmasını
istediği emir ve yasaklarını kabul etmemişlerdir. Kişisel, ailevî ve sosyal
hayatlarını bu mukaddes emirler ve yasaklara göre düzenlememişlerdir.
"(İnsanlar için uyulacak) emirler ve yasaklar koyma hakkı yalnız Allah'a
aittir." (7/A'râf, 54) yasasını tanımayarak çiğnemişlerdir.
Cenab-ı Hak, bu kişileri
yermekte ve uyarmaktadır: "Onlar, hâlâ cahiliyye hayatının hükmünü (bâtıl
inançları, ilkeleri ve yaşayış tarzlarını) mı arıyorlar? Kanaate sahip
olabilecek bir topluluk katında hükmü (kanunları), Allah'tan daha güzel olan
kimdir?" (5/Mâide, 50). Allah'ın indirdiği emirler ve yasaklar dizisine
uymayan insanlar, ya kendi arzu ve heveslerine veya zalim rejimlere ve
uygulayıcılarına uyarak Allah'a endâd uydurmuşlardır.
"Onlara: Allah'ın
indirdiğine uyun denilince, Hayır, atalarımızı yapar bulduğumuz şeye uyarız
derler. Ya ataları bir şey akledemeyen ve doğru yolda olmayan kimseler
idiyseler?" (2/Bakara, 170).
Allah'tan başkasına mutlak
olarak emretme, yasaklama, helal ve haram kılma, kanun koyma ve hakimiyet
hakkını verme gibi haller, onu endâd kabul etmektir. Allah'ın koyduğu hükümleri,
ölçüleri bir tarafa bırakarak hakimiyeti herhangi bir şeye vermek bir mü'minin
yapamayacağı şeydir. Bu konuda Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
"Huküm/ egemenlik yalnız
Allah'a mahsustur. O sadece kendisine ibadeti/kul olmayı emretti. Dosdoğru din
ancak budur." (12/Yusuf, 40).
"Onlar Allah'ı bırakıp
bilginlerini, rahiplerini, Meryem'in oğlu Mesih'i Rabler edindiler. Halbuki
onlar da bir olan Allah'tan başkasına ibadet etmekle emr olunmamışlardı. O,
bunların eş tutageldikleri her şeyden münezzehtir." (9/Tevbe, 31).
"De ki şüphesiz benim
namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm yalnız âlemlerin Rabbi olan Allah
içindir." (6/En'âm, 162)
"Allah'ın indirdiği ile
hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir" (5/Mâide, 44 )
"Kişi, sevdiğiyle beraberdir."
(Hadis-i Şerif)
"Bir şeyi aşırı sevmek, insanı
o şeye karşı kör ve sağır yapar." (Hadis-i Şerif)
"Allah için sevişen iki din
kardeşi buluştukları zaman, biri diğerini yıkayan iki el gibidirler. Ne zaman
iki mü'min bir araya gelirse, Allah Teâlâ, birini diğerinden faydalandırır."
(Hadis-i Şerif)
"Allah için birbirlerini sevip
dost olanlar, kıyâmet gününde arşın gölgesinde, nurdan minberlere kurulup
oturacaklardır." (Hadis-i Şerif)
"Din kardeşinin ayıplarını
örten kimsenin, Allah Teâlâ dünya ve âhirette kusurlarını örter." (Hadis-i
Şerif)
"Büyüklerimize saygı
göstermeyen, küçüklerimize şefkat göstermeyen Bizden değildir." (Hadis-i Şerif)
"Allah için sev, Allah için
buğzet, Allah için dost ol ve yine O'nun için düşman ol. Çünkü Allah'ın
dostluğuna ancak bu şekilde erişilir." (Abdullah bin Ömer)
"Zâlimi seven kimse, Kâbe'de
duânın mutlaka kabul olunduğu yer olan makam-rükün arasında 70 yıl kalıp ibâdet
etse dahi, kıyâmet günü, Allah onu sevdiği zâlim ile beraber kılacaktır."
(Abdullah İbn Mes'ûd)
"Kul, aslında cehennemlik bir
adamı, Allah'ın rızâsına uygun, hayırlı bir iş yaptığını gördüğü için sevmiş
olsa, bu yüzden Allah onu mükâfatlandırır. Yine kul, aslında cennetlik olan bir
adamı, Allah'ın rızâsına aykırı, kötü bir iş yaparken görüp buğzetmiş olsa,
bundan dolayı da yine Allah onu mükâfatlandırır." (Muhammed bin Hanefiyye)
"Allah için dost olanların
sevgisi, sebebi devamlı olduğu için devam eder. Dünya için dost olanların
sevgisi ise, sebebi fâni ve devamsız olduğu için kısa sürer. Bir an gelir ki son
bulur."
"Allah sevgisinin alâmeti,
muvâfakat, yani emredilene uyup, peki demektir."
Bir zat, Muhammed bin Vâsi'ye:
"Ben seni Allah rızâsı için seviyorum" demişti. O da şu karşılığı verdi: "Madem
O'nun için beni seviyorsun. O da seni sevsin!" Sonra şöyle duâ etti: "Ey
Allah'ım! Senin için halk tarafından sevilirken, aynı zamanda Senin sevmediğin
bir kulun olmaktan Sana sığınırım."
Mü'min mü'mine mü'mince bakarsa
nice güzellikler, sevilecek pekçok yönler görecek ve sevecektir. Her şeyden önce
güzellik, bakan gözde; sevgi, seven gönüldedir.
"İnsanoğlu böyledir işte, hep
sevilmek ister. Fakat sevilmek için önce sevmek ve sevilmeyi hak etmek gerek."
"Bir insanın iki sevgisi
olamaz; Allah bir göğüste iki kalp yaratmamıştır."
"Temiz ve berrak bir sevgi,
ruhtaki bütün korkuları filtre eder."
"Mıknatısın demiri çektiği
gibi, insanoğlu da kendisini sevene karşı muhabbet etmektedir. Çocuğun annesine
olan muhabbeti, dünya zevklerinden, onu yedirip içirmesinden dolayı değildir.
Aralarındaki bu bağ, Allah'ın kalbe koyduğu akrabalık, annelik sevgisi
sebebiyledir."
"Sevgi, kendi yaptığın çoğu az
görmen; sevgilinin azını çok görmendir."
"Allah sevgisi, itaate
sarılmak, aykırılıklardan ayrılmaktır."
"İnsanları toptan sevmek
ahlâksızlıktır."
"Sevginin bulunmadığı yerde
aklı da arama."
"Sevgi, aklın ötesine çıkanın
işidir."
"Sevgi, hayatın pusulasıdır."
"Sevgi, ne yüce bir
çocukluktur."
"Sevgi, bütün nimetlerin en
büyüğüdür."
"Yalnız seni sevenleri sevmek
sevgi değil; değiş tokuştur."
"Gerçekten sevenler, karşılık
beklemeden severler."
"Sevilmek için önce sev ve
sevimli ol."
"Şah bile sevgiye köledir."
"Seviniz, insan hayatında
bundan güzel bir şey yoktur, Sevilmesi gereken zâtı gereği gibi sevmek, devamlı
bir mutluluktur."
"Eğer bir kimseyi, kimse
sevmiyorsa, bunun sebebini araştırmalıdır; eğer bir kimseyi herkes seviyorsa,
bunun sebebini de araştırmalıdır."
"Ana babalar, çocuklarından
yedikleri tokatların sebebini, onları çok fazla, yani ölçüsüz sevmelerinde
aramalıdır."
"Büyük işlerden hiçbir sevgisiz
başarılamamıştır."
"Bizi beğenenleri her zaman
severiz; fakat beğendiklerimizi her zaman sevmeyiz."
"Sevdiğini elde edemezsen, elde
ettiğini sevmeye çalış."
"Seni seveni araman, seni
arayanı hatırlaman, nefsinin emridir. Asil kişi odur ki, sevmeyenini sever,
aramayanı sorar."
"İnsanlara giriş yolu gönül
yoludur. Sevmeyen insanlara kendisini sevdirmeyen bir insan, insanlara bir şey
anlatamaz."
"Bilen, tanıyan sever."
"Sevgi, ülkesini kılıçsız idare
eden bir kraldır."
"Hayat kısa, sevgi uzundur."
"Sevgi öğretilmez,
kendiliğinden doğar."
"Sevgi/aşk, hiç izin mi ister
birinin yüreğire yerleşmek için."
"Sevgi ve merhamet, insanlık
vasfıdır; hiddet ve şehvetse, hayvanlık vasfı."
"Her şey, ancak sevgi ile satın
alınabilmelidir."
"Sevgiyle bakılan her şey
güzeldir."
"Gerçek sevgi, iyilik
gördüğünde artmayan ve kötülük gördüğünde eksilmeyendir."
"Sevgi, rûhun güzelliğidir."
"İnsan sevmeye başladımı,
yaşamaya da başlar."
"Sevmeye başlayınca, eskisinden
bambaşka bir insan olduğumuzu anlarız."
"Sevgi, çiçek açmayan yere
uğramaz."
"İyi ya da kötünün ne olduğunu
fark edemeyen insan nasıl sevebilir?"
"Çok şeyi sevmezsen, çok şeye
üzülmezsin. Fâni şeyleri aşırı sevmek, boş şeyler için üzülmek demektir."
"Sevmeden yaşamak, yaşamak
değildir; az sevmek ise sürüklenmektir."
"İyiliğe karşı iyiliği artır;
sevgiye karşı muhabbeti göster. Alevi körükle, yoksa ateş söner."
"Her şeyden bıkılabilir, ama
sevgiden asla!"
"Gönül midesi sevgiye doymaz."
"Sevginin karşılığı yine
sevgidir."
"Sevginin mezarı nankörlüktür."
"Sevgi, bir çeşit savaştır."
"Sevgi, kalbin göklere
yükseldiği altın merdivendir."
"Beşerî aşk, insanın her şeyini
kilitleyen anahtar olabilir; İlâhî sevgi, insanın her şeyini açan/çözen
anahtardır."
"Sevgi, kulübeyi altından bir
saraya benzetir."
"İnsanı, sevginin güzellikleri
yaşatır."
"Sevmek, yaşamak kadar önemli."
"Sevgisiz hayat yüktür."
"Kendi isteğiyle sevilmek kolay
değildir, ama saygı uyandırmak kolaydır."
"Sevemeyen adam, benzer
yemişsiz ağaca."
"Ey sevgi! Bütün öteki zevkler,
senin acıların kadar değerli değil!"
"Sevgi, güneş gibidir; kör bile
hisseder."
"Ey hayat! Sevgisiz sen nesin?"
"Seviyorum, o halde varım."
"Sevmek, insanın kendi kendini
aşmasıdır."
"Sevmek, bir başkasının
hayatını yaşamaktır."
"Sevgi, bir kişinin
diğerleriyle arasındaki farkı görebilmektir."
"Sevgiliden gelen her şey
sevgilidir."
"Sevgi/aşk, büyük bir hocadır."
"Sevgi/aşk, en büyük, en
kuvvetli mürşiddir."
"Nasıl kafa sayısı kadar
düşünce çeşidi varsa, kalp sayısı kadar da sevgi çeşidi vardır."
"Uzun yaşamaz kolay ele geçen
sevgi."
"Kendisini pek çok seven,
çevresinde pek az sevilir."
"Sevgi, âlemde her mihneti sefâ
yapan, her çileyi bal eyleyen büyüdür."
"Istırabın bağladığı sevgi
güçlüdür."
"Sevgi ne kadar büyükse, kederi
de o kadar büyük olacaktır."
"İnsan, katlandığı
fedâkârlıklar, çektiği ıstıraplar nispetinde sever."
"İnsan sevince ekseriya kederli
olur."
"Dertsiz sevgi, tam sevgi
değildir."
"Gerçek sevginin niteliği tatlı
acılıktır."
"Dünya sevgisi, insanın
kalbinden imanın tadını çıkarır."
"Sevgi ile nefret arasındaki
fark, şaşılacak kadar azdır."
"Bir an bile, sevgilerimizi
değiştirebilir."
"Sevgi, ateş gibidir, gıdasız
kalınca söner."
"Sevgi, insanı sürükleyip
götüren eşi bulunmaz bir taşıttır."
"Sevgi, dünyadan kaçıp
sığınılacak bir cennet."
"Güzel değil batmakla kaybolan
mahbûp/sevgili. Çünkü zevâle/yokluğa mahkûm, gerçek güzel olamaz. Ebedî sevgi
için yaratılan ve İlâhî ayna olan kalp ile sevilmez/sevilmemeli."
"Kişi kime seviyorsa odur en
güzel."
"Kim başkalarını sevip onlardan
ilgi görmüyorsa, onlara karşı olan hareketlerini gözden geçirmelidir."
"İnsanın sevmediğiyle yaşaması,
sevgilinin ayrılmasından da berbattır."
"Sevilmeyen yol, kalabalık
olduğu zaman bile ıssızdır."
"Her sevincin bir acısı, her
acının da bir sevinci olur."
"Sevgi insanı birliğe,
egoizm/bencillik yalnızlığa götürür."
"Görevin öğretilmesinden çok,
sevdirilmesi gerekir."
"Bir kadının ev kıymetli
serveti, kocasının kendisini sevmesidir."
"Muhabbet fedâisi olmayanlar,
kin bezirgânlığı yaparlar."
"Açıklanıp gösterilmeyen sevgi,
moral bozukluğu ve düşmanlık doğurur."
"Bulut gölgesinin ve alçakların
sevgisinin devamı yoktur."
"Dünya için sevişenlerin
araları, zamanla bozulur; Mevlâ için sevişenlerin araları ise hiç bozulmaz."
"Başkalarını seven ve sayan
kimse, herkes tarafından sevilir."
"Değirmen iki taştan, muhabbet
iki baştan."
"Yiğit ne kadar bahadır olsa,
sevdiğine yenilir."
"Gülünü seven, dikenine
katlanır."
"Seni seven, eksiklerini
düzeltir."
"Sevgi azalınca, kusurlar
artar."
"Siz şehvetin adını aşk
koymuşsunuz. Eğer öyle olsaydı, eşek insanların ve âşıkların şâhı sayılırdı." (Celâleddin
Rûmî)
"Aşk, dâvâya benzer, cefâ
çekmek şâhide: Şâhidin yoksa dâvâyı kazanamazsın ki!"
"Aşkı, sevgiyi pervâneden
öğren, ey seher kuşu; yandı, can verdi, sesi çıkmadı."
"Niçin başın göklerde, ne
arslansın ne devsin;
Yaradılmışları sev, Allah da
seni sevsin."
"Sevgi kelimesinde, hayat veren
bir sır var;
Onsuz olan her işde, mutlaka
bir kusur var."
"Her kime nasib olsa Kâbe, Hüdâ
dâvet eder,
Herkes sevdiğini hânesine dâvet
eder."
"Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş
Kıyâmete kadar sökülmez imiş."
"Aşığa Bağdat ırak gelmez."
"Aşk imiş her ne var ise
âlemde, Ilim bir kıyl u kal imiş."
"Aşktır pervâneyi şem'a atuben
yandıran."
"Aşk kim kalbe gıdâdır ne
yenir, ne yutulur;
Bir demir leblebidir, çiğneyene
aşk olsun."
"Ey sevgi, anladım bu uzaktan
gelen sedâ ile,
Ömrün yegâne lezzetidir hâtıran
bile." (Yahya Kemal)
"Aşk bir güneşe benzer, âşık
olmayan gönül, bir katı taşa benzer."
"Yunus, ver canını Hak yoluna,
Can vermeyince cânân bulunmaz."
"Eğer âşık ise yâre / Sakın
aldanma ağyâre
Düş İbrâhim gibi nâre / Bu
gülşende yanar olmaz."
"Aşkın aldı benden beni,
Bana Seni gerek Seni"
"Yâ İlâhî, kusuruma bakma
Aşk ile yandım âteşe yakma."
"Allah Teâlâ, iyiliğini murad
ettiği kimseye, unuttuğunu hatırlatacak ve hatırında olanı yapmaya yardım edecek
iyi ve sâlih bir dost nasib eder." (Hadis-i Şerif)
"Dostuna sevginde ölçülü ol;
Belki de bir gün düşman olur. Düşmana buğzunda ölçülü davran; Belki de bir gün
baş dostun olur." (Hadis-i Şerif)
"Fenalıklardan uzak duran ve
daima verdiği sözü yerine getiren insanlarla dostluk kurmalıyız." (Hz. Ali r.a.)

"Dost edinin, onlar sizin için
dünya ve âhiret sermayesidir. Cehennem ehlinin "Bizim için samimi bir dost da
yoktur." (26/Şûrâ 101) diyeceklerini duymadınız mı?" (Hz. Ali r.a.)
"Dostun dostu dosttur; ölümsüz
Dost'un dostu ise en yakın dosttur."
"O Dost'u bulanın kaybettiği
hiçbir şey olmadığı gibi; O Dost'u kaybedenin de bulacağı bir şey yoktur."
"Senin dindarlığını arttıran
dost, her karşılaştığında eline bir altın bırakan dosttan daha hayırlıdır."
"Faziletli olan ve faziletleri
bakımından birbirine benzeyen insanlar arasındaki dostluk, mükemmel bir
dostluktur."
"Bir kimsenin, düşmanının
düşmanı olması, onu dost edinmesine kâfi sebep değildir."
"Dost vefalı olduktan sonra
düşman ne yapabilir?"
"Dost kazanırsan tut, düşman
kazanırsan güt."
"Dost, bizi Allah'a
yaklaştıran; düşman, bizi Allah'tan uzaklaştıran kimsedir."
"Dost, bizi iyi yola
öğütleyendir."
"Dostun attığı gül onulmaz yara
açar."
"Dostun attığı taş, baş
yarmaz."
"Dost dostun ayıbını yüzüne
söyler."
"Dostuna borçlu olma!"
"Dostu olmayan insan, en yoksul
insandır."
"Birçok arkadaşımız olabilir,
ancak dostlarımız azdır."
"Dostunu medh edersen, biraz
yerecek yerini koy."
"Dostların sıkıntıda iken,
onları mutlu oldukları zamankinden daha çok ara."
"Dost sanma şanlı vaktinde dost
olanı; dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı."
"Dost yüzünden, düşman gözünden
belli olur."
"Dosta varırız gülle; düşmana
atarız gülle!"
"Dostunu hemen ölüverecekmiş
gibi sev; düşmanını hiç ölmeyecekmiş gibi telâkki et."
"Denendikten sonra dost
edindiklerini bağrına bas; ama her ilk tanıştığınla, hemen dost olma."
"Düşmanlarını hoşnut etmek için
dostlarını kıranlar, düşmanlarını memnun edemediği gibi, dostlarını da
yitirirler."
"İnsanlardan kendini çekmen
sana düşman, herkese yakınlık göstermen ise sana kötü dostlar kazandırır."
"Dostluk sırasında sende
olmayan meziyetlerden söz eden adam, düşmanlık sırasında sende bulunmayan
fenalıkları da sana yükleyebilir."
"Dostlarımızın sefâletine
acımak iyi; fakat onların imdâdına koşmak daha iyidir."
"Dostluğun kolları birbirimizi
dünyanın bir ucundan diğer ucuna kucaklayabilecek kadar uzundur."

"Arz eyle bu pendi kendi özüne;

Dost addetme her güleni
yüzüne."

"Hoş gününde her kişi yârân
bula;
Dost odur kim kem gününde yâr
ola."

"Dosttan bol şey de yok dünyada
Dosttan bulunmaz şey de."

"Lokman hekim sarabilmez
yaramı
Dost eli değmezse çare mi
olur?"

"Bazı insanlar iyilik etmek,
birbirini sevmek için değil; iyilik görmek, sonunda da nefret etmek için dost
olurlar."
"İnsanlarla dost ol. Çünkü
kervan ne kadar kalabalık ve halkı çok olursa, yol kesenlerin beli o kadar
kırılır."
"Hiçbir şey sâdık dost kadar
ucuza alınamaz. Yani ne kadar pahalıya mal olsa, gene de ucuzdur."
"Biri gerçeği duymak
istemediği, öteki yalana hazır olduğu zaman, dostluk dostluk olamaz."
"Dostlar kavun gibidir; neden
mi? Bir tane iyisini bulmak için yüzlercesini yoklarsınız da ondan."
"Kara günlerinde senden çok
üzülecek bir dostun olmasaydı, o günlere katlanmak güç olurdu."
"Dost yüzü görmemek çetin bir
iştir, ama bu hasret, onu düşmanla birlikte görmekten daha hafiftir."
"Yastık diye başını ateşe
dayayan, yatak diye yılanların üzerine yatan bir adam, güvendiği bir dostundan
düşmanlık sezen bir adamdan daha rahat uyur."
"Dostlara acılarını
paylaştığını göstermek, birlikte yas tutmakla değil; onlara elbirliğiyle yardım
etmekle olur."
"Birbirlerine zıt karakterlere
sahip olan insanlar, birbirlerini anlamak ve tamamlamak şartıyla iyi dost
olabilirler."
"Güller, lâleler, karanfiller,
bütün çiçekler solar. Çelik ve demir kırılır, ama gerçek dostluk ne solar, ne de
kırılır."
"Gerçek dostlar, iyi
günlerinizde, dâvet edince sizi ziyâret ederler; kara günlerinizde dâvetsiz
gelirler."
"Dostluk, yolu üzerinde ot
bitmesine müsaade etmez."
"Dostun kusuruna bakılmaz."
"Dostlara itimad etmemek, onlar
tarafından aldatılmaktan daha ayıptır."
"Dostlar öyle bir ailedir ki,
insan o ailenin fertlerini yalnız kendi seçer."
"Dostuna, bir gün düşmanın
olabilecekmiş gibi davran."
"Dostluk, iki vücutta müşterek
bir ruha benzer."
"Dostsuz kalan şahsın durumu,
sol elden mahrum kalan sağ elin durumu gibidir."
"Dost, rahatlık veren bir
merhemdir."
"Dost, kötü günde belli olur.
İyi günde ise binlercesi bulunur."
"Gerçek dost, onu unutanı
unutmayandır."
"Ana babayı kader tayin eder,
dostlar ise seçilir."
"Dostları çoğaltmak, zekâ
inceliğindendir."
"Dostluk iyi kimseler arasında
çabuk temellenir; güçlükle yıkılır."
"Dost kazanmak isteyen kimse,
dostluğu paylaşmayı bilmelidir."
"Ayıpsız dost arayan, dostsuz
kalır."
"Dostluğundan fayda görmediğin
kimsenin, husûmetinden de sana pek bir zarar gelmez."
"Aklın bağlamadığı dostluğu,
akılsızlık kolayca çözebilir."
"Hiçbir dost, dostluğunu ispat
edene kadar dost değildir."
"Dostluk, kanatsız sevgidir."
"Dost, hem iyi görünen, hem iyi
olan insandır."
"Yalnız kendi nefsini düşünerek
dost arayan, hizmetçi arıyor demektir."
"Dertlerini dökecek dostları
olmayanlar, kendi yüreklerini kemiren yamyamlardır."
"Dost, kendisiyle samimi
olabildiğim ve yanında yüksek sesle düşünebildiğim kişidir."
"Kuşun yuvası, örümceğin ağı,
insanın dostları vardır."
"Dost, sanki insanın bir ikinci
kendisidir."
"İyi insanlar, kara günde en
emin dostturlar."
"Dostlarımla beraber olunca
yalnız değilim. O dakikadan sonra da iki kişi değiliz."
"Köle misin? Senden dost olmaz.
Zorba mısın? Senin dostların olmaz."
"Dostluk, görünceye kadar
değil, ölünceye kadar olmalı."
"Dostluk o kadar kolay kurulur
ki... Ama sürdürmek!"
"Dostluktan saygıyı kaldıran
onun en büyük süsünü kaldırmış olur."
"Düşüncede uyum, dostluğu
doğurur."
"Kendine dost olan, bilin ki
herkese de dosttur."
"Eğer hiç dostun yoksa, sen bir
dost ol!"
"Dostun olsun istiyorsan dost
ol!"
"İlâhî! Sevdir bize hep,
sevdiklerini. Yerdir bize hep, yerdiklerini. Yâr et bize erdirdiklerini."


[1]
Karş. Kur'an'da Tevhid, s. 132 vd.