Fecir | Konular | Kitaplar

Şirkin Çağdaş Yansımaları

Şirkin Çağdaş Yansımaları




Şirkin Çağdaş
Yansımaları
        
Şirk, Allah'a ait özellikleri
bir anlamda gasbetmek ve onları hak etmeyenlere vermektir. Haddi aşan insanlar
veya aklını iyi kullanmayanlar, Allah'ın rabliğini, melikliğini, ilâhlığını,
hâkimiyetini gasbederler. Bütün bu ilâhî özellikleri bazı şeylere, insanlara
veya birtakım güçlere verirler. Sonra da onların önünde şöyle veya böyle boyun
eğerler, onlara mutlak anlamda itaat ederler. İnsanların şirk içinde olması
Allah'ın rabliğine zarar vermez. İnsan, kendi aleyhine olarak şirke yuvarlanır.
Ancak, şirkin zararı sadece müşrikle sınırlı kalmaz, topluma da yayılır.  Şirkin
ve müşriklerin güçlü olduğu yerlerde fesat yaygınlaşır, hayatın huzuru bozulur.
Allah'tan başka yaratıcı, öldürücü, mutlak tasarruf sahibi, sınırsız güç sahibi,
sevilen ve ibâdet eder gibi itaat edilen, hükmüne –Allah'ın hükümlerine aykırı
olarak- boyun eğilen her şey, şirke götüren sahte tanrılardır. Şirk içinde
olanlar, şüphesiz toplum içinde, tabiatta ve insan ilişkilerinde dengeyi
bozarlar. Halbuki Tevhid bu hayatî dengeyi kurmak ve korumak için
gönderilmiştir.
Şirke düşenler hiç bir zaman
"Allah (c.c.) evreni şu kadar ortakla, yardımcı ile idare ediyor" demiyorlar.
Onlar, yaptıklarının şirk olduğunu çoğunlukla kabul bile etmezler. Hatta birçoğu
İslâm'a ve Kur'an'a saygı duyduklarını dahi söylerler. Ancak, şirk koşmaktan
maksat, Allah'ın evren üzerindeki hâkimiyetini tanımamak, O'nun hükümlerini
reddetmek ve O'na Rabliğinde ortaklar bulmak, öyle inanmaktr. Dolaysıyla hayata
ait hükümleri, ilâhî ölçüleri Allah'tan almamak, kulluğu, mutlak itaati başka
sahte ilâhlara yapmaktır.
Bu anlamda çağımızda yepyeni
şirk örnekleri gelişmiştir. Eskiden görülen şirk çeşitlerine yenileri de ilave
olmuştur. Artık atalar dini, eskiden beri devam eden putçuluk, falcılık,
kurtarıcı liderlik, siyasal güçler, mezarda yatan ölüler, spor kulüpleri, ikon
(put) haline getirilen sevgililer, her bir şeyi taklit edilen sanatçılar, dünya
çıkarları, makamlar, heykeller ve ölümlü kişiler birer şirk aracı haline
getirilmiştir. Allah'a inandığını söyleyen niceleri, O'nun Rabliğini göklere
gönderirken, O'nun yalnızca göklere karışmasını isterken, kendi hayatına ve
toplum hayatına başkalarının ilkelerini daha uygun görmekte, Allah'ın peygamber
aracılığıyla gönderdiği ölçüye aldırış etmemektedirler. Bir kişinin veya bir
siyasal gücün ilkelerini Allah'ın hükümlerinin önüne getirebilmektedirler. Çok
üstün sandıkları birtakım kişilere ve şeylere Allah'tan ve O'nun hükümlerinden
daha fazla değer vermektedirler. İslâm, insanın bu sapıklıktan kurtulup Tevhidle
hayat bulmasını istiyor. Allah'ı birlemek ve yanlızca O'na kulluk yapmak üzere
yaratılan insanın fıtratına uygun olan da budur. İnsana düşen, Kur'an'ın "De
ki O Allah tektir. O'nun eşi ve benzeri yoktur. Doğmamış, doğurulmamıştır. Hiç
bir şey O'na denk/eş değildir." (112/İhlâs, 1-4) gerçeğine teslim olmak ve
gereğini yapmaktır.[1]
İnsan, müslümanım dediği,
kelime-i tevhidi söylediği halde, cehalet ve düzenin/ortamın cahilî yapısından
dolayı -Allah muhafaza etsin- kolaylıkla şirke düşebilir. Mü'min olmak, çok zor
değildir; esas önemli olan, özellikle İslâm'ın hâkim olmadığı çevrelerde mü'min
kalmak ve müslüman olarak ölmektir. Günümüzde sık görülen şirk unsurlarının,
tevhidi bozan durumların bazıları şunlardır:

 




[1]
Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, s. 640-641.