Fecir | Konular | Kitaplar

Kur'an Âyetleri (Cümleleri)

Kur

Kur'an Âyetleri (Cümleleri)

Peygamberlere indirilen bütün İlâhî
kitaplar da ‘kavlî', yani sözlü âyetlerdir. Bu kitapların gönderiliş şekli olan
vahy bir âyet olduğu gibi, bu kitapların anlattığı her şey de birer âyettir. Bu
gün âyet deyince daha çok Kur'an'ın âyetleri akla gelmektedir. Tefsir ilminde
âyet, sûrelerin içinde bulunan, iki durak arasındaki bir veya birkaç cümleden
ibarettir. Kur'an âyetleri, Rabbimizin bize gönderdiği apaçık belgeler ve
delillerdir. Bu belge ve deliller, bir yönden Rabbimizin ilâhlığının
isbatlarıdır, bir taraftan da bizi doğru yola götürecek alâmetlerdir. Âyetlerin
haber verdiği gerçekler ve sundukları hükümler; varlığın ve mutlak kurtuluşun
işaretidir.

Kur'an âyetlerinin sıralanışı, uzunluğu ve
kısalığı ve hangi sûrede yer alacağı kendine özgüdür. Bilindiği gibi Kur'an
âyetleri Allah'ın Rasûlüne bir defada veya toplu bir kitap halinde gelmemiştir.
Peygamber (s.a.s.), gelen Kur'an âyetlerinin hangi sûrelere ve hangi âyetten
sonra veya önce yazılacağını Cebrâil'in bildirmesiyle, Kur'an'ı yazıya geçiren
vahy kâtiplerine söyleyip yazdırıyordu. Şu anda Kur'an'da yer alan âyetler
bizzat vahyin emri ile ait oldukları sûrenin içerisindedirler.

Kur'an'ın ilk gelen âyetleri Alak Sûresinin
ilk beş âyeti, son gelen âyet ise, genel kabule göre Mâide Sûresinin üçüncü
âyetidir. Kur'an âyetleri "Mekkî" (Mekke'de nâzil olanlar) ve "Medenî"
(Medine'de gelenler) şeklinde ikiye ayrılırlar.[1]

Kur'an'daki âyetleri birbirinden ayırmanın
beşerî bir kuralı yoktur. Yani âyetlerin tâyini kıyâsî değil; tevkîfî olup
vahiyle belirlenen ve Hz. Peygamber'in emrine bağlı olarak o şekilde yazıya
geçirilen hususlardandır. Onun için "Elif Lâm Mîm", "Elif Lâm Mîm Sâd"
birer âyet olduğu halde; "Elif Lâm Râ" tam âyet değil; sonraki âyetin bir
parçası sayılmıştır. Birkaç hüküm ve cümle içeren âyetler olduğu gibi, kendi
başına hüküm ifade etmeyen, tek veya iki kelimeden ibâret âyetler de vardır.
Bakara sûresinin 82. âyeti (Müdâyene âyeti), en uzun âyettir Rahmân sûresindeki
"Müdhâmmetân" âyeti ise tek kelimeden ibarettir ve en kısa âyetlerdendir.
"Ve'l-Fecr" (Fecr: 89/1), "Ve'l-Asr" (Asr: 103/1) en kısa
âyetlerdir.[2]

Ayetlerin ekserisi bir veya
birkaç cümleden meydana gelmiş müstakil bir kelâmdırlar. Bununla beraber
içlerinde bir cümle teşkil etmeyen, ayrı bir sıfat olanları vardır. "Er-Rahmanü'r-Rahîm"
Müstakil bir cümle değil, iki sıfattır ve bir ayettir. Er-Rahmân suresinde geçen
"Müdhâmmetân" da bir tek kelime ve aynı zamanda tam bir ayettir. Müddessir
suresinde "Sümme nazara" iki kelime, bir cümledir.
"Sümme abese ve basara" dört
kelime iki cümledir. Bu suretle ayetlerin kısası, ortası, uzunu ve herbirinin
çeşitli mertebeleri vardır. Kur'an'da en uzun ayet ise Müdayene= (Borçlanma)
Ayeti diye bilinen Bakara suresinin 282. ayetidir.
Kur'an'ın ilâhî hükümlerinden birini ifade eden her kısmına da ayet
denilebilir. Meselâ; "Kadınların örtünmesi ile ilgili ayet vardır." denilince
kastedilen mana bir ayete değil, o konuda bulunan tüm ayetlere şâmildir.
"Elif lâm mîm sâd" bir ayettir
fakat, "Elif lâm mîm râ" bir ayet değildir;
"Yâsîn" bir ayettir fakat,
"Tâ-sîn" bir ayet değildir;
"Hâ mîm ayn sîn kâf" iki ayet
olduğu hâlde, "Kâf hâ yâ ayn sâd" bir ayet kabul edilmiştir.
Ayetlerin, Kur'an'da görüldüğü
şekildeki tertibi "tevkîfi"dir. Yani Peygamber (s.a.s.) görüşü ile değil, vahye
dayalı olarak sıralanmıştır. Bu konuda ictihada, re'ye, kıyasa ihtiyaç yoktur.
Ayetin son kelimesine fâsıla
(çoğulu: fevâsıl) denir. Ayetin en son kelimesi, sonraki ayeti bir evvelkinden
ayırdığı için bu adı almıştır. Fâsılanın son harfine de "harfü'l-fâsıla=fâsıla
harfi" denir. Meselâ: El-Kevser suresinin ayetlerinin sonlarında bulunan
(El-Kevser, Ve'nhar, El-Ebter) kelimeleri fâsıladır. Bu kelimelerin sonunda
bulunan "râ" harfleri de fâsıla harfleridir. Kur'an'da mevcut olan bu fâsıla
harfleri alfabetik sıraya göre dizilmiş değildir. Meselâ: Fâtiha suresinin
fâsıla harfleri "mim, nûn"; el-Bakara suresininkiler mim, nûn, dal, be, râ, kaf,
lem"; İhlâs suresininkiler "dal" harfleridir.[3]


[1]
Hüseyin K. Ece, İslam'ın Temel Kavramları, Beyan Yayanları: 54.

[2]
Ahmet Kalkan, Kur'an Kavram Tefsiri.

[3]
Cengiz Yağcı, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/179-180.