Kur
Kur'an-ı Kerim'de Sihir
Kavramı:
"Sihir" kelimesi, türevleriyle birlikte Kur'ân-ı
Kerim'de 60 yerde geçer; 2 âyette de "kâhin" kelimesi kullanılır. Kur'an,
câhiliyye toplumu üyesi müşriklerin, hak olarak gönderildiklerini tebliğ
ettiklerinde, bunları alışılmadık, duyulmadık şeyler olarak değerlendirerek,
peygamberlere "büyülenmiş, kendisine sihir yapılmış, cinlenmiş, mecnun" gibi
ifâdeler yakıştırdıklarını belirtir. Yine hakkın ifadesi olan vahye de "bu bir
sihirdir/büyüdür" dediklerini ifade eder (10/Yûnus, 2). Kur'an, bu ithamları
kesin bir dille reddeder. Peygamberin bir kâhin, mecnun veya sihre uğramış biri,
ya da büyücü/sihirbaz olmadığını belirtir (52/Tûr, 29-30; 68/Kalem, 2; 81/Tekvîr,
22). Peygamberlerin mûcize göstermesine karşı kâfirler buna sihir demişlerdir
(5/Mâide, 110; 6/En'âm, 7; 10/Yûnus, 77; 27/Neml, 13, 28/Kasas, 48; 37/Sâffât,
14-15) Bunların yanında sihrin peygamberlerle ve vahiyle zerre kadar ilgisi
olmayan, şeytânî bir pislik ve küfür olduğu vurgulanır.
"Sihir" kelimesi, Kur'an'da "hile" (20/Tâhâ, 64,
69), "kandırmak ve aldatmak" (23/Mü'minûn, 89) anlamlarında kullanılır.
Sihirbazlar/büyücüler fesatçı/bozguncu (müfsid) olarak değerlendirilir ve
Allah'ın onların işini düzeltmeyeceği açıklanır (10/Yûnus, 81). Kur'an,
sihirbazların, nereye gitseler başarılı olamayacağını belirtir (20/Tâhâ, 69;
10/Yûnus, 77). Allah, sihri tesirsiz bırakacak, iptal edecektir (10/Yûnus, 81).
Kur'an, Hz. Mûsâ ile Firavunun sihirbazları arasındaki mücâdeleyi, değişik
sûrelerde ve bazı ayrıntılarla birlikte açıklar (7/A'râf, 103-126; 10/Yûnus,
75-86; 20/Tâhâ, 56-72; 26/Şuarâ, 30-51). Bu mücâdelenin vurgulanması, her
dönemde değişik biçimde ve farklı araçlarla Firavunların sihirbazlar/büyücüler
(hakkı bâtıl ve bâtılı hak, akı kara ve karayı ak gösterenler, insanları çeşitli
hilelerle kandıran ve oyalayanlar) ile vahyin ve Peygamberî dâvetin karşısına
çıkacaklarını hatırlatır. Yine mü'minlere ders ve moral verilir; kim olurlarsa
olsunlar, büyücülerin ortaya koyduklarını Allah boşa çıkarıp iptal edecek, her
nerede olurlarsa olsunlar büyücüler başarısız olacaklar, her iki dünyada da
felâha kavuşamayacaklar, kurtuluşa eremeyeceklerdir.
"Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar,
şeytanların söylediklerine tâbi oldular. Halbuki Süleyman kâfir olmadı (Büyü
yapmadı ve ona inanmadı). Lâkin şeytanlar kâfir oldular. Çünkü insanlara sihri
(büyü ilmini) ve Bâbil'de Hârût ve Mârût'a indirileni öğretiyorlardı. Halbuki o
iki melek herkese âBiz imtihan için gönderildik, sakın (yanlış inanıp büyü
yapmaya cevaz verip de) kâfir olmayasınız' dedikten sonra ancak ilim
öğretirlerdi. Onlar karı ile koca arasını açan şeyleri öğreniyorlardı.
Büyücüler, Allah'ın izni olmadan hiçbir hususta zarar veremezler.
Onlar (büyücüler) kendilerine fayda
vereni değil de zarar vereni öğrenirler. Onlar kesinlikle bilmişlerdir ki, kim
onu (sihri) satın alırsa (ona para verirse), onun âhiretten nasîbi yoktur.
Karşılığında kendi varlıklarını sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bunu
anlasalardı!" (2/Bakara,
102)
"Allah o zaman şöyle diyecek: âEy Meryem oğlu
İsa! (...) Hani İsrâiloğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine
apaçık deliller (mûcizeler) getirdiğin zaman, içlerinden inkâr edenler, âbu
apaçık bir sihirden başka bir şey değildir' demişlerdi."
(5/Mâide, 110)
"Eğer sana kâğıt üzerine yazılmış bir Kitap
indirseydik de onlar elleriyle onu tutmuş olsalardı, yine de inkâr ediciler:
âBu, apaçık büyüden başka bir şey değildir' derlerdi."
(6/En'âm, 7)
"Firavun kavminden ileri gelenler dediler ki: Bu
çok bilgili bir sihirbazdır. Sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor; ne buyurursunuz?
Dediler ki: O'nu da kardeşini de beklet, şehirlere toplayıcı (memurlar) yolla.
Bütün bilgili sihirbazları (toplayıp) sana getirsinler. Sihirbazlar Firavun'a
geldi ve âeğer üstün gelen biz olursak, bize kesin bir mükâfat var mı?' dediler.
(Firavun:) âEvet, hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız' dedi.
(Sihirbazlar,) âEy Mûsâ, sen mi (önce hünerini ortaya) atacaksın, yoksa önce
atanlar bizler mi olalım?' dediler. âSiz atın' dedi. Onlar atınca insanların
gözlerini büyülediler, onları korkuttular ve büyük bir sihir (ortaya)
getirdiler. Biz de Mûsâ'ya, âasanı at' diye vahyettik. Bir de baktılar ki; bu,
onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. Böylece gerçek ortaya çıktı ve
onların yapmakta oldukları yok olup gitti. (Firavun ve kavmi) orada yenildi ve
küçük düşerek geri döndüler. Sihirbazlar ise secdeye kapandılar. âMûsâ ve
Hârun'un da Rabbi olan âlemlerin Rabbine inandık' dediler.
Firavun dedi ki: âBen size izin
vermeden O'na iman mı ettiniz? Bu hiç şüphesiz şehrin (Mısır) kıptî olan halkını
oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza
gelecekleri) bileceksiniz! Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama
keseceğim, sonra da hepinizi asacağım.' Onlar, âBiz zaten Rabbimiz'e döneceğiz.
Sen sadece, Rabbimiz'in âyetleri geldiğinde onlara inandığımız için bizden
intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi müslüman olarak
öldür' dediler." (7/A'râf,
109-126)
"Ve dediler ki: âSen bizi büyülemek
için her ne mûcize getirirsen, biz asla sana inanacak değiliz."
â7/A'râf, 132)
"Firavun dedi ki: âBilgili bütün
sihirbazları bana getirin! Sihirbazlar gelince Mûsâ onlara: âAtacağınızı atın'
dedi. Onlar (iplerini) atınca, Mûsâ dedi ki: âSizin getirdiğiniz sihirdir. Allah
onu iptal edecek, boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah fesatçıların/bozguncuların
işini düzeltmez. Suçluların hoşuna gitmese de Allah, sözleriyle gerçeği açığa
çıkaracaktır." (10/Yûnus,
79-82)
"İçlerinden bir adama: âİnsanları uyar
ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu
müjdele' diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o
kâfirler: âBu elbette apaçık bir sihirbazdır' dediler."
(10/Yûnus, 2)
"Katımızdan onlara hak (mûcize)
gelince: âBu elbette apaçık bir sihirdir' dediler. Mûsâ: âSize hak geldiğinde
onun için (hep böyle) mi dersiniz? Bu bir sihir midir? Halbuki sihirbazlar iflâh
olmazlar' dedi." â10/Yûnus,
76-77)
"...(Rasûlüm!) âölümden sonra muhakkak
diriltileceksiniz' desen, kâfir olanlar derhal âbu, açık bir büyüden başka bir
şey değildir' derler."
(11/Hûd, 7)
"Öncekilerin başına gelenlerden ders
almaları gerekirken onlar hâlâ buna (Kur'an'a) inanmıyorlar. Onlara gökten bir
kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine âgözlerimiz boyandı, daha doğrusu
bize büyü yapılmıştır' derler."
(15/Hıcr, 13-15)
"Biz, onların seni dinlerken ne
maksatla dinlediklerini, kendi aralarında fısıldaşırlarken de o zâlimlerin,
âSiz, sihirlenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!' dediklerini çok iyi
biliriz." (17/İsrâ, 47)
"(Firavun'un sihirbazları) şöyle
dediler: âBu ikisi (Mûsâ ve Hârun), muhakkak ki, sihirleriyle sizi yurdunuzdan
çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu ortadan kaldırmak isteyen iki sihirbazdırlar
sadece. Öyle ise hilenizi kurun; sonra sıra halinde gelin! Muhakkak ki bugün,
üstün gelen kazanmıştır.
Dediler ki: âEy Mûsâ! Ya sen at veya önce atan biz olalım.' âHayır, siz atın'
dedi. Bir de baktı ki, büyüleri sâyesinde ipleri ve sopaları, kendisine
gerçekten koşuyor gibi görünüyor. Mûsâ, birden içinde bir korku duydu. âKorkma!'
dedik, âüstün gelecek olan, kesinlikle sensin.' Sağ elindekini at da, onların
yaptıklarını yutsun. Yaptıkları, sadece bir büyücü hilesidir. Sihirbaz/büyücü
ise, nereye varsa (ne yapsa) iflâh olmaz. Bunun üzerine sihirbazlar secdeye
kapandılar; âHârun'un ve Mûsâ'nın Rabbine iman ettik' dediler."
(20/Tâhâ, 63-70)
"...(O müşrik) zâlimler
(mü'minlere:) âSiz, ancak büyüye tutulmuş bir adama uymaktasınız!' dediler."
(25/Furkan, 8)
"Dediler ki: âSen, olsa olsa iyice
sihirlenmiş birisin!"
(26/Şuarâ, 153)
"(Firavun ve adamları Hz. Mûsâ'ya,
azâbı görünce) Dediler ki: âEy sihir ustası! Sana verdiği ahid uyarınca bizim
için Rabbine duâ et; çünkü biz, doğru yola gireceğiz."
(43/Zuhruf, 49)
"İşte böylece, onlardan öncekilere
herhangi bir peygamber geldiğinde hemen: âO, bir büyücüdür veya delidir'
dediler." (51/Zâriyât,
52)
"O gün cehennem ateşine itilip
atılırlar da, âişte yalanlayıp durduğunuz ateş budur' denilir. Bir sihir midir
bu, yoksa görmüyor musunuz?"
(52/Tûr, 13-15)
"(Ey Muhammed!)
Sen öğüt ver, Rabbinin nimetiyle sen
ne bir kâhinsin, ne de cinlenmiş bir deli."
(52/Tûr, 29)
"Onlar bir mûcize görürlerse hemen yüz
çevirirler ve: âeskiden beri devam edegelen bir büyüdür' derler."
(54/Kamer, 2)
"(Rasûl'üm,) Sen -Rabbinin nimeti
sâyesinde- mecnun (cinlenmiş veya deli) değilsin."
(68/Kalem, 2)
"De ki: âYaratıkların şerrinden,
bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden, hased
ettiği zaman hasedçinin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."
(113/Felak, 1-5)
SİHİR-BÜYÜ
- SİHİR-BÜYÜ..
- Büyünün İçyüzü.
- Sözlük ve Şer'i Tanımı
- Sihir Harikulade midir?.
- Büyü Çeşitleri
- Geçmiş Toplumlarda Büyü
- Yahudilikte Büyü
- Batı Dünyasında Büyü
- İslam'da Büyü
- Sihir; Anlam ve Mâhiyeti
- Kur'an-ı Kerim'de Sihir Kavramı
- Hadis-i Şeriflerde Sihir
- Sihrin Tarihçesi
- a- Eski Yunan ve Romalılarda Büyü
- b- Bâbillilerde Büyü
- c- Eski Mısır'da Sihir
- d- Hz. Süleyman Döneminde Sihir
- e- Hz. Peygamber Döneminde Büyü
- f- Eski Türklerde Büyü
- Şimdiki Türklerde
- Amacı ve Hedefleri Açısından Büyü Çeşitleri 1- Ak Büyü (Koruyucu Büyü)
- 2- Kara Büyü
- 3- Aktif Büyü
- 4- Pasif Büyü
- 5- Temas Büyüsü
- 6- Taklit Büyüsü
- Hangi Yollarla Sihir Ortaya Konulur?.
- Büyünün Etkisi Var mıdır?.
- Eski ve Modern Büyünün Etkisi İçin Bir Örnek Karı-Koca Arasını Ayırmak
- Hârut ve Mârut Hârut ve Mârut'un Öğrettikleri Neydi?.
- Hârut ve Mârut'la İlgili Tefsirlerdeki İsrâiliyat Örnekleri Hârut ve Mârut'un Kim Olduklarıyla İlgili Rivâyetler
- Yeryüzüne İndirilen İki Meleğin Mâcerâsı
- Hârut ve Mârut Nasıl Bir Cezâya Çarptırıldılar?.
- Olayın Geçtiği Yer
- Rivâyetlerin Tahlili
- Cinlerin İnsanların Emrine Girmesi Mümkün müdür?.
- Cinler Kaybolan Ya da Çalınan Şeyleri Bilebilir mi?.
- Hz. Peygamber'e Büyü Yapıldı mı?.
- Peygamberimiz'e Sihir Yapılmadığına, Yapılmışsa Tesir Etmediğine Dair Deliller
- Cin; Mâhiyeti ve Hakkındaki İstismarlar, Yanlış Kabuller
- Sihrin ve Büyücünün Hükmü
- Ruh Çağırma
- Fal ve Falcılık
- Sihir/Büyü
- Nazarlık, Nal, Muska vb. Kullanmak
- Uğursuz Saymak
- Uğurlu Saymak
- Ve Günümüz
- Sihir/Büyü ile İlgili Bazı Kavramlar
- ŞA'BEZE-ŞA'VEZE-HOKKABAZLIK..
- KEHANET-KAHİN.. Tanımı
- Hz. Muhammed'in ve Davetinin Kahinlikle Bir İlgisi Yoktur
- Kâhinler Yalan Uydururlar
- MEDİTASYON..
- ÜFÜRÜKÇÜLÜK..
- MÜNECCİMLİK..
- FAL-FALCILIK.. Tanımı
- Kur'an ve Sünnette Fal
- Burç ve Yıldız Falı
- HALKA VE İP TAKMAK..
- NAZAR BONCUĞU VE MUSKA TAKMAK..
- Sihir Tesiri
- Sihrin Çeşitleri
- 1- "Keldânîlerin Sihri
- 2- Ashâb-ı Evhamın Ve Kuvvetli Nefislerin Sihri
- 3- Arzdaki Ruhlardan Yardım Görerek Yapılan Sihir
- 4- Tahayyülât Ve Gözbağlama Denen Sihir Çeşidi
- 5- Çeşitli Sanat Oyunlarına Dayanarak Yapılan Aletlerin Yardımıyla Ortaya Konan Acayip İşler
- 6- Bazı İlaç, Ot Ve Cisimlerin Kimyevi Hassalarından İstifade Ederek Yapılan Sihir
- 7- Kalbi Bağlamak Sûretiyle Sihir
- 8- Koğuculuk, Gammazlık, Kışkırtıcılık Gibi Gizli Tezvirat, Şantaj Vs. Akla Gelebilecek Yollar
- 9- Çağdaş Sihir Ve İki Sûrenin Mesajı
- Sihrin Hükmü
- Sihri Câiz Kılan Şartlar
- Sihir - Mûcize â Keramet
- Sihrin Kapasitesi
- Kehânet
- Kehânetin Hükmü